2050’de öğle yemeğinde ne yiyor olacağız?

 Gezegenimizde ciddi değişiklikler söz konusu. Çok sayıda hayvan türünün soyu tükenme riskiyle karşı karşıya, iklim dengesi hiç olmadığı kadar sarsılmış halde. Geleceğe dair beslenme senaryoları da pek iyimser sayılmaz. Günümüz öğle yemeklerinin zengin çeşitliliğinin son birkaç 10 yılını yaşadığı söyleniyor. 2050’de dünya nüfusunun 9 milyara ulaşması, hatta aşması bekleniyor. Peki bu kadar insan nasıl beslenecek? Öğle yemeği nasıl olacak, akşam ne yiyeceğiz? Emin olunan bir husus varsa, o da beslenme alışkanlıklarımızı ve geleneksel gıdalarımızı değiştirmemiz gerekeceği. Bu yüzden aşağıdaki listeye bakarak sonraki 30-35 yıl için hazırlık yapmakta fayda var.

Yosunlar

Semizotlu salata gibi olmasa da benzer bir şey var; yosunlar… Günümüzde yosunlar iyi işlenmediği taktirde iç organlarımızın iflas etmesine neden olabilen etkiler gösterebiliyor. Ancak tersi yapılırsa son derece besleyici gıdalara dönüşüyorlar. Kitle üretim sayesinde geleceğin çok daha vejetaryen dünyasında bol bol semizotu yiyeceğiz. Yosunlar bize omega-3 yağ asidi, amino asitler ve vitaminler sunacak. Dahası, tamamen toksinlerden arınmış yosunlar, fast-food mağduru iç organlarınızın arınmasını da sağlayacak.

Miso

Eğer Japon mutfağına meraklı iseniz misoyu bugüne dek mutlaka duymuşsunuzdur. Gelecekte ise kendisini “Süper Miso” olarak tanıyacaksınız. Sebebi, yakın geçmişte yapılan araştırmaların ortaya çıkardığı süper özellikleri. Soya fasulyesi, pirinç veya arpadan yapılan mayalanmış bir yiyecek olan misanın, farelerde radyasyonun olumsuz etkilerini, kanseri ve hipertansiyonu engellediği anlaşıldı. Kısaca, Japonların Fukuşima gibi nükleer felaketlere nasıl bu kadar dayanıklı olduğunu düşünüyorsanız bunun bir sebebi miso. Asya’da yayılan yeşil trendine katılacak olan miso, 2050’de sağlıklı öğle yemeklerinin ana girdilerinden biri olacak.

Mantarlar

Bazılarına göre gelecekte radyasyona çok daha fazla maruz kalacağız. Bazıları da terör saldırılarının biyolojik silahlar üzerinden yapılacağını düşünüyor. Bu noktada mantar uzmanı Paul Stamet, mantar ile geliştirilen antiviral ilaçlar üzerinde çalışıyor. Bu ilaçlar şarbon ve çiçek hastalığı salgınlarına karşı çözüm olarak düşünülüyor. Ancak Stamet’in mantarların sunduğu faydalar konusunda diğer önemli çalışmaları da mevcut. Örneğin mantarlar toprağı dizel ve petrol atıklarından temizleyebiliyor. Sadece sekiz haftada, topraktaki 10,000 ppm (milyondaki parçacık miktarı) kirlilik 200 ppm miktarına düşürülebiliyor. Dahası, mantarlar suyu e.coli bakterisinden ve kimyasal atıklardan temizleyebiliyor. Kısaca, tüketmeye devam edeceğimiz gibi yeni gıda zehrini mantar ağı ile koruma altına alabiliriz.

Ter

Öğle yemeği için 2050’deki içecek alternatifi: Ter. Gelecekte teknoloji fazlasıyla gelişmiş olacak. Teknolojinin gıdanın yanı sıra temiz su alanında sunacağı faydalar ise milyarlarca hayat kurtarabilir. Günümüzde yaklaşık 4,5 milyar insanın temiz suya erişim sıkıntısı olduğunu düşünürsek, pratik çözümlerin daha büyük önem kazanacağını söyleyebiliriz.

Bill Gates’in 2015 yılında test ettiği ve atıkları temiz suya dönüştüren atığın yanı sıra, UNICEF’in “ter makinesi” bunlara bir örnek. Şu an prototip aşamasında olan ve kitle üretime sunulmayan bu teknolojiler 2050’de evlerimizin sıradan beyaz eşyalarından biri olabilir. Tek yapacağınız terli atletinizin suyunu sıkmak ve birkaç saniye sonra temiz su olarak içmek olacak. İdrarı suya dönüştüren teknoloji bugün Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) kullanılıyor ve her yıl 100.000 dolar civarı tasarruf sağlıyor. 2050’de içeceğimiz suyun %99’unu arıtamadan temin ettiğimizde yapacağımız tasarrufu bir düşünün.

Salicornia bigelovii

Yüzde 33’ü yağ olan Salicornia bigelovii; yemeklik yağ, tavuk yemi ve biyo-yakıt olarak kullanılan bir bitki. Kendisi ileride yiyecek olarak kullanılmayacak ancak dünyanın gıda üretimi adına büyük bir fayda sağlayacak. Tuzlu su tüketmeye bayılan Salicornia bigelovii, gelecekte temiz tarım suyu yerine biyo-yakıt bitkilerinin tuzlu suda yetiştirilmesini sağlayacak. Böylece kullanılabilir ekilebilir alan oranı ciddi ölçüde artacak.

Soylent

Genetiği değiştirilmiş gıdalar bugün nasıl birçok besin türünde karşımıza bu gelecekte de devam edecek. Öte yandan böcekler, yapay et ve yosunlardan farklı bir gıda denemek isteyenler olursa, tercihleri soylent adı verilen “alternatif yiyecek” olacak.

Soylent, yemeğin yerini alan bir içecek. Muhtemelen uzay görevlerinde daha çok kullanılacak olan soylent, yemek pişirme ve yeme vaktini ortadan kaldıracak. Besin değeri günlük normal bir öğünü karşılayan soylent, geleneksel yeme-içme anlayışının dışına çıkan bir ürün olacak. Astronotlar için geliştirilecek macun şeklinde besinler veya 3D yazıcıdan çıkan geometrik şekillere sahip haplar gibi depresif bir ütopyanın ana girdilerinden biri olabilir.

Bilim-kurgu filmlerinde gördüğümüz konfor yakın gelecekte karşımıza çıkmayacak. Bu listeye bakınca çok fütürist yiyecekler görmediğiniz düşünebilirsiniz. Ancak Dünya’da yaşayan ve muhtemelen bu gezegende ölecek biri olarak, uzay seyahatlerinin külfetine katlanacak insanlara kıyasla mutlu olunması gerekir.

Yazar: Müfit Yılmaz Gökman – DijitalX


 

Exit mobile version