“Full Frame Sensörlerin Hala Potansiyeli Var” 

Türkiye’de ilk söyleşisini Photoline ile gerçekleştiren Sony Eurasia Genel Müdürü Nicolas Brandson ile yeni sensör teknolojilerini, Türkiye’deki faaliyetlerini ve tadı damağında kalan Türk yemeklerini konuştuk. 

Yazı: Cem Kıvırcık 

Dünyanın en köklü teknoloji şirketlerinden biri olan Sony, uzun yıllardır fotoğraf ve video konusunda eğilimleri belirleyen ve çığır açan ürünlere imza atıyor. Özellikle tam kare aynasız kameraları ile pazarda üstlenmiş olduğu öncülük göreviyle yeni bir dönem başlattı desem yeridir. Türkiye’de faaliyet göstermekte olan Sony Eurasia’yı yıllardır hem bir gazeteci hem de tüketici olarak izliyorum. Uluslararası bir şirket olan Sony, Türkiye’de son yıllarda genellikle Japon kökenli yöneticilere yer veriyordu. Ancak, bir süredir Sony Eurasia’nın Genel Müdürlük görevini bir Fransız, Nicolas Barendson üstlenmiş durumda. Aslında ben bu duruma, “Sony Eurasia’da Samuray dönemi bitti, artık Lejyoner dönemi başladı” diyorum. Pandeminin etkisinin giderek azalmaya başladığı şu günlerde Nicolas Barendson ile bir yemek yedik ve Türkiye’deki ilk söyleşisini Photoline adına gerçekleştirme fırsatı bulduk. 

 

Tam bir lejyoner 

Yaklaşık 27 yıldır Sony’nin çeşitli birimlerinde görev yapan bir profesyonel olan Nicolas, aslen Parisli olmasına karşın çalışma hayatının çok uzun bir dönemini yuvadan uzakta, farklı ülkelerde geçirmiş. Bu nedenle bence tam bir lejyoner… Türkiye hakkındaki düşüncesini sorduğumda şunları söyledi: “Ekim 2019’da Sony Eurasia’da göreve başladıktan sonraki 4-5 ay harika geçti ama ne yazık ki daha sonra Kovid pandemisiyle karşılaştık. Ne yazık ki, buradaki görevimin neredeyse yüzde 70’i Kovid ortamında geçti. 

 

 

Bu nedenle Türkiye hakkında bir şeyler söylemek konusunda çok fazla emin değilim… Çünkü Kovid her şeyi değiştirdi!..” Belli ki Nicolas, Türkiye’nin tadını çok da istediği kadar çıkartamamış. Fakat, yine de İstanbul dışındaki birkaç kentimizi ziyaret etme fırsatı bulmuş. Seyahat etmeyi ve gezerken amatörce fotoğraf çekmeyi sevdiğini söylüyor. Elbette, yöresel lezzetlere de çok kayıtsız değil… Söyleşimizin birçok noktasında kendimizi Türkiye’deki ve dünyadaki ilginç ve farklı yemeklerden söz ederken bulduk. Mesela “İşkembe çorbası içtin mi, kokoreç yedin mi?” gibi konular geldi gündeme. Ama Nicolas’ın en çok sevdiği Türkiye’nin güneydoğusunda ziyaret ettiği Gaziantep ve Urfa’da tatmış olduğu “Şıllık Tatlısı” olmuş. “Tadı hala damağımda!” diyor. 

Türkiye’de fotoğraf ve video pazarı açısından düşüncesini sorduğumda, ilk sözü “İlginç” oluyor ve ekliyor: “Bence Türkiye’de yeni teknolojileri erken benimseyen bir tüketici kitlesi bulunuyor. Özellikle de mobil telefonlar konusunda… Elbette bu durumun bir sonucu olarak YouTube, Facebook, Instagram, TikTok gibi sosyal medya platformlarında Türk kullanıcıları dünya sıralamalarında listenin üstlerinde yer alıyor. Özellikle de mobil telefon kullanımı konusunda Türkiye’deki kullanıcıların Avrupa’daki birçok ülkeden çok daha ileri noktada olduğunu söyleyebilirim.

 

Yüksek Video Tüketimi

Aslında Türkiye’de fotoğraf makinesi ve video pazarı bir anlamda mobil telefonlarla rekabet halinde. Ancak belki de Türkiye’deki dağıtıcılar ve perakende pazarı bu rekabetten vaz geçmekte biraz aceleci davranıyor. Belki İstanbul gibi büyük bir metropolde çok zor olmasa da, bugünlerde bir mağazada kamera bulabilmek günümüzde eskisi kadar kolay değil. Çok fazla perakendeci olmadığı gibi büyük mağazalar da kategoriden vaz geçmeyi tercih ediyorlar. Dolayısıyla pazar daha çok profesyonel, yarı profesyonel ve amatör üstü seviyedeki tüketicilere hitap ediyor. Pazarın ağırlıklı olarak mobil telefonlara kaydığını ve kameranın biraz unutulmuş olduğunu söyleyebilirim.

