Yazı ve fotoğraflar: Ateş Evirgen
Su altında fotoğraf çeken bir fotoğrafçının, yanında su altı flaşları olmadan dalışa başlaması düşünülemez. Balıkların, mercanların, süngerlerin, anemonların ve diğer tüm su altı canlılarının o eşsiz renklerini fotoğraflarına yansıtmalarının tek yolu su altında flaş kullanmaktan geçer. Bu nedenle su altı fotoğrafçılığında, su üstünde fotoğraf çekmenin tersine ağırlıklı olarak flaşlı çekimler yapıldığının her fırsatta altını çizdik.
Su altı dünyasının çıplak gözle görülemeyen, saklı bir renk cenneti olduğu her su altı fotoğrafında fark edilir. Her flaşlı çekim, çıplak gözle bakıp seçemediğimiz renkler dünyasında bir keşif demektir. Bu nedenle su altında fotoğraf çekenler hiçbir kareyi flaş kullanmadan çekmek istemezler. Ama su altı dünyasının bir başka adı da “Mavi Dünya”! Ancak su altında fotoğraf çekmeye yeni başlamış bir dalgıç, flaşların pili bittiğinde veya istenmeyen bir arıza ortaya çıktığında o dalışta fotoğraf çekmenin sonlandırılması gerekmediğini fark etmeye başlayacaktır. Bulunduğu derinlikte objeleri rahatlıkla seçebileceği ortam ışığından yararlanarak fotoğraf çekmeye devam edebileceğini fark etmesi çok zaman almayacaktır. Sonuçlara baktığında, farklı bir kategoride ilerleyebileceğini görecektir. Sualtında maviliğin büyüleyici güzelliğine deneyimli bir su altı fotoğrafçısı zaten kayıtsız kalamaz ve bulunduğu derinlikte ortam ışığından faydalanarak kaliteli fotoğraflar çekeceğini bilir. O nedenle bazı sahneler için su altı flaşlarını devre dışı bırakırlar, hatta zaman zaman sadece flaş kullanmadan doğal ışıktan faydalanarak fotoğraf çekmek için flaşsız dalış tercih edebilirler.
Su üstünde siyah beyaz çekmek gibi
Su altında, doğal ortam ışığından yararlanarak fotoğraf çekmek su üstünde siyah beyaz fotoğraf çekmeye benzer. Fark sadece siyah-beyaz tonlarının yerini mavi ve yeşil tonlarının almasıdır. Kontrast çok önemlidir. Kontrast olmazsa bu şekilde çekilen bir su altı fotoğrafının hiçbir etkisi olmaz. Ama su altında flaşsız olarak bu renk kontrastını yaratmak mümkün değildir. Fotoğrafçı ancak “gölge kontrastı” ile bu etkiyi sağlayabilir. Bu hem flaş kullanılmadan çekilen siyah-beyaz fotoğraflarda hem de ortam ışığından yararlanarak flaş kullanılmayan su altı fotoğrafları için geçerlidir. Bu durumda objenin sahip olduğu rengin önemi yoktur. Zaten renkler derinlik attıkça tamamen emilmiş ve tonlarından çok uzaklaşmış, hatta tamamen mavi tonlarına dönmüş olduğu için objenin rengi tam veya tama yakın olarak arka planla aynıdır. Bu nedenle gölge kontrastı yaratmak tek seçenektir. Bunun için de koyu objeler parlak arka plana karşı kadraja yerleştirilir. Açık denizin arka plan oluşturmasına dikkat edilmelidir. Bu şekilde ortam ışığında fotoğraf çekerken objeleri arka plandan ayırmaya da özen göstermek gerekecektir. Özellikle su altı mağaralarında, duvarlardaki renkli yaşamı flaşlarıyla fotoğraflayan dalgıçlar, mağara ağzına doğru geldiklerinde aslında su altında doğal ışık fotoğrafçılığı için en uygun kontrast oluşturan bir sahneyi yakalama fırsatına çok yaklaşırlar. Bu da mağaranın çıkışının koyu sınırlarının dışarıdan gelen fazla ışık ile ayrıldığı sahnedir. Üstüne üstlük mağara ağzına bir de dalgıç model yerleştirilebilirse su altında çekilebilecek en kaliteli fotoğraflarından birini çekme şansı yakalanmış olur.
