Yazar:
Hakan Savaş
Çocuklar için akıllı telefon kullanımı üç temel gereksinimin karşılanmasını esas alıyor. Bunlar şüphesiz çizgi film ağırlıklı olmak üzere video izlemek, oyun oynamak ve eğitici uygulamalardan yararlanmak. Konunun oyun kısmı, ebeveynler açısından her geçen gün daha da zor bir açmazı beraberinde getiriyor. Çünkü anneler, çocuklarına bir şey sorduklarında ya da ‘yatmak vakti gelmedi mi’ gibi çok temel ihtiyaçlara yönelik uyarılarda bulunduklarında şu tepkiyle karşılaşabiliyorlar: Gözün ekrandan alınmaması. Bir an bile dikkatin dağılmadığı ve oyuna odaklı halin değişim emaresi göstermediği o beden dilinin ürkütücülüğü eminiz ki sizi de tedirgin ediyordur. Merak etmeyin yalnız değilsiniz, gezegenin neredeyse her yerindeki ebeveynler, çocukları ile ilgili bu tuhaf ‘yeni durumla’ karşı karşıyalar ve ne yapabilecekleri konusunda da emin değiller…
Çocuklar, yapışkan oyunların pençesinde. Evet yapışkan oyunlar. Bu nispeten yeni tanımlama, ekrandan başını kaldırmadan oyuna devam eden çocukların karşılaştığı motivasyonu tanımlıyor. Zira oyunların yapısı, ‘yapışkan’ özellikleri ‘esaslı bir şekilde’ sunuyor ve çocuklar da buna karşı koyamıyor. Oyundan ellerini çekemedikleri gibi gözlerini de ayıramıyorlar. Bu durum, ebeveynler için ikili bir çıkmazı da beraberinde getiriyor: Oynamaya devam mı etsin yoksa bir yerde yanlış mı yapıyorum?
Devam diyenlerin genellikle çalışan ebeveynler olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Çok yorgun ve yoğun oldukları için çocuklarına zaman ayırmak yerine onların yapışkan oyun dalgasına kapılıyor olmasını bir nevi avantaj olarak görüyorlar. Oysa çocukları söz konusu tipteki oyunlar yüzünden neredeyse ‘uyuşturuluyor’ ve zarar görüyor…
İkinci tip ise durumun vahametini fark etmiş halde, ancak ne yapacağı konusunda emin değil. Çocuğuyla ‘arasını’ pek de bozmak istemiyor, zira yapışkan oyundan koparılmak istenen küçük yaştaki kız ve erkeklerin bunu yoğun tepkiyle karşıladığı görülebiliyor. Etrafınızda görebileceğiniz bağıran, ağlayan çocukların nedenlerinden biri de o an için yapışkan oyunlardan koparılmaya çalışmaları olabilir. Elbette diğer konu da izlemeleri gereken yol hakkında yeterince emin olmama kararsızlığı göstermeleri. Peki yapışkan oyunlarla karşı karşıya kalındığı nasıl anlaşılır, ebeveynler bu tür mobil yapımlara karşı ne gibi önlemler ve hareket planları uygulamalı?
Hareket geçmelisiniz
Özellikle okul çağı öncesindeki bir çocuğun, ekrana bakmak için delirmesi ve 8-12 yaş arası çocukların arkadaşları ile Fortnite oynamak için yalvarması günümüzde son derece yaygın. Uzmanlar, ekrandan başını kaldırmadan oyun oynayan çocuk görüldüğünde bunun çok güçlü bir işaret olacağı konusunda hemfikir. Ekrandan başını kaldırmama durumu ‘her koşul’ için geçerli olabiliyor. Örneğin annesi oyun oynayan çocuğuna bir şey anlatıyor, ondan ciddi ses tonuyla önemli şeyler istiyor diyelim. Çocuğun tepkisi ekrandan kesinlikle kopmamak ise muhtemelen ortada bir yapışkan oyun sorunu var demektir. Bir diğer senaryoda aile büyüklerinin bulunduğu bir ortamı ele alalım. Çocuk, sürekli karşılaşmadığı bu durumda büyüklerin soruları ile karşılaşabilir. Onu merak edip onunla ilgilenmek isteyen amcası ya da büyükbabasına karşı sergilediği tutum ‘elindeki cihazdan bir an bile kopamamak’ ise yine bariz bir oyuna yapışkanlık var demektir. Senaryolar çeşitlendirilebilir, ortak payda değişmez; ekrandan kopamayan, tüm refleks ve hisleri kaybolmuş gibi davranan ve yalnızca oyundaki amacına odaklı çocuklar…
Bu istenmeyen duruma karşı gelmek için atılabilecek temel adımlardan söz edelim…
Ne yapılmalı?
‘Telefonunu teslim ederek en iyisini ummak’, 21’inci yüzyıldaki ebeveynliğin temeline yerleşti. Bu hiç de makul bir güven değil. Zira Amerikan Pediyatri Akademisi’nden Dr. Jenny Radesky’e göre mobil oyunlar, bizleri tutsak edecek şekilde tasarlanıyor. Teknoloji uzmanları kullanıcı nezdinde maksimum vakit ayrılması ve tıklama yapmaya yönlendirici tasarımlar gerçekleştiriyor. Bu tasarımlar, yeni bir şey karşımıza çıktığında veya dışarıdan onay aldığımızda beynin kontrol yönetimi ve ödüllerden hoşlanan kısımlarını ifşa ediyor. Çocuklarda bu bölgeler henüz yeterince gelişmemiş olduğu için yeni ve göz alıcı içeriklere kolayca kapılıyorlar.
Radesky’e göre çocuklar, ekranın içinde kayboluyorlar; bırakın izledikleri hakkında diyalog kurmayı, kendi hayatlarında öğrendikleri şeylerle bile bağ kurmuyorlar. Radesky, ‘oyunların tasarlanma şekli elimizi kolumuzu bağlıyor’ ifadesini kullanıyor.
Ebeveynler için birkaç temel taktik söz konusu. İlk olarak, çocuğunuzun karşısına görsel şekeri yerleştiren ikna edici tasarımları hatırlayın. Bunlar kesinlikle çocuğunuzun çıkarlarına hizmet etmiyor, tersine maksimum etkileşim ile kar amaçlıyor. Bunu çocuğunuza açıklayarak, kullandığı teknolojiyi sorgulamasını sağlayın.
Anaokulundaki çocuklar bile yönlendirilme konseptini anlayabilir, dahası ergenlik çağındaki ve daha üzeri yaştaki gençler bu fikirle isyancı dürtülerini harekete geçirerek düşünebilir.
Çok fazla geçiş içeren, hızla akan ve dikkat dağıtan içerikler çocukların duygusal tepkilerini kontrol etmelerini zorlaştırabilir. Eğer çocuğunuzun ekrandan kopmadığını görürseniz, sonrasında izledikleri veya gördükleri şeyi açıklayamaz olurlarsa, hatta daha talepkâr ve somurtkan hale gelirlerse, o içeriğe erişimlerini yönlendirmeye(değiştirmeye) çalışın.
Radesky, ebeveynlerin kendi ekran zamanı tercihlerini çocuklarına yansıtmaları gerektiğini düşünüyor. Eğer bir telefonu sırf sıkıldığınız ve stresli olduğunuz için elinize alıyorsanız bu alışkanlığınızı değiştirin, farklı bir çözüm bulmaya çalışın. Çocuğunuzun da sizi taklit edeceğinizden şüpheniz olmasın.