İnsanoğlu içinde bulunduğu tabiatın güzelliğinden, gücünden öylesine etkilenmiş ki, çok tanrılı inançların dönemde gökyüzüne, güneşe, aya, dağa, toprağa tapınmış. Özellikle birçok kültürün mitolojisinde güneş tanrısı, deniz tanrısı, ay tanrıçası gibi karakterler yer almış ve bu tanrılar adına tapınaklar inşa edilmiş.
Tek tanrılı dinlerin yaygınlaşmaya başladığı dönemde insanlar inançlarını değiştirmeye başlamış olsalar da tabiata olan hayranlıkları başka bir şekle dönüşmüş. Kimileri bu doğal güzellikleri yazarak, kimileri de çizerek anltmaya çalışmış. Bazen bir mağara duvarında, ya da kil bir çömleğin üzerinde, bir mezar lahtinde bu çalışmalar karşımıza çıkmış. Daha sonraki dönemlerde kumaşlarda, halılarda, vazo ve süs eşyalarında…
Resim sanatının ilk konularından biri de adına “manzara” dediğimiz resimler olmuş. Karlı dağlar, çağlayan ırmaklar, gelincik tarlaları vs. ressamların resmetmeye doyamadığı konuların başında gelmiş hep…
Özellikle 19. yüzyılda Fransa’da yaygınlaşan, sanatın edebiyat ve resim gibi iki önemli dalını etkileyen “empresyonizm” (izlenimcilik) akımında doğaya kaçan sanatçılar bol bol manzara resimleri yapmışlar, Monet, Renoir, Van Gogh ve Cezanne gibi ressamlar öne çıkmıştır. O dönemde gelişmeye başlayan fotoğraf teknolojisi 20. yüzyılın başlarında daha etkin bir şekilde kullanılmaya başlanınca, fotoğrafla rekabet edemeyen resim sanatının farklı arayışlar içine girdiği, bunun sonucu olarak da “kübizm” akımının doğduğu söylenir.
Sosyal medya uygulamalarında manzara fotoğrafları, paylaşımlar arasında üst sıralarda yer alıyor. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun, hangimiz sahilde dolaşırken sarı sıcak bir günbatımını fotoğraflayıp paylaşmıyoruz? Ya da başı karlı dağları?.. Peki daha etkileyici fotoğraflar çekebilir, beğeni sayımızı arttırabilir miyiz? Bunun için neler yapmanız gerektiğini dilim döndüğünce sizlere anlatacağım.
1 – Hangi telefon?
Birçok okurum ve sosyal medyadaki takipçimin sorduğu soruların başında “Hangi telefon?” geliyor. Doğrusu, bugün birçok telefon üreticisi, fotoğraf teknolojileri konusunda son derece yetkin telefonlar üretiyorlar. Seçenek çok fazla… Elbette ki bütçe çok önemli ama, benim sizlere tavsiyem şu yönde olacaktır: Manzara sizin öncelikleriniz arasında yer alıyorsa, ultra geniş açı özellikli bir akıllı telefon önceliğiniz olmalıdır. Bugün birçok marka bu özelliği ürünlerine taşımış durumda. Yine düşük diyaframlı bir lens, düşük ışık koşullarında, özellikle de gece manzaralarında derdinize derman olacaktır. Amatör bir fotoğrafçıysanız ve sadece telefonu doğrultup fotoğraf çekiyorsanız, yeni teknolojilerle gelen yapay zeka desteği hayatınızı kurtarabilir. İleriki bölümlerde açıklayacağım bazı tekniklerde yapay zeka desteğinden söz edeceğim. Eğer, satın almayı düşündüğünüz akıllı telefonda OIS (Optical Image Stabilization) yani optik imaj sabitleyici de varsa tadından yenmez… Dolayısıyla tüm bu özellikleri kapsayan bir telefon işinizi fazlasıyla görecektir.
2 – Yatay mı, dikey mi?
