Ses sistemleri ve ses teknolojileri, biz kullanıcıların çoğunlukla geri plâna attığı konular arasında yer alıyor. Bu konuda yaygınlaşan kanının aksine, ses teknolojileri dijital dünyada oldukça önemli bir role sahip.
İzlediğimiz görsel materyalleri; videoları, filmleri ve belgeselleri daha gerçekçi kılmak için kaliteli ses sistemlerine ve bunların sahip olduğu ses teknolojilerine ihtiyaç duyuyoruz.
Gerçekçilik hissi, bugün dijital dünyanın ulaşmayı hedeflediği en önemli zirve noktalarından bir tanesidir.
Benzer bir senaryoyu bilgisayar ve konsol oyunları için de kullanabiliriz. Atari döneminden hatırladığımız 8 bit müziklerden, gerçekçi-ötesi patlama efektlerine, kurşun seslerine, doğa ve şelale seslerine, gerçeğine yakın otomobil seslerine kavuştuğumuz oyunlar bugün hayatımızda yer alıyor.
Ses kalitesi göze hitap eden bir özellik değil ama varlığı hissedildiği takdirde kullanıcılar için vazgeçilmez bir özellik halini alıyor. Daha kaliteli ses, insanları pozitif yönde etkiliyor, gerçekçilik hissini arttırıyor ve söz konusu materyalden alınan eğlence duygusunu maksimuma çıkarıyor.
Küçük de olsa, doğru kalitedeki sesin duyma sağlığına olumlu yönde katkı sağladığı; en azından düşük kalitedeki seslerin neden olduğu kötü etkilere sebep olmadığı biliniyor.
Bu uzun görünen girişi yapmaya ihtiyacımız vardı çünkü bir ses teknolojisini anlatmaya başlamadan önce, ses teknolojilerinin insan hayatında doğru konumlandırılması gerektiğini düşünüyoruz.
Yazımızın konusu son zamanlarda yıldızı hızla parlayan, ses teknolojileri dünyasına yeni bir soluk getiren Dolby Atmos üzerine olacak. Dolby Atmos, gün geçtikçe daha fazla isteminde yer alıyor ve teknoloji tutkunlarının ses teknolojileri arasında aradığı özelliklerden birine düşünüyor. Peki ama neden?
Gerçekçilikten fazlasını hedefliyor
Dolby Atmos teknolojisini anlatabilmemizin en iyi yolunun, gerçek dünyadan örnekler vermek olduğunu düşünüyoruz. Gerçek dünyada ses tek bir yönden gelir. Farklı yönlerden gelen farklı seslerle insanın çevresi tamamen sarılır.
Doğrudan ses kaynağına ilerlemek, yaklaşmak, ona doğru yüzünüzü çevirmek, sesin niteliğini arttırır öyle değil mi? Ya da duymak istemediğiniz bir şey olduğunda sesten uzaklaşırsınız. Başka bir yöne dönmek, başka bir tarafa gitmek, duyduğunuz sesin geldiği yönün de miktarının da değişmesine neden olur. İşte Dolby Atmos tam da bunu başarmaya odaklanıyor.
Günümüz ses teknolojilerinde eminim pek çoğunuz mono, stereo, 5 kanal, 7 kanal gibi ses terimlerini duymuşsunuzdur. Peki nedir bu terimler? Bunlar, aslında sesin kaç farklı kaynaktan geldiğini ifade eden verilerdir. Eğer sesin oluştuğu kaynak ne kadar fazlaysa, sesin o kadar gerçekçi ölçüde 3 boyutlu atmosfer oluşturması sağlanır.
Bir film izlerken ya da oyun oynarken, sessiz bir mekândan gelen ayak seslerini dinlemek ve onun hangi yönden geldiğini anlayıp ona göre savunma yapmak… Yüksek kanal sayısı, sesin daha doğru yönlere dağıtılarak gerçekçiliğini arttırabilmeyi amaçlıyor.
Günümüzde insanlar stereo ses sistemlerinden uzaklaşıp 5 kanal ve 7 kanal ses sistemlerine yöneliyorlar. Bu ses aygıtları doğru konumlandırıldığı takdirde, donanımsal ölçüde verebilecekleri en gerçekçi ses deneyimini sunuyorlar.