Türkiye’ye ilk geldiğimde, elbette Sirkeci’yi ayrı tutuyorum. Orası birinci sınıf bir yapıya sahip ama kitlesel pazarda eski Polaroid konseptine sahip olan fotoğrafları çeker çekmez basan tipte ürünlerin satılıyor olduğunu gördüm. Özellikle genç kitle arasında çok popülerdi. Bu dönemde kamera teknolojilerinde de önemli gelişmeler ve değişmeler oldu. Dolayısıyla ben geldikten sonra yeni bir başlangıç yaptık. Ve böylece, özellikle sosyal medya konusunda içerik üreten genç kitleyi heyecanlandıracak küçük ama WiFi bağlantısı ve güçlü özelliklere sahip olan ZV-1 ile pazara hareket getirdik. Bir anlamda mobil telefondan kameraya doğru tersine bir hareket… Türkiye pazarındaki bir başka benzersiz özellik de inanılmaz bir video tüketimi olması.” 

 

Yapay zeka destekli sensörler 

Sony, fotoğraf ve video pazarında “trendsetter” özelliği taşıdığı için Nicolas’a, özellikle son dönemde çok konuşulan bazı söylentileri hatırlatıyorum ve doğrudan, “Sony, yapay zeka destekli yeni tip bir sensör üzerinde çalışıyor deniyor. Var mı böyle bir şey?” diye soruyorum. “Bilemem, belki…” diyor ve ekliyor: “Yeni ürünler hakkında yorum yapmam mümkün değil…” Kendi kendime soruyorum, acaba sükut ikrardan mı geliyor? Yoksa bu söylentilerin gerçeklik payı var mı? Yine de Nicolas, “Duydun mu bilmiyorum ama otomotiv sektörü için Sony sensörler geliştiriyor. 

Özellikle son dönemde yaygınlaşan otonom otomobiller için sensörler üretiyoruz. Ayrıca, İtalya’nın başkenti Roma’da gerçekleştirilen akıllı kent projesi için yollara sensörler koyuyoruz ve bu sayede trafik sıkışıklığı, toplu ulaşım optimizasyonu gibi konularda çözümler sunuyoruz.” diyor ve gönlümü almak için “Çok teknik konulara hakim değilim ama temelde sensörün hemen arkasındaki katmana bir yapay zeka yongası yerleştiriliyor. Ancak hafıza mevcut değil. Yani hiçbir şeyi hatırlamıyor. Aslında bu da mahremiyet hassasiyetinden kaynaklanıyor. Mesela bu yapay zekaya sahip olan sensör otomobillerin boş park yeri bulabilmesi için kullanılıyor. Böylece yer ararken daha az zaman ve yakıt tüketiyorsunuz. Ayrıca, bir anlamda çevreye de katkıda bulunuyorsunuz. Bir diğer faydası da zannediyorum yaya geçişlerinde vs. kendini gösteriyor ve otomobillerin yayalara çarpmasını engelliyor.” 

 

Full Frame ile Daha Yapılacak Çok Şey Var

Dünyanın en büyük sensör üreticilerinden biri olan ve rakiplerine de sensör tedarikinde bulunan Sony’nin daha geniş alan sunan kavisli sensör ve daha fazla MP performansıyla ilgili söylentileri sorduğumda Nicolas, “Kişisel olarak düşüncem, henüz full frame sensörlerin gerçek kapasitesine ulaşmış olmadığıdır.” diyor ve şöyle devam ediyor: “Amiral gemisi olan ürünümüz Alpha A1, 50 MP, 30 fps özelliklerinde ve full frame bir sensöre sahip. İnanılmaz bir teknoloji. Kavisli sensör konusunu ben de duydum. Ama bence full frame ile daha yapılacak çok şey var. Sony olarak kamera teknolojileri konusunda özellikle ketum bir şirketiz.” 

Türkiye’deki fotoğraf tutkunlarını heyecanlandıracak bir haberi, açıklaması olup olmadığını soruyorum, “Üzgünüm…” diyor ve ekliyor: “Hemen hemen her yıl yeni bir ürünün duyurusunu yapıyoruz. Bu yıl da zamanı geldiğinde yeni ürünlerimizi tanıtacağız biraz daha sabır… Ama özellikle Sony Eurasia’nın Sirkeci’deki deneyim merkezinden söz etmek istiyorum. Pandemi dönemine geldiği için çok fazla hakkını veremedik. Fakat, tüm kullanıcılarımızın yeni ürünlerle ilgili bilgi alabileceği, deneyimleyebileceği ve eğitime katılabileceği modern ve keyifli bir merkezimiz var. Pandemi koşullarının hafiflemesiyle burada eğitim ve tanıtım etkinlikleri de yapacağız. Merkezimizdeki uzmanlarımız, kullanıcıların sorularına yanıt vermek ve çözüm bulmak konusunda her zaman hazırlar. Ayrıca video içerik üretenler için stüdyomuz bile var. Önceden randevu alarak bu küçük stüdyoda dileyen vlogger’lar çalışma yapabiliyorlar.” 

Exit mobile version