Fizik ve ses mühendisi,Opus Boutique: Music & Sound Design’ın kurucusu Mehmet Yaranona, kulağımıza gelen sesin dijital dünyaya nasıl girdiği hakkında bilgilerini paylaşıyor
|
Bilgisayar optimizasyonu, arayüz sürücüleri derken bilgisayarın başına geçip, bir şeyler kaydetmek, editlemek ve mikslemek istiyoruz artık. Tüm bunları yaparken, orasını burasını çekiştirerek editlediğimiz, baslarını kıstığımız, tizlerini açtığımız bu ses dosyalarının nasıl oluştuğu ile ilgili hiçbir bilgimiz olmazsa, temelde nasıl bir işleyiş olduğunu tam olarak kavrayamayabiliriz. O yüzden bu ay, kısa da olsa, başlangıç niteliğinde, kulağımıza gelen sesin dijital dünyaya nasıl girdiği hakkında bilgi vereyim istedim.
Her şeyden önce dijital dünya prensiplerini şöyle bir gözden geçirelim. Bit: “binary digit” kelimelerinin kısaltılmasıyla oluşmuş bir sözcük bit. 0 ve 1 ile temsil edilir. Yani işlemci, hesaplamalarını aslında sadece 0 ve 1 kullanarak yapar ama kullanılan rakamların çözünürlüğü bu ikilik sistemin çarpan gücüyle orantılıdır. örneğin 16 bit lik bir sistem ( yani http://en.wikipedia.org/wiki/Power_of_two”216 ) 65536 değerli bir çözünürlüğe sahipken bu rakam 24 bit’ lik bir sistemde 16777216 değerinde bir çözünürlüğe ulaşılır. |
Bit rate: bir saniye içinde algıladığımız sesin kaç bite karşılık geldiğinin ölçüsü diyebiliriz bit rate için. örneğin bir mp3 dosyası 160kbit/s değeri ile sıkıştırılmışsa bu demek oluyor ki bu ses dosyası üretilirken saniyede 160000 bit”e karşılık gelen bir sıkıştırma uygulanmış.
Bir de şuna bakalım, Sampling rate: Dijital dünya devamlılığı olan sinyallerden oluşamıyor ne yazık ki, bu da ses kaydederken örnekleme (sampling) yapmayı zorunlu kılıyor. Sampling rate, duyduğumuz sesin saniyede kaç örnekten oluştuğunu söyler. örneğin bir gitar notasını kaydederken aslında bu sesi belirli aralıklar halinde kaydedip, dinlerken bu aralıklı halini dinliyoruz, ama insan kulağının farkına varamayacağı bir hızda ve kısa aralıklardan oluştuğu için bu kayıt, biz bunu yine devamlı olarak algılıyoruz. |
Tamam şimdi bilgisayar karşısındayız ve kullandığımız program bize oturumunu açtığında veya bir çıktı alacağımız zaman soruyor; 16bit mi, 24bit mi? 44100Hz mi 48000Hz mi? vb. Nasıl karar vereceğiz?
öncelikle bu 44.1kHz sayısına nasıl gelindiği ile başlayalım. Bildiğimiz gibi insan kulağının duyma eşiği 20Hz”le 20kHz arasında ve Nyquist-Shannon örnekleme teoremine göre kaydedilen sesin tınısını kaybetmemesi için duyum aralığının maksimumunun en az iki katının örneklenmesi gereklidir. Dolaylı olarak bu yüzden Sony ve Phillips firmaları bir audio cd formatı oluştururken örnekleme değeri olarak 44100Hz”i seçmişlerdir (Daha detaylı bilgi için bu süreci araştırabilirsiniz). ?u an dünyada kullanılan örnekleme oranları 44.1kHz, 48kHz, 96kHz ve son zamanlarda 192kHz tir. 96kHz ve daha yüksek oranlama ile yapılan ses kayıtları hem çok yer kapladığından, hem işlemci gücü isteğinden, hem de mevcut belirli küresel biçimlendirmeler değerlendirildiğinde çok kullanılmıyorlar. Bu küresel biçimlendirmelerden söz açılmışken onlar hakkında da kısa bir bilgi vereyim: Her yerde geçerli olmak üzere anlaşma sağlanan bazı oranlar ve formatlar var, bunlar zaman içinde gelişip çeşitlenebiliyorlar. Standart kompakt disk formatları şunlardır: |
Red Book: CD-DA 16bit 441kHz. Bu format bilindiği üzere audio cd formatıdır. Yellow Book: CD-ROM, CD-ROM XA Orange Book: CD-MO (magneto optical), CD-R, CD-RW White Book: VCD, SVCD Blue Book: E-CD, CD+, CD+G (karaoke) Beige Book: PCD (fotoğraf) Green Book: CD-I (interaktif) Purple Book: DDCD (double density) Scarlet Book: SACD Super Audio CD 1bit, 2822.4 kHz ve 7.95GB kapasiteye sahip audio cd formatı Black Book: Bu format resmi olmamakla beraber CD-DA”dan DVD”ye, HD DVD”den Blueray Disk”lere kadar tüm kompakt disk formatları için kullanılan bir terimdir. |
Yorum Yap