İşte Dolby Atmos bu noktada donanımdan daha fazlasını sunuyor. Dolby Atmos, donanım gücünün, yazılımın ve ses işleme teknolojilerinin birleşiminden doğan gücüyle oluşturabildiği dev bir atmosferi insanlara sunuyor. Bundan yaklaşık 10 yıl önce üç boyutlu görseller için renkli gözlükler kullanılıyordu. Bugünse üçüncü boyuta ulaşmak için Dolby Atmos’tan faydalanılıyor.
Dolby Atmos, en basit anlatımıyla sesin, insanın çevresinde doğru şekilde dağıtılmasını sağlayan bir teknolojidir. Doğru enstrümanların doğru konumda olduğu, seslerinin geliş yönlerinin yüksek doğrulukta olduğu bir yapıdır. Bu sayede insan, sesi sadece duymakla kalmaz; sesi yaşadığını hisseder.
Ses tarafından sarılan insan, görsel materyalin içerisinde olduğu hissine kapılır ve gerçekçilik algısı maksimuma çıkar. Dolby Atmos, kendi web sitesi üzerinde bunu test edebilmeniz için bir demo yayınlamış durumda, mutlaka deneyimlemenizi tavsiye ediyoruz.
Peki bu teknolojisinin geleneksel surround sistemlerden farkı nedir? Yani öyle ya, daha fazla hoparlörü bulunan geleneksel teknolojiye sahip bir ses sistemiyle sahip olamayıp da Dolby Atmos ile sahip olacağınız şey nedir? Cevap: Dinamik bir atmosfer.
Daha önce de söylediğimiz gibi Dolby Atmos, ses kaynaklarını insanın etrafını doğru şekilde saracak ve sesin doğru yönlerden gelmesini sağlayacak şekilde kurgulanmıştır. Bunu maksimuma çıkarabilmek için insan hareketlerine entegre olarak çalışır.
Eğer bir ses; bir enstrüman sizin karşınızdan geliyorsa, bunu eşit ölçüde iki kulağınızla da duyarsınız. Ancak tam bu noktada, örneğin 90 derece solunuza dönerseniz, bu defa aynı ses kaynağı büyük ölçüde sağ kulağınız tarafından algılanır. Artık sesin yönü değişmiştir çünkü…
İşte Dolby Atmos, bunu tam da gerçek zamanlı olarak yapabilmeye imkân tanıyan bir teknolojidir. İnsanın gerçek zamandaki hareketlerini, durumunu ve yönünü baz alarak anlık dinamiklerle ses tarafından kurulan atmosferi genişletir, daraltır, eksenini değiştirir. Canlı değişiklikler yapar… Değişimler anlıktır ve sizin hareketlerinize göre organizedir.
Hayal gücünüzde canlanmaya başladı öyle değil mi? Şimdi bu teknolojinin nerelerde kullanılabileceğine değinelim.
Sinema dünyası için Dolby Atmos
Dolby Atmos, sinema sektöründe 3 boyutlu sinema anlayışının ses kısmını oluşturuyor. 3 boyutlu filmler hayatımızda uzunca bir süredir bulunuyorlar. Gerek 3-D gözlükleriyle, gerek deneysel olarak VR gözlükleriyle üç boyutlu filmler seyredebiliyoruz.
Burada eksik kalan, hiç şüphesiz “ses” faktörünün gerçekçiliğidir. Dolby Atmos, sahip olduğu dinamik değişken yapıdaki ses deneyimi sayesinde üçüncü boyut algısını ses tarafında da yansıtıyor. Filmdeki olayın, izleyicinin etrafında gerçekleşmesi hissine önemli ölçüde katkıda bulunuyor.
Sanal gerçeklik (VR) teknolojilerine uyumlu yapısı sayesinde, hiç de uzak olmayan bir gelecekte sanal gerçeklik filmlerinin yaygınlaşacağını, insanların Dolby Atmos ile beraber film dünyasıyla etkileşim kurmayı isteyeceklerini düşünüyoruz.
Bunun en nihai sonucu olarak da interaktif filmlerin artacağına, seyircinin seçimleri ile devam eden olay örgülerinin bulunduğu sanal gerçeklik filmlerinin piyasada isteneceğine eminiz. Bütün bunları yapacak teknolojiler dünyamızda mevcut fakat sadece inovasyon zamanı bekleniyor desek, herhalde boşuna olmaz.
Müzisyenler için Dolby Atmos
Dolby Atmos, müzisyenlerin daha güçlü, daha yoğun etkilere sahip eserler ortaya koyabilmelerini sağlayan önemli teknolojiler arasında yer alıyor. Ne tür müzik dinlerseniz dinleyin, bir noktada sesi daha fazla açmak, daha fazla” kapılıp gitmek” istediğiniz bir parça hiç olmadı mı? Kuşkusuz hepimizin vardır…
Dolby Atmos’un bu noktadaki hedefi, yüksek ses seviyelerine çıkıldıkça bozulmayı önlemek ve iç enstrümanların duyulabilirliğini arttırmak. Yani ses yükseltmek, müziğinizdeki enstrümanların daha da baskın olmasını mümkün kılıyor.
Sanal gerçekçilik konusunda sinema sektörü için söylediklerimize benzer bir durum bu noktada da söz konusu. Hiç sanal gerçeklik ile bir konserde bulunduğunuzu hayal ettiniz mi? Peki ya duyduklarınız, o atmosferi gerçek kılacak kadar iyi kalitede ise? Sadece hayal edin.
Dolby Atmos sayesinde daha gerçekçi oyun deneyimi
İster konsol, ister PC, isterseniz mobil oyuncu olun; fark etmiyor… Her oyuncu kuşkusuz ses tarafında daha iyisini istiyor. FPS oyuncuları, yaklaşan rakip takım oyuncularının ayak seslerini dinliyor, ona göre pozisyon alıyorlar ve pusu kuruyorlar.
Yarış oyuncuları daha gerçekçi motor seslerine, egzoz seslerine ve çarpma efektlerine ilgili duyuyorlar. Açık dünya oyuncuları doğaya ve ortama uygun seslerle karakterlerini yönlendirmeyi istiyorlar.
Bütün bunları ve daha fazlasını, olabilecek en gerçekçi seviyeye taşıyacak bir ses teknolojisi hem oyun yapımcılarının daha iyi oyunlar ortaya koymasına hem de oyuncuların daha fazla oyunlarından keyif almasına olanak tanıyacaktır.
Sanal gerçeklik kavramını burada da es geçmemek gerekiyor. Bilhassa FPS ve açık dünya oyuncuları için Dolby Atmos teknolojisinin sahip olduğu dinamik ses atmosferi oluşturma yeteneği, gerçekten de “orada bulunma” hissini en üst düzeye çıkarıyor.
Sanal gerçeklik bugün çok yaygın değil elbette ancak gün geçtikçe bu alanda yapılan çalışmalar ve VR destekli oyunların sayısı artıyor. Bunun bir noktasına Dolby Atmos eklendiğinde, gerçekçilik duygusunun bugüne dek hiç olmadığı kadar artacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dolby Atmos’un ses teknolojileri piyasasındaki güncel durumu
Dolby Atmos desteği, geleneksel ses sistemleriyle sınırlı bir pazarda değil artık. Son teknoloji televizyonlar, oyun konsolları, ses sistemleri, hoparlörler, sound-bar ses sistemleri, Atmos destekli amfi, headset tipi kulaklıklar ve hatta akıllı telefonlar bile gün geçtikçe Dolby Atmos desteğine kavuşuyorlar.
Eğer dinlediğiniz sese önem veriyorsanız, ses kalitesi sizin için önemli bir kriterse, edineceğiniz cihazın Dolby Atmos desteği olup olmaması sizin için bir tercih kriteri oluşturabilir.
Kulaklık tarafında Logitech Astro, Corsair, Sennheiser ve Plantronics markalarına ait headset’lerin öne çıktığını gözlemliyoruz. Kulaklıklarda genellikle donanımsal destekten ziyade yazılımsal Dolby Atmos desteği oldukça yüksek seviyede, o yüzden satın alırken doğru ürünü tercih ettiğimize dikkat etmek gerekiyor.
Ses sistemleri tarafında Sennheiser, LG ve Sony’ye ait amfi, hoparlör ve sound-bar ürünlerinin Dobly Atmos desteği yönünden başarılı ve dikkat çeken modeller ortaya koyduklarını söylemek mümkün.
Akıllı TV pazarında Philips, Sony ve LG’nin doğrudan Dolby Atmos decoder desteğine sahip pek çok modeli bulunuyor. Akıllı telefon pazarına baktığımızda, orta üst segment ve amiral gemisi modellerin büyük bir bölümünün Dolby Atmos desteğine kavuştuğunu görüyoruz.
Unutmamalıyız ki teknoloji piyasasına her geçen günü yeni markalar ve yeni ürünler ekleniyor. Güncel pazarı takip etmeyi faydalı buluyoruz.
Yorum Yap