Doğa ve Doğa Fotoğrafı Tanımı

Geçen sayıda doğa fotoğrafçılığına giriş yapmıştık. Bu sayıda da doğa ve doğa fotoğrafının tanımları, doğa fotoğrafçılığı ile doğa fotoğrafçısı ve etik kurallarla devam ediyoruz.

Doğa bir özgürlükler ortamdır. Çünkü bu yabanıl ve bakir ortamlarda hava temizdir. Çevrede yeşil otlar, rengârenk çiçekler olur. Her yerde türlü türlü böcekler, kelebekler, kuşlar uçar. Kurt, çakal, ceylan, tavşan, sincap vb. yabani hayvanlar ürker ve kaçarlar. Derelerden temiz sular akar. Ormanlarda çalılar ve ulu ağaçlar, biraz uzakta yüksek dağlar var…

Yukarıda betimlenmeye çalışılan doğa, Güncel Türkçe Sözlük’te; “(1. İsim) kendi kuralları çerçevesinde sürekli gelişen, değişen canlı ve cansız varlıkların hepsi; (2. İsim) insan eliyle büyük değişikliğe uğramamış, doğal yapısını koruyan çevre” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlara göre; yeryüzündeki kayalar, taşlar ve sular ile insan müdahalesi olmadan yetişen tüm bitkiler (ağaçlar, çalılar, çiçekler, otlar vb.), evcil olmayan tüm hayvanlar (vahşi hayvanlar, böcekler, sürüngenler, balıklar, kuşlar vb.), el değmemiş / işlenmemiş toprak doğayı oluşturmaktadır. Doğa kavramını daha belirgin olarak vurgulamak için; “yabanıl doğa” veya “bakir doğa” söyleyişleri de kullanılabilir.

Daha genel bir anlatımla doğa; evrendeki -insan ve insan müdahalesi dışındaki- canlı ve cansız varlıkları kapsayan, kendini sürekli olarak -doğal kuralları çerçevesinde- yenileyen ve değiştiren madde ve enerji unsurlarından oluşur. Başka bir deyişle doğa; insan etkilerinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden üretme ve değiştirme yeteneğine, özelliğine, enerjisine sahip canlı ve cansız maddelerden oluşan varlıkların ve/veya ortamın tümüdür.

Doğa, canlı doğa ve cansız doğa olmak üzere iki temel bölümden oluşur:

Doğal olarak yetişen ağaçlar, otlar, yosunlar, mantarlar, yabani hayvanlar, balıklar, böcekler, sürüngenler vb. canlı doğayı oluşturur. Gökyüzü (bulutlar, yıldızlar) denizler, göller, akarsular, şelaleler, kayalar, taşlar, toprak, kumluk alanlar, doğal olaylar (gökkuşağı, hortum vb.) de cansız doğa olarak adlandırılır.

Doğa tanımından hareketle doğa fotoğrafının, doğal ortamlardaki (insan ve insan etkisi bulunmayan) bitki, hayvan ve/veya cansız varlıkların görüntülerinden oluşacağı açıktır. FIAP (Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu) tarafından doğa fotoğrafı şöyle tanımlanmıştır:

“Doğa fotoğrafı, doğal bir yaşam alanı içinde canlı, evcil olmayan hayvanlar ve tarımsal olarak yetiştirilmeyen bitkileri, jeolojik oluşumları ve böceklerden buzdağlarına kadar, doğal sürecin geniş çeşitliliğini tanımlar. Evcil, kafes içinde saklanan veya her türlü yöntemle özgürlüğü kısıtlanmış hayvanlarla, tarımsal olarak yetiştirilen bitkilerin fotoğrafları doğa fotoğrafı olarak değerlendirilemez. İnsanlar tarafından değişikliğe uğratılmış bir çevreye uyum sağlamaya çalışan baykuş veya leylek gibi canlıların oluşturduğu doğa konularıyla; kasırga ve med-cezir dalgaları gibi çevreyi tekrar eski haline dönüştürmeye çalışan güçlerin izlerini taşıyan görüntülerde, insan unsuru en az düzeyde olmak şartı ile kabul edilebilir.”

Bu tanıma, başka bir deyişle FIAP kurallarına göre; görüntüleri doğa fotoğrafı olarak kabul edilecek varlıklar şöyle sıralanabilir: (1) Güneş, yıldızlar, ay, bulutlar, dağlar, denizler, doğal göller, akarsular, sulak alanlar, toprak, kumluk alanlar, taşlar, kayalar gibi cansız varlıklar. (2) Yağmur, kar, hortum, rüzgâr, sel, heyelan, yanardağ vb. doğal olaylar. (3) Doğal olarak yetişen ağaçlar / ormanlar, çiçekli ve çiçeksiz bitkiler, yosunlar, mantarlar, likenler, yabani hayvanlar, kuşlar, balıklar, böcekler ile sürüngenler gibi canlı varlıklar.

Kültüre alınmış bitkiler (ekin tarlaları, meyve bahçeleri, parklara dikilmiş ağaçlar, çalılar, çiçekler vb.); evcilleştirilmiş hayvanlar (koyun, sığır, at, tavuk, köpek, güvercin, keklik vb.); yol, yapay göl, su kanalı ve yapay şelâle gibi varlıkların görüntüleri ise bu tarz fotoğraf olarak kabul edilmez.

Fotoğrafların işlenmesi sırasında kırpma, HDR, istifleme, toz ve çiziklerin temizlenmesi, renk ve kontrast ayarlamaları gibi orijinal sahnenin doğal görünümünü ve içeriğini değiştirmeyen, sadece, fotoğrafın sunumunu geliştiren tekniklerin uygulanmasına izin verilir. Bu bağlamda renkli görüntüler siyah-beyaza dönüştürülebilir. Ancak fotoğrafın gerçekliğini değiştiren herhangi bir manipülasyon yani fotoğrafa orijinalde olmayan öğeler eklemek, olanların yerini değiştirmek veya kaldırmak gibi işlemler ile kızılötesi görüntüler doğa fotoğrafı olarak kabul edilmez.

Yukarıda, bu tarz fotoğraf olarak kabul edileceği belirtilen görüntüler içinde insan veya insan tarafından oluşturulmuş (yapay) bir nesnenin bulunması da, o fotoğrafı doğa fotoğrafı olmaktan çıkarır. Örneğin üstünden yüksek gerilim hattı geçen dağ veya orman, önünde köprü bulunan şelâle, içinden yol geçirilmiş bir gelincik tarlası, kıyısında çalıya takılmış naylon parçası bulunan bir akarsu veya içinde pet şişe vb. bulunan göl, eteklerinde köy veya bağ, bahçe veya tarlalar olan dağ görüntüleri doğa fotoğrafı olarak kabul edilmez. (Bilimsel çalışma amacıyla kuşlar ve vahşi hayvanlara halka, etiket, verici vb. takılmış olması doğa fotoğrafı tanımına aykırılık teşkil etmez).

FIAP doğa fotoğrafı tanımının amacı; bitki örtüsü, hayvanlar ve jeolojik oluşumların insan tarafından oluşturulmamış ve insan izi taşımayan doğal bir ortamda fotoğraflanmasını teşvik etmektir. Bu sebeple içinde insan ve insanın ürettiklerinin izlerini taşıyan hiçbir fotoğraf, doğa fotoğrafı olarak kabul edilemez. Ancak insanların ve evcil hayvanların yürümeleri sonucu oluşan bir patika gibi önemsiz insan izlerinin kabul edilmesi gerekir. Amaç fotoğrafçıların doğal oluşumlara saygı göstermelerini ve insan izlerini yok etmek veya hiç olmazsa bunları en aza indirebilmek