Temposu çok hızlı olan ve sürekli değişen bir dünyada yaşıyoruz. Etrafımıza baktığımızda İnsanların, araçların, hayvanların, havadaki bulutların hemen her şeyin hareket ettiğini görebiliriz. Hareket eden nesneler her zaman insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Bunun nedeni, hayatta kalma içgüdülerimizin bir tehdit olup olmadığını değerlendirmek için her hareketi takip etmesidir. Eğer bir şey hareket ediyorsa onun fark edilmesi gerekir. Fotoğrafa dahil edilen hareket de izleyicinin ilgisini çekerek hızlı bir şekilde bağlantı kurmasını sağlar. Hareket duygusu insanların boşlukları doldurmasına ve hikayenin bir bölümünü oluşturan hareketi görmesine izin verir.
Fotoğraf tarihine baktığımızda, 1800’lerin ortalarında Edward Muybridge’in hayvanların nasıl hareket ettiğini fotoğraflayan ilk kişi olduğunu görebiliriz. Muybridge dörtnala giden at fotoğraflarıyla hareketsiz fotoğraftan hareketliye geçişte önemli bir köprü olmuştur. Söylentiye göre aslında her şey bir bahis sonucu başlar. Eski California valisi sahip olduğu yarış atının dört bacağının da aynı anda yerden kalktığını kanıtlaması için onu işe aldı. Çıplak gözle görülemeyen atın bu hareketlerini adım adım yakalamasını ister. İlk denemeleri başarısız olsa da saniyenin çok altındaki bir hızla fotoğraf çekmenin bir yolunu bulur. Böylece, atın geçeceği parkur boyunca 12 fotoğraf makinası yerleştirir. At hızla geçerken tellere takılıp deklanşörleri tetiklemesini sağlayacak bir düzenek oluşturur. Sonuçta Muybridge hareketleri fotoğraflamada başarılı olarak valinin iddiasını kanıtlar.
İlginizi Çekebilir: Fotoğrafta Bakış Açısı ve Perspektif Kullanımı
Teknikler
Bugün elimizdeki modern makinalarla hareketi anlatmak istediğimizde deneyebileceğimiz farklı teknikler vardır. Hareketi dondurmak, fotoğrafçılıkta en göze çarpan örneklerden biridir. Genelde hareket çok açık bir şekilde ortada olduğunda kullanılır. Fotoğraf makinasının insan gözü ile algılanamayan ayrıntıları gösterebilme yeteneğini ortaya koyar. Düşen bir su damlası, havada bir kuş ya da hedefine varan bir top olsun bir duraksama yakalar. Böylece izleyiciye bu duraksama anının öncesi ve sonrası olduğunu anlatır. Ancak bir fotoğrafta o objeyi yakalayarak havada gergin olarak tutabilir ve düşmekte olduğunu ima edebiliriz.
Özellikle spor fotoğrafçılığında hareketin yakalanması gereken çok belirgin durumlar vardır. Ancak bu teknik başka durumlarda bir duyguyu ya da ruh halini aktarmak için de kullanılabilir. Hareketi durdurmak zaman içinde bölünmüş saniyeleri yakalamakla ilgilidir. Böylece, bunun için yüksek bir enstantane hızı kullanılır. Hareket eden konunun hızı da bu ayarın yapılmasında önemli bir faktördür. Hareket yavaşsa 1/100 hızla dondurabilir. Ayrıca bir futbolcuyu yakalayabilmek için 1/1000 saniyeye ihtiyaç olabilir.
Çekimin yapıldığı objektifin odak uzunluğu kullanılan enstantane hızını etkiler. Telefoto bir objektif ile yapılan bir çekim, geniş açılı bir objektif ile yapılan bir çekimden fazla bir hız gerektirir.
Obje bizden uzaklaşıyorsa ya da yaklaşıyorsa, hareketini dondurmak için daha fazla alana sahip oluruz. Soldan sağa doğru koşan bir çocuğu, bizden uzaklaşarak koşan bir çocuktan daha hızlı bir enstantane ile yakalayabiliriz. Obje bizden uzaklaşırken daha küçük görünmeye başlar. Fotoğraf karesindeki hareket aralığı bize yakın olduğu zamana göre azalmaya başlar. Bu nedenle enstantane hızı hareket eden objenin yakında olduğu zamandaki kadar hızlı olması gerekmez.
Fotoğraf Makinasını Sabitlemek
Çerçevenin sağına doğru koşan eden bir çocuğu fotoğraflarken sağ tarafta fazladan boşluk bırakıldığında bu boş alan koştuğu yolu vurgulayacaktır. Düşük enstantane ile çekim yapmak görüntünün bir kısmının kasıtlı olarak bulanıklaştırmamıza izin verir. Böylece çekim yaparken hareket eden bir obje bulanık görünür. Ne kadar bulanıksa, algılanan hareket o kadar büyük olur. Bu tarz hareket bulanıklığı izleyiciye ilginç algısal seçenekler sağlar.
Hangi enstantane hızının istenilen sonucu verebileceğini objenin ne kadar hızlı hareket ettiği ve kadar bulanıklık istenildiği belirler. Aynı enstantane hızı yoldan geçen bir araba ile yukarıdan akan bir şelalede farklı sonuçlar verecektir. Bir saniye uzunluğundaki bir enstantane hızı şelaleden akan suya hoş tül gibi bir etki bırakır. Aynı zamanda muhtemelen araba geçtiği yolda sadece bir leke bırakır.
Manzara ve doğa fotoğraflarında hareketi kullanmak akan su örneğinde olduğu gibi gerçeküstü bir duygu yaratmaya da yardımcı olur. Fotoğraf makinasını sabitlemek için tripod kullanmak çekim esnasında olabilecek sarsıntı riskini ortadan kaldırmaya yardım edebilir. Böylece hareketsiz nesnelerin net hareketli nesnelerin bulanık olmasına imkan verir.
Nötr Yoğunluk Filtresi
Enstantane hızı yavaşladığında, makinanın sensörü daha fazla ışık alacağı için, içeri giren ışığın azaltılması amacıyla diyaframın mümkün olduğunca kısılması, İSO değerlerinin düşürülmesi gerekir. Tüm bunlar ışığı azaltmak için yeterli gelmediği zaman objektifin önüne yerleştirilen bir nötr yoğunluk filtresi ışığı azaltacaktır. Bunu yapmak yoğun gün ışığında bile çalışmaya imkan verir.
Genel olarak kadar çekim esnasında fotoğraf makinasını hareket ettirmekten kaçınsak da hareket eden bir objeye odaklanırken makinayı hareket ettirmek de hareket ve hız hissi yaratacaktır. Bu teknik özne olan objeyi net bırakarak arka planı bulanık bırakmaya dayalıdır. Yani tripod üzerine yerleştirmenin tersine, enstantane hızını düşük ayarladığımız makineyi elimizde tutarak genelde yatay doğrultuda hareket eden objenin yönünü takip etmek gerekir.
Hareket fotoğrafçılığında zamanlama çok önemlidir. Hızlı tepki verme süreci biraz stresli görünse de işin püf noktalarından birisi. Bir sonraki adımda neler olabileceğini tahmin edebilmektir. Örneğin yolda giden bir arabayı gördüğümüzde, arabanın nereye doğru ilerleyeceğini kestirebiliriz. Bu göz önünde bulundurulduğunda fotoğraf makinasını geçmesi beklenen noktaya doğrultarak hazırlanabiliriz. Şans bazen deklanşöre basma anını yakalamada yardım eder. Fakat tecrübe ve gözlem becerilerini geliştirmeye de bağlıdır.
Hareketin aktarıldığı fotoğraflar o andaki enerjiyi yakalayarak eylemi aktarır. Eylemin en heyecan verici ve ilgi çeken yanını aktarmak izleyicinin aklında kalacak bir izlenim bırakır. Hareketin ne şekilde aktarılacağına karar vermek hikayenin gerçekte ne anlatmak istediğiyle ilgilidir. Küçük deneme yanılmalar, en doğrusunun nasıl yapılacağını zamanla gösterecektir.
Yorum Yap