İlk Renkli Su Altı Fotoğrafı Ne Zaman Çekildi?

İlk renkli su altı fotoğrafı hakkında bilgi sahibi olmak mı istiyorsunuz? Su altı fotoğrafçılığı ile ilgilenen sizi geçmişe götürüyoruz.

İlk renkli su altı fotoğrafı oldukça uzun bir zaman önce çekilmiş olmasına rağmen, ancak yakın geçmişte renkli fotoğraf çekebilme imkanına sahip olunduğunda su altı fotoğrafçılığında büyük bir sıçrama yaşandı.

Fotoğraf tanımının siyah-beyaz olduğu dönemleri yaşadık. Fotoğraf makinemize taktığımız bir film bobininden üreteceğimiz fotoğrafların siyahın ve beyazın tonlarından oluşacağını bilir fotoğrafı ona göre çekmeye çalışırdık. O dönemlerin büyük ustaların siyah beyaz fotoğraflarına bakarak fotoğraflarımızı geliştiriyorduk.

Tüm çevremizi doğal renkler ile algılıyor ama fotoğraflarımıza bunu yansıtamıyorduk. Renkler değil, tonlar fotoğraflarımızı oluşturuyordu. Buna karşılık su altında fotoğraf çekenler öncelikle saklı kalmış renkli su altı dünyasını su üstüne taşımak istediler. Siyah-beyaz fotoğraf çekme zorunda olmak bu amacın önündeki en büyük engeldi.

İlk Renkli Su Altı Fotoğrafı Ne Zaman ve Nasıl Çekildi?

İlk Renkli Su Altı Fotoğrafı Ne Zaman ve Nasıl Çekildi?

Aslında ilk renkli su altı fotoğrafı 1923 yılında Charles Martin isimli bir Amerikalı fotoğrafçı tarafından National Geographic dergisi için çekilmesine rağmen, ancak yakın geçmişte renkli fotoğraf çekebilme imkanına sahip olunduğunda su altı fotoğrafçılığında büyük bir sıçrama yaşandı.

İnsanlar bu koyu mavi, hatta karanlık derinliklerde kırmızı, turuncu, sarı, mor ve onlarca farklı renklerin olduğunu bu renkler fotoğraflara yansıyınca fark edebildiler. Renkler ve bu renkleri taşıyan canlılar keşfedildikçe renkli fotoğraf kalitesini arttırmak için ışıklandırma teknolojisinden daha fazla destek alındı, renkli fotoğraf teknikleri daha da geliştirilmeye başlandı.

Bu süreç halen son hızla devam ediyor. Derin sularda güneş ışığı iyice gücünü yitirdiğinde aslında çıplak gözlerimizle renkleri göremez oluyoruz.

Bu defa da görmediğimiz renkleri algılamaya çalışarak kompozisyonumuzu yapmaya çalışıyoruz. Bir bakıma siyah beyaz dünyayı algılarımızda renklendirip öyle fotoğraf çekiyoruz. Öncelikle fotoğrafı algımızda renklendirip sonra deklanşöre basıyoruz.

Bu yönden bakıldığında su altı fotoğrafçıları çoğunlukla siyah beyaz fotoğraf tekniği ile fotoğraf çekiyorlar. Ancak ürettikleri fotoğrafların son derece renkli olmak zorunluluğu da bir gerçek. Çünkü su altı fotoğraflarından beklenenler öncelikle su altındaki saklı kalmış renklerin fotoğrafa yansımasıdır. Bunun tek istisnası su altındaki batıkların fotoğraflanmasında kendini gösterir.

Batık fotoğrafı denilince, oldukça geniş açılı bir objektifle herhangi bir nedenle batmış bir geminin (belki bir uçağın) o koca siluetinin fotoğraflanması akla gelir. Doğal olarak da “batık fotoğrafı” çekmek özel teknik ve deneyimi de beraberinde getirir. Hem dalış tekniği hem de fotoğraf tekniği olarak.

Batık fotoğrafçılığında genellikle balıkgözü veya standart geniş açı objektifler kullanılırken daha çok silüet fotoğrafına yoğunlaşılır. Açıkçası, batık ne kadar fazla soyutlanırsa o kadar o kadar ilgi çekici hale gelir.

Bu durumda renkler önemini kaybeder. Batığın gizemi, hüzünlü hikayesi ön plana çıkarılır. Bu aşamada siyah-beyaz fotoğrafın duyguları yoğun yansıtma ve düşünmeye sevk etme gücü ön plana çıkar.

Batık fotoğrafları su altında renkli fotoğraf çekimlerinin önüne geçen tek çekim tekniğidir. Ancak bu kadar özel bir ortamda ve özel konuların fotoğraflanmasının özel kritik noktalarının olması çok doğaldır.

Batık Çekerken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Batıklar çoğunlukla batmasına neden olan olağan dışı olaylar sonucunda deniz dibindedirler. Bir fırtına, savaş çatışmaları veya benzeri durumlar nedeniyle batmışlardır. Bu da çoğu zaman bulundukları yerlerin kolay dalışların yapılamayacağı, su altı fotoğrafının çekilebilmesi için ideal şartların olmadığı yerlerdir.

Bunun yanında batıklar kesinlikle durağan objelerdir. Bu da dalgıcın çalışmasını kolaylaştıran bir unsurdur. Dalgıç, batığın neresinde duracağına, doğal ışığı nasıl kullanacağına daha rahat karar verebilir ve kadrajını daha rahat yapabilir. Özellikle ters ışıktan yararlanırken bu avantaj iyi kullanılır.

Dikkat edilmesi önemli bir nokta, kadrajda dikkat dağıtıcı objelerin olmamasının gereğidir. Bu durumda istenen duygu daha iyi ön plana çıkarılabilir.

Siyah beyaz fotoğraflar çekerken yapay ışık kullanılmayacağı için fotoğrafın çekileceği saat, ışığın geliş açısı, kurgulanan kompozisyon için çok önemlidir. Ama her şeyden önce konunun siyah beyaz fotoğraflara uygun olup olmamasına karar vermek çok önemlidir. Fotoğrafa bakan kişinin fotoğrafın siyah beyaz çekilmesinden etkilenmesi gerekir.

Su altında siyah beyaz fotoğraflarda renkler kullanılmadığı için konunun iyi anlatılması yani kurgulanması önemlidir. Kompozisyon için fazla öğeye gerek yoktur, batığın kendisi ana modeldir. Ancak genellikle bir başka dalgıcın batığın vurgulanması için model olarak kullanılması ve alan derinliği yeterli olacaktır.

Dalgıcın elinde olan ve kontrast yaratmaya yetecek güçte bir ışık kaynağı fotoğrafa hareket katmak için de çok yararlı olacaktır.

Konusu su altı aktiviteleri, doğa olan fotoğraflar için siyah beyaz çekim tercihleri su altı fotoğrafçılığında çok sağlıklı sonuçlar ortaya çıkarmaz.

Buna karşılık bir batığın hüzünlü hikayesi, onların anıtsal görünüşleri su altında siyah-beyaz fotoğraf üretmek için de alternatifsiz fırsatlar sunar.

Yazı ve fotoğraflar: Ateş Evirgen

Exit mobile version