İşte bütün mesele bu… Aslında manzara fotoğraflarının çoğunluğu yataydır. Hatta İngilizce’de manzara anlamına gelen “landscape” kelimesi fotoğraf tekniğinde yatayla eş anlamlıdır. Ancak, günde 100 milyondan fotoğrafın yüklendiği Instagram sayesinde fotoğrafı çerçeveleme alışkanlıkları da değişmiştir. Kare format, ya da 4×5 ölçeğindeki fotoğrafların Instagram’da daha büyük ve gözalıcı görünmesi, özellikle “hikaye” bölümünde 16×9 boyutlarında dikey fotoğraf paylaşma gerekliliği nedeniyle bu sorunun yanıtı için birçok farklı yanıt verilebilir. Her ne kadar manzaranın özünde yatay fotoğraf varsa da, siz dikey alternatifleri de değerlendirin derim. Ben de bu konuyu kaleme alırken sizler için birkaç dikey manzara fotoğrafı da çektim.
3 – Yapay zeka ve bulutlar
Eğer amatör bir fotoğrafçıysanız ve telefonun “Pro” modu aklınızı karıştırıyorsa yapay zeka yardımınıza koşacaktır. Özellikle mavi gökyüzünün, bembeyaz pamuk gibi bulutların olduğu bir manzara fotoğrafı çekiyorsanız, yapay zeka devreye girecek ve gökyüzünü daha da mavileştirecek, bulutları da bembeyaz köpürtecektir. Normalde fotoğraf makineleriyle bu etkiyi yaratmak için lenslere polarize adı verilen filtreler takılır. Akıllı telefonda yapay zeka desteği, yeşil yapraklı bir ağacı, ya da ormanı, mavi gökyüzünü sizin için çok daha albenili bir hale getirir.
4 – Minik bir tripod
Fiyatı (Haziran 2019 itibariyle) 10-15 TL arasında değişen ve çok daha pahalı çeşitleri de bulunan basit bir tripod, telefonunuzda OIS özelliği olmasa da işinizi görecektir. Özellikle manzara fotoğraflarında sabit pozlama yapabilmek, çektiğiniz fotoğrafın görüntü kalitesine yansıyacaktır. Tripoda taktığınız telefonun görüntü ayarlarını yaptıktan sonra, zaman sayacı kullanarak deklanşöre basın ve elinizi telefondan çekin. 5-10 saniyelik çekim süresinden sonra fotoğrafa baktığınızda elde çektiğinizden çok daha iyi bir görüntü kalitesi olduğunu fark edeceksiniz. Bu tekniği düşük ışıklı ortamlarda ve özellikle gece çekimlerinde de kullanmanızı öneririm. Bu sayede fotoğraflarınıza boyut atlatacaksınız.
5 – Altın saatlere dikkat
Fotoğrafçılıkta altın saatler olarak tanımlanan güneşin çok yükselmediği ve yatay durumda olduğu saatlerde çekim yapmaya özen gösterin. Güneşi arkanıza aldığınızda manzaranızdaki detaylar çok daha yoğunlaşacaktır. Özellikle bir tepeden çekim yapıyorsanız, ufukta yer alan diğer yükseltiler, objeler farklı katmanlar oluşturarak daha göz okşayıcı bir görüntü sunacaktır. Şayet güneşe karşı çekim yapıyorsanız, manzaranızın önünde yer alan nesneler bu ters ışık ortamında silüet halini alacak, ortaya yine fotoğraf estetiği açısından hoş bir görüntü çıkacaktır. Manzara da dahil tüm çekimlerinizde altın saatler en iyi saatlerdir.
6 – Değişik açılardan bakmak
Akıllı telefonların sunduğu en büyük avantajlardan biri hafif ve ergonomik olmalarıdır. Her ne kadar son teknolojiye sahip fotoğraf makinelerinde katlanabilir LCD ekranlar, fotoğrafçıların değişik açıdan bakma ihtiyaçlarını bir nebze de çözmüş olsalar da, cep telefonunu yer hizasına kadar çekmek, ya da daha yukarı kaldırmak çok daha kolaydır. Açıyı değiştirmeniz, size farklı perspektifler sunacaktır. Hepimiz dünyayı 1,6-1,8 m ortalama seviyeden görüyoruz. Çünkü gözlerimizin yer aldığı yer bu yüksekliğe karşılık geliyor. Oysa daha aşağıdan, daha yukarıdan bakmak perspektif anlayışımıza yeni bir boyut katacak, bizi şaşırtacaktır. Siz de farklı perspektifler kullanarak, takipçilerinizi şaşırtın…
7 – Ön plan, arka plan…
Sonsuz bir ova, deniz, okyanus vs. belki güzeldir ama aynı zamanda tekdüzedir de… Bu nedenle manzaralarınızda ön planda yer alan nesneler çoğu zaman fotoğrafınıza bir dinamizm katar, fotoğrafınızı tekdüzelikten uzaklaştırır. Arka plan görüntüsü de en az ön plan kadar önemlidir. Nesneleri üstüste bindirmemek, kontrast ve renk farklılıklarına dikkat etmek gerekir. Yeşil bir yonca tarlasında ön planda yer alan kırmızı gelincikler, oluşturdukları renk zıtlığıyla çok daha belirgin hale geleceklerdir.
8 – Zumu kullanmıyoruz…
Zum, yani yaklaştırma çok önemli bir avantaj ama zum aynı zamanda fotoğrafın keskinliğinden, görüntü kalitesinden de ödün vermek anlamına gelir. Manzara fotoğraflarında kesinlikle zumu devre dışı bırakıyoruz.
9 – Resim çekilir, fotoğraf “yapılır”
Çok sevdiğim bir söz var, “Picture is taken, photograph is made”… Yani resim çekilir, fotoğraf yapılır. Bu nedenle çekmiş olduğunuz fotoğrafları işlemekten çekinmeyin. Bu nedenle Snapseed, Lightroom Mobile ve VSCO gibi mobil uygulamalarla fotoğraflarınıza çok da abartmadan küçük dokunuşlar yapın.
10 – Üçler kuralı
“Bu kural yine mi karşımıza çıktı?” dediğinizi duyar gibiyim. Daha önce birçok kez sözünü ettiğim bu önemli kural manzara fotoğraflarında da önem arz ediyor. Özellikle ufuk çizgisinin kullanımı manzara fotoğraflarında çok önemlidir. Asimetrik dengeyi oluşturmak adına ufuk çizgisini birinci, ya da ikinci çizgi üzerinde tercih etmeniz göze daha hoş gelecek fotoğraflar çekmenize neden olur. Ufuk çizgisini ortalayabilirsiniz de elbette… Ama bu fotoğrafınızı biraz tekdüze hale getirecektir. Ama mükemmel bir simetri peşindeyseniz, kurallar yıkılmak içindir…
Bilinen ilk manzara fotoğrafı
Fotoğraf teknolojileri konusunda çalışmalar yapan Fransız Joseph Nichepore Niepce, ilk denemeleri sırasında bu fotoğrafı Burgundy’deki odasının penceresinden çekmiş. Çekildiği tarihin 1826, ya da 1827 olduğu düşünülüyor. Yani yaklaşık iki yüzyıl kadar önce… Bu nedenle çözünürlük kalitesini görmezden geleceğinizi ümit ediyorum. Bu fotoğraf “camera obscura” tekniği ile çekilmiş ve işlem yaklaşık 8 saat sürmüş. Bugün bir cep telefonuyla bu işlemin 8 saniye bile sürmediğini düşünecek olursak 200 yılda nereden nereye geldiğimizi siz hayal edin…
Cem Kıvırcık
Instagram/Facebook/Twitter: @cemkivircik