Geçen sayımızda “Gün Batımında Uzun Pozlama ve Hareket Fluluğu” başlıklı yazımda fotoğraflarımıza hareket fluluğunu nasıl katabileceğimizi, bir yandan da başroldeki modelimizi nasıl netleyebileceğimizi incelemiştik. Gün batımını tercih ettiğimiz için silüetlerle hareket etkisini yakalama imkanı bulmuştuk. Keza daha önceki sayımızda da gün batımında silüetleştirdiğimiz modellerle güzel kompozisyonlar yakalamaya çalışmıştık. Gün batımının bu olağanüstü güzel katkısını ise daha çok sahil ve açık alanlarda yakalamıştık.
Sanırım artık gün batımından ve sahillerden biraz uzaklaşabiliriz. Ancak oldukça eğlenceli ve sürprizlere açık olan hareket fluluğu üzerinde daha fazla durmak istiyorum. Geçen sayıda giriş yaptığımız bu tekniğin üzerine neler koyabilir ve farklı zaman ve yerlerde nasıl kullanabiliriz hep birlikte bakalım. Geçen sayıda hem hareketsiz modelleri hem de hareketli modelleri dondurarak netlemeye yani pan tekniğine değinmiştik.
Bu bölümde hareketsiz modellere yoğunlaşıp, onları dondurup netleyerek fotoğrafımızın baş rolüne alırken, etraflarındaki hareketli unsurlarla fotoğrafımıza hareket fluluğu katacağız.
En temelde hareket fluluğunu sağlayabilmek için perde hızını düşürmek gerekiyor ki bunu hareketli unsurların hızlarına, onlara olan uzaklığımıza, hareket yönlerine göre ayarlamalıyız. İstediğimiz etkiyi yakalamak için farklı perde hızlarında deneme çekimleri yapabiliriz. Geçen yazımı okuduysanız temel makine ayarlarını ve sabitleme yöntemlerini özetlediğim aşağıdaki paragrafı atlayabilirsiniz.
Üzerinde 35 mm lens ile sabit tuttuğumuz makinemize, yaklaşık 10 metre öteden ve makinemizin bakış doğrultusuna dik açı ile geçecek, yani kadrajımıza bir yandan girip diğer yanından çıkacak hareketli
- Araba ve motosikletler için 1/13 ile 1/18 saniyeler yeterli olurken,
- Bisikletli ve koşan modeller için 1/10 ile 1/13 saniyeler
- Yürüyen modeller için ise yaklaşık ⅛ saniye perde hızları uygun olacaktır.
Hareketsiz olan modelimizi uzun pozlamaya rağmen net ve üzerinde hareket fluluğu olmadan fotoğraflamak için de makinemizi olabildiğince sabitlememiz gerekir. Bunun için:
- En sağlam çözüm tripod kullanmaktır.
- Tripodumuz yanımıza değilse duvarlar, banklar, direkler, araçlar gibi şeylerden faydalanarak makinemizi sabitleyebiliriz.
- Son çare bedenimizi olabildiğince sabit tutarak yapabiliriz. Bir yere dayanarak, yere oturarak veya çömelerek makinemizi de bedenimize yakın ve mümkünse kayışını boyun veya omuzumuzda gergin bir şekilde tutarak sağlayabiliriz.
Her ne kadar yukarıdaki değerler belki başlangıç için yol gösterse de hareket fluluğunun tek ve genel geçer bir makine ayarı yok. Bu konuda fotoğrafçının kendi zevki ve tercihleri ön plana çıkıyor. Fakat pozlama süresi ne kadar artarsa işimiz o kadar zorlaşacaktır. Çünkü:
- Makinemizi hareketsiz tutmak güçleşecektir.
- Ne kadar makinemizi sabitlesek de hareketsiz fotoğraflamaya çalıştığımız modelin kendisi o kadar hareketsiz duramayacaktır. Perde süresi artıkça modelimizin nefes alışverişi bile hareket fluluğuna sebep olabilir.
- Hareketli unsurların fotoğrafımızda oluşturduğu kayan çizgiler çok uzayacağı için fotoğrafta modelimizin üstünü karalayabilir.
Bu nedenle aşırı uzun pozlama sürelerinden kaçınmak gerekir. Görece kısa süreli uzun pozlama ise istediğimiz etkileri elde etmede yetersiz kalabilir.
Diğer yandan uzun pozlamanın beraberinde işimizi kolaylaştırabilecek bir avantaj oluşur. O da diyafram açıklığını kısabilme ( f/ değerini artırma) imkanıdır. Perdenin açık kaldığı süre uzadıkça makinemiz fotoğrafımıza daha fazla görüntü yazar ve beraberinde de daha fazla ışık alır. Bu sebeple diyafram açıklığını düşürebiliriz ( f/ değerini artırma). Bunun avantajı net alan derinliğinin artması demektir. Yani modelimizi daha kolay netleyebiliriz. Mesela çok yaygın karşılaşılan çekim hatalarından birisi, otomatik netleme yaparken ölçüm aldığımız noktayı (modeli) tutturamayıp arkasında ama mesafe olarak çok uzağındaki bir notktaya netliğimizin kaymasıdır. Bunun gibi netleme noktasını yanlış aldığımız durumlarda net alan derinliğinin fazla olması hala modelimizin net alanın içinde kalmasını sağlayabilir.
Bu avantaja rağmen yine de doğru netlemeden emin olmak için, özellikle aynı yerde bir süre çalışacaksak ve netleyeceğimiz modelimize olan mesafe değişmeyecek ise bir kez ilgili mesafeyi netledikten sonra netlememizi (AF, AutoFocus) kilitleyebiliriz. Böylelikle her kare için tekrar tekrar netleme yapmanıza gerek kalmaz ve rahatça çalışabilirsiniz. Bunun bir artısı da vizörden bakmaya daha az gerek kalmasıdır ki bu da makineyi daha kolay sabit tutmamıza yardımcı olur.
Şimdi gelelim, bu teknik bilgilerin ötesinde, hareket fluluğu katmaya çalıştığımız fotoğraflarda nasıl bir yol yöntem izleyebileceğimize.
Başlangıç için önerim arkadaşlarınız veya yakınlarınızdan size modellik yapmalarını rica etmeniz ve birkaç kez onlarla birlikte fotoğraf çekimine çıkmanız. Modelinizin hareketli bir sokak veya caddede uygun bir yerde durmasını veya oturmasını rica edebilir ve ortamdaki hareketli unsurların oluşturacağı hareket fluluğu ile kendisini fotoğraflayabilirsiniz. Bu makine ayarları ve netlik üzerine çalışmanız için iyi bir pratik olacaktır. Daha önemlisi modelinizi nerelere yerleştirirseniz daha güzel fotoğraf elde edebileceğinizi tasarlamaya ve sonrasında da arkadaşınız yanınızda olmasa da uygun modelleri fark etmeye başlarsınız.
Hareket fluluğu fotoğrafları birçok sokak fotoğrafının aksine genelde hemen çekilebilen fotoğraflar olmuyor. Normalde sokak fotoğrafçılığında makinemizi günün ışığına ve sokağın ortamına uygun değerlerde tutar ve öyle dolaşır veya bekleriz. Hareket fluluğunu ise bizi fotoğrafı kafamızda tasarlamaya veya bir takım ön görülerde bulunmaya zorlar. “Bu modeli, bu açıdan uzun pozlayarak çekersem, etrafında da şu şekilde hareket fluluğu oluşur.” şeklinde fotoğrafı önceden görmeye çalışırız.
Bu serüvende bize yardımcı olması için 7 adımlık bir yöntem tavsiyem var:
- Uygun olabileceğini farkettiğimiz bir modeli görmemiz ile hazırlıklarımız başlar. Öncelikle modelimizin yeterince hareketsiz olması önemlidir.
- Hareketli unsurları fotoğrafımıza dahil edecek ve modelimizi de uygun bir fonun önüne alacak bir açı ve konumdan kadrajımızı oluşturmalıyız.
- Mümkünse deneme çekimleriyle, modelimizi hareketsiz fotoğraflayacak, hareketli unsurların ise güzel fluluklar sağlayacağı ayarları bulmaya çalışmalıyız.
- Beraberinde netlememizden emin olmalıyız. Bizimle model arası mesafe değişmeyecekse odaklanmayı sağladıktan sonra netliği kitlemeyi tavsiye ederim.
- Hem modeli hem hareketli unsurları sürekli takip etmeli, uygun yerleşimin oluştuğu anlarda çekim yapmalıyız. Hareketli unsurların modelimizin üstünü özellikle yüzünü kapatmamasına özen göstermeliyiz.
- Çekimlerimiz için birkaç poz yeterli olmayabilir. Sürprizlere açık bir çekim tekniği olduğu için sabırlı olmanızı ve sizi memnun edecek sayıda örneği toplamanızı tavsiye ederim.
- Netliğinizi tekrar düzeltmeyi unutmadan farklı açı ve mesafelerden çekimler yapmanız da faydalı olacaktır.
Bu adımlar benim sahada güzel sonuçlar elde etmemi sağladı. Bunların yanında püf noktası olabilecek iki notum daha var.
İlki lens seçimi. Bu çekim yöntemi çok özel lenslere gerek duymuyor. Makinenin yanında gelen standart kit lensler bile iş görüyor. Yüksek diyafram açıklığına (düşük net alan derinline) ihtiyaç olmuyor. Fakat özellikle makinenin titremesi dar açı lenslerde daha fazla hissedildiği için geniş açı lensleri tavsiye ederim. Hem bu yüzden hem kadrajı geniş tutabilmek için 16-50mm aralıklardaki lensler genelde uygun oluyor. Böyle bir lens kullanınca da modelimize yakın, yaklaşık 5 ila 10 m gibi uzaklıklarda olmamız gerekiyor.
Bir diğer önemli nokta ise kimi yerde filtre kullanımına ihtiyaç olabileceği. Özellikle güneşli günlerin gün ortasında ve açıklıklarda olduğumuz sert ışık ortamlarında ND filtre ile parlaklığı düşürmemiz gerekecektir. Bu şekilde güçlü ışığın olduğu bir günde Eminönü Meydanı’nda çektiğim uzun pozlama bir fotoğraf örneğimi de paylaşıyorum.
Faydalı olması ve bu yöntemle fotoğraflarınızda harika etkiler yakalamanız dileğiyle, hoşça kalın.
Barış Atalay