Çocukların küçükken mahalle aralarında top oynadığı, saklambaç, yakartop gibi hareketli aktivitelerle enerjilerini -kendilerini evlerine zar zor atabilecek seviyeye- indirdikleri yıllar büyük ölçüde geride kaldı. Teknoloji artık devasa bir oyun alanı, akıllı telefon ve tabletlerdeki dokunmatik yüzeyler de oyun arkadaşları halini aldı. Dokununca zıplayan objeler, baloncuklar, birbirinden eğlenceli kahramanlar, basketbol ve futbol oyunları… Mobil ya da diğer birçok platformdaki uygulamala evreni uçsuz bucaksız ve sadece çocuklar değil ebeveynler de onlara bayılıyor.
Konu çok mu pozitif ilerliyor? Belki de burada getirilmesi gereken çok sayıda eleştiri için size bir açık alan bırakılıyor ama en nihayetinde çocuklar açısından ‘her ne kadar bu kadar fazlasını istemediysek de’ teknoloji ile iç içe bir toplum söz konusu ve bunun sadece oyunlara indirgenmemesi gerekli. 13 yaş ve üzeri için uygun olan Facebook’a kayıtlı 13 yaş altı kimseleri oranının yüzde 5’e yakın olduğu belirtiliyor. ‘Kaçak yollardan’ Facebook’a üye olunuyor özetle. Konunun YouTube boyutu çok daha çılgınca. Saatlerce video izleyen, bu konuda yayın yapan kimselere hayranlık duyan milyonlarca çocuk var. Elbette tüm bunları bir miktar eleştirmekle birlikte ‘hayatın gerçekleri’ noktasında ele almak gerekiyor. Teknoloji her yerde ve bundan kaçılması da mümkün değil.
Peki ya gelecekte neler olacak? Örneğin bu akıl almaz seviyedeki yazılım ve internet kültürü hangi seviyelere ulaşacak? Açıkçası bu yöndeki tüm göstergeler ‘gelişimin kaçınılmaz’ olduğu noktasında birleşiyor.
Örneğin Almanya’da 2030 yılına kadar 200 bine yakın kod yazabilen yazılımcıya ihtiyaç duyulacağı ifade ediliyor. Günümüzde söz konusu pozisyon açığının da 45 binden fazla olduğu kaydediliyor. Yani bir yazılımcının Almanya’da hem günümüzde hem de gelecekte işsiz kalması pek olası görülmüyor.
Türkiye’de de durum Almanya’dakine yakın. Rakamlar Almanya’daki gibi olmasa da gelecekte ciddi bir ‘yetişmiş yazılımcı gücü’ açığının olacağı kaçınılmaz. Teknolojiye, özellikle de mobil teknolojilere ilgi sürekli artıyor. Bu durumda çocukların ve gençlerin ‘doktor’, ‘öğretmen’, ‘futbolcu’ ya da ‘şarkıcı’ olmanın yanında ‘yazılımcı’ olma yolunda da desteklenmelerinin aslında gelecekleri açısından çok değerli olduğu sonucuna ulaşılıyor.
Gelecekte yazılım alanındaki ciddi ‘küresel’ boşluğun tamamlanması için şimdiden Türk çocuklarının desteklenmeleri gerekiyor. Evet, teknolojiye ilgisi olan çocuklar, bu yönde teşvik edilmeliler…
Erken yaşta başlamak önemli
Uzmanlar, yazılım konusundaki eğitimin 4-5 yaşlarından itibaren başlayabileceğinin altını çiziyorlar. Bu konuda verdikleri örneklerde kod yazma yeteneklerinin aslında çizim yapmakla eşdeğer bir zihinsel beceri ile şekillendiğini belirtiyorlar. Burada çocuğun kod yazması değil, farkındalığın sağlanmasının önemine değiniliyor. Böylelikle programlama öğrenmenin daha kolay olacağı belirtiliyor.
Erken yaşlarda başlayan yazılım eğitiminde öne çıkan trend ise görsel programlama dili (visual programming language). Siyah ekranlarda saatlerce yazı yazılan ortamların yerini alan bu dil, sürükleme ve bırakma gibi adımlarla programlanın anlaşılmasını sağlıyor. Çünkü çocuklar, yaptıkları şeyin aslında keyifli olduğunu görmeliler, aksi halde sıkılırlar ve minik dostlarınız için bu iki şeyden (sürükleme ve bırakma) daha keyifli ne olabilir ki?
Adeta yeni teknolojik araçlarla yazılım oyuna dönüştürülüyor özetle. Mükemmel bir başlangıç. Ancak şunu da belirtmek gerek; gelecekte yazılım yazabilmeleri için üst düzey bilişsel deneyimler yaşamaları gerekiyor. Bu nedenle de hem öğrenmesi hem de öğretilmesi kolay değil, dolayısıyla süreç pek de kısa sayılmaz. Ama şunun altını bir kez daha çizmek istiyorum ki kesinlikle ‘eskisine göre’ daha kolay.
Bu noktada çocuklarınıza programlama konusunda ‘dijital aşılama’ sağlamak istiyorsanız tavsiyem Scratch adlı programlama dili. Pratik ve çocukların seveceği türden yapılar içeriyor. Google’da bir araştırma yaparak detaylarına ulaşabilirsiniz.
Birkaç önemli ipucunu vererek makaleyi sonlandırıyoruz.
1- Çocuğun teknolojiye meyilli olup olmadığını anlamak için çaba sarfetmenize gerek yoktur. İlgilidir ya da değildir. İlgiliyse bu konuda sürekli öğrenmek ister. İşte böyle bir çocuğunuz ya da yakınınız varsa onu programlama alanına doğru yönlendirmekten çekinmeyin. Yukarıda da bahsedildiği üzere zaten süreç bir tür oyun şeklinde başlayacaktır.
2- Üretiyor mu, tüketiyor mu? Bir diğer kritik soru da bu. Eğer üretmeye meyilliyse bu Türkiye’nin geleceği için harika bir haber demektir. Onlara ihtiyacımız var!
3- Geleceğin en önemli mesleklerinden biri de bu. Çocuğunuz/yakınınız büyüyünce yazılım yazarak hem kolaylıkla iş bulabilir hem de yüksek segmentli kariyer basamaklarıyla karşı karşıya kalabilir.
4- Onun Turkcell’de veya Google’da çalıştığını, kendi geliştirdiği yazılımla büyük başarılar yakaladığını düşünsenenize. Facebook, WhatsApp gibi devasa markaların arka planında hep genç yazılımcılar vardı. Neden olmasın?
5- Biraz teknik bir ipucu; yazılım dili seçilirken, bu konuda yönlendirme yapılırken uzun vadedeki yararları da gözetilmeli. Özgür yazılım dilleri takip edilmeli.
6- Hata, öğrenmenin en değerli unsuru. Bırakın yapsınlar, hata yapa yapa doğrular keşfedilir.
7- Belirli seviyede de olsa mutlaka kontrol edin, neler yaptığını ve neler istediğini yakından görme fırsatlarını değerlendirin.
8- Ona teknolojik desteğinizi sunun. Bırakın klavyeye dokunsun, touch pad’le tanışsın. Görseli çöp kutusuna göndermek için sürüklesin… Erken yaşlarda kullanmaya başlayacağı bir bilgisayar, geleceğine yapacağınız önemli yatırımlardan biri olacak.