Su altında ortam ışığından yararlanarak fotoğraf çekerken güneşin konumunun da çok önemli bir etkisi vardır. Koyu mavi suda objenin nispeten açık kalıp arka planın koyu olması istenirse güneşi arkaya almak gerekir. Eğer objenin koyu güneş ışınlarının arka planda vurgulanması isteniyorsa güneş lensin önüne gelecek şekilde konumlanmalıdır. Bunun yanında günün hangi saatinde fotoğraf çekildiğinin yani güneş ışınlarının hangi açıyla suya girdiğinin önemi ve rolü çok büyüktür. Doğal ışık kullanılıyorsa unutulmaması gereken, günün değişik saatlerinde güneş ışınlarının çok farklı açılardan suya girecek olduğu ve fotoğraflardaki etkisinin çok değişecek olmasıdır.
Peki hangi objektifler kullanılmalıdır? Bilindiği gibi su altı fotoğrafçısının çantasında kullanıma hazır olan iki kategoriye uygun objektif bulunur. Bunlar ya makro ve yakın çekime uygun ya da balıkgözü veya balık gözüne yakın görüş açısına sahip geniş açılı objektiflerdir. Eğer hiç flaş kullanmadan sadece güneş ışığının ulaşabildiği ortamlarda su altı fotoğrafı çekilmesi planlanıyorsa obje bu geniş açılı objektifleri kullanmak tek seçenektir. Buna uygun kompozisyonu sağlayan, bir dalgıç, büyük bir deniz canlısı, bir batık olabilir.
Negatif alan önemlidir
Kompozisyon oluştururken kadrajımızdaki negatif alanın fotoğraf için ne kadar önemli olduğunu biliriz. Çünkü fotoğraf, obje dışındaki kadraja giren her şeyi kapsar ve bu nedenle birçok deneyimli su altı fotoğrafçısı önce negatif alanı seçer, kadrajı yapar daha sonra da kadraja dalgıç gibi, balık gibi, kaplumbağa gibi canlıların girmesini bekler.
Flaşlarının su altında pili bitince zorunlu olarak doğal ışıkta fotoğraf çekenler için değil ama planlı olarak flaş kullanmadan su altında fotoğraf çekecek dalgıçlar için şu kısa bilgiler yararlı olacaktır;
Doğal ışıkta fotoğraf çekmek için güneşli bir güne rastlamak ve güneş ışınlarının nispeten daha dik suya girdiği saatler, sabah 10:00 ile öğleden sonra saat 14:00 arası fotoğraf çekmek,
Su yüzeyinin durumu da fotoğrafın kalitesini etkileyebilir. Sakin, dalgasız deniz şartları en uygun ortamı oluşturur, daha sıcak renkler yakalamak için daha sığ derinliklerde kalmak gerekir.
Kamera açısı yatay ya da hafifçe yukarı doğru olmalı. Fotoğrafçı objeden daha aşağıda konumda pozisyon almalı, obje ile arka planın arasında belirgin bir kontrast sağlamalıdır.
Bunun yanında unutulmamalıdır ki, su altında geniş açı ile fotoğraf çekerken flaş kullanılsa bile, kadrajda doğal ışığın etkisi her zaman kendini gösterir. Çünkü en güçlü flaşların bile su altında 2-3 metreden sonrasını aydınlatmada hiçbir etkisi olamaz. O nedenle su altı fotoğrafçısı geniş açı kullanırken ortam ışığından hep destek almak zorundadır.
Son olarak da şu söylenebilir; doğal ışıkta fotoğraf çekmek için SCUBA ile denizin metrelerce altına inmek de şart değildir. Elinize fotoğraf makinenizi alıp suya girip nefesinizin yettiği derinliğe kadar dalmanız da yeterli olacaktır. Hatta su yüzeyinde kafanızı suya soktuğunuzda bile su altının size sağlayacağı kompozisyon imkânlarını fark edebileceksiniz.