Portre aydınlatmada dramatik ve estetik yönü güçlü bir karakter.
|
Fotoğrafın icat edildiği 1800″lerin ilk yarısına kadar batı sanat tarihinin görsel kültürü, ağırlıklı olarak kıta Avrupa”nın ve Antik Yunan”ın resim, heykel ve mimari birikimiyle anlatıyordu. Bu birikim yüzyıllar içinde akademik alanda, doğal olarak, bazı temel kuralların oluşmasına yol açtı. Estetik ve sanat, bir kurallar bütünüyle değerlendirilip yorumlanıyordu. Fotoğrafın icadıyla beraber bu kurallar tekrar sorgulanmaya, yıkılmaya ve yeniden oluşturulmaya başladı. Fotoğrafın bir sanat olarak ele alınıp alınamayacağı tartışmaları süredururken, fotoğraf kendi dilini oluşturmanın yolunu arıyordu. Bu değişim ve yeniden tanımlanma süreci içinde yine en sağlam kaynak batı sanat tarihinin birikimi oldu. |
Güzel sanatlarda fotoğraf eğitimi almaya başladığım ilk zamanlarda, temel fotoğraf dili eğitimi aldığım hocalarım didaktik metot uygulayarak bahsi geçen birikimi bizlere aktarmaya çalıştılar. Bu metot, özgür ruhlar taşıyan genç sanatçı adayları için fazlasıyla sınırlayıcı ve anlamsızdı; bu nedenle her derste sınırlamalara karşı isyanını dile getiren öğrenciler olurdu. Bu öğrenciler kuralların yıkılması gerektiğinden, özgür ifade biçimlerinin ancak bu şekilde ortaya çıkabileceğinden bahsederlerdi. Anarşist felsefe de yeniden yapılanabilmek için eskisinin yıkılması gerektiğinden; yeni, özgür ve otonom bir sistemin ancak bu şekilde kurulabileceğinden bahseder. Bu noktada, dikkat edilmesi gereken çok önemli iki nokta vardır; ilki yıkmak için önce bir şeyin olması gerekliliği ikincisi ise yıkılanın yerine konulanın eskisinden daha iyi olması gerekliliğidir. Aksi durumda her yıkım daha da kötü sonuçları beraberinde getirir. Bu sonuçtan kaçınmanın tek yolu eldekini yıkmadan önce daha iyisinin geliştirilmiş olması ve hatta belki de denenmiş olması ihtiyacıdır. Bir sistem teoride her ne kadar sorunsuz gözükse de, işin içine insan faktörü girdiğinde evdeki hesap çarşıya uymuyor. Konu sanat gibi izafi olduğunda ise iş içinden daha da çıkılamaz hale geliyor. Salt beğeninin, kalite için tek başına ölçüt olamayacağının nedeni budur. Kalite ölçütleri belirlenirken; tecrübelerden, sosyal hafızadan, tarihten izole bir tavır talihsiz cehaletten ibarettir. |
İnsanoğlunun sanatla olan serüveninde yüzyıllar içinde, sosyal bir hafızanın ve ortak beğeninin temelleri oluşmuştur. Aynı zamanda her disiplinin bilgi birikimi bir diğerini de temellendirmiştir. Resim, heykel ve mimari disiplinlerin bilgi birikimi de fotoğrafın estetik yapısal öğelerinin temelini oluşturmuştur. Fotoğrafçı bu bilgi birikiminden ne kadar faydalanırsa gerek klasik anlamda gerekse avant garde anlamda başarılı olma şansı yükselir. çekilen fotoğrafta insan öğesi varsa, özellikle de bir insanın yüzü ve gözleri görünüyorsa portre aydınlatması çok büyük önem taşır. Popüler bir tabirle “portre aydınlatması kompozisyonun %90 önemindeki öğesidir”. Bu popüler tabir fotoğrafçının portre ışığına vermesi gereken önemi net bir şekilde anlatır. Rembrandt portre aydınlatması neredeyse her fotoğrafta kesin başarı sağlayan temel aydınlatma tekniklerinden biridir. |
Resim 1 |
Rembrandt portre aydınlatması; ana ışık kaynağının modele cephe 450 den ve yüksek eğimle konumlandırılmasıyla elde edilir (bkz. Şekil 1&Şekil 2). |
Resim 2 |
Aydınlatmanın karakteristik özelliği; bir kenarı yüzün ışığın modele geldiği yönün tersi yönünde gözün kaş altından aydınlanmasıyla oluşan kontur, ikinci kenarı burun gölgesi, üçüncü kenarı yanak gölgesi olan üçgenin oluşmasıdır (bkz. Şekil 3). Yanakta oluşan üçgen, tam Rembrandt aydınlatmasıdır. Burun gölgesinin uzunluğu kısaldığında ışığın temel karakteri değişmese de estetik farklar ortaya çıkar. Böyle bir kullanımda burun gölgesinin uzunluğu kontrol altında tutulmalıdır. Rembrandt portre aydınlatması ailesi bahsi geçen üçgenden, burun kanadının kenarındaki kısa gölgeye kadar çeşitlilik gösterebilir ancak karakteristik olanın tam üçgen olduğu unutulmamalıdır. Modelin yüzünün fotoğraf makinesine açısı çok önemlidir, açıdaki küçük değişimler ışık karakterini tamamıyla değiştirebilir. |
Resim 3 |
Portre aydınlatmasının yarattığı estetik değerin ötesinde, portrede fonksiyonel bir görevi de vardır. Rembrandt aydınlatmasında yüzün kabaca 1/3″lük kısmı gölgede kalır. Bu ölü alan özellikle geniş yüz yapısı olan modellerin yüzlerinin daha ince görünmesini sağlar. Yüz daha da inceltilmek istendiğinde portre fotoğraf makinesine 1/3 yüz konumuna getirilip Rembrandt aydınlatma uygulanabilir. Bir fotoğrafçı olarak, Antik Yunan”dan süregelen anatomik oranlar hakkında fikir sahibi olmak, hangi anatomiye hangi ışığın uygulanacağına karar vermekte yardımcı olacaktır. Rembrandt portre aydınlatması hemen hemen bütün yüz tiplerine uygulanabilir olsa da anatomik özelliklerin ve portre fotoğrafçılığı tekniklerinin tanınması mükemmele ulaşmaya yardımcı olacaktır. |
Işık kullanımının yarattığı bir diğer etki ruhsal durum hakkında bilgi verme özelliğidir. Rembrandt portre aydınlatmasının karakteri dramatiktir. Teatral konularda özellikle tercih edilebilir. Eğer ki tazelik, ferahlık gibi duygular yaratılmak isteniyorsa dolgu ışığıyla beraber kullanılıp konu kontrastı düşürülmelidir. Aksi takdirde arzu edilen hissiyatla elde edilen ışıklandırma arasında karşıtlık, uyuşmazlık olma ihtimali yüksektir. Unutulmamalıdır ki fotoğraf bir teknikler bütünü değildir, bir dildir bu yüzden kullanılacak doğru hissiyatı vermeli, anlatıma katkıda bulunmalıdır. |
Sanatta modernizm arayışı içine girildiğinde estetiği soyutlamak bir tercih bir yol olabilir. Bu yol fikir dünyamızın sınırlarını genişletebilir, kuralları yeniden sorgulamamızı sağlayabilir. Bu olması gereken ve olacak olan bir yol bir tutumdur ancak geçmişte izlenen yoldan ayrılma kararı alındığında hayatta kalabilmek için bazı kabiliyetlere gereksinim vardır. Her kim bu kabiliyetlerden yoksunken yoldan ayrılırsa hem kendisi hem yapıtları tarihte yok olacaktır. Edinilmesi gereken kabiliyet ise, üretimin konusuyla ilgili, bilgi birikiminin edinilmesidir ancak bu şekilde neyin yıkılıp neyin yıkılanın yerine konulacağı takdir edilebilir ve kalıcı yapıtlar üretilebilir. |
Yorum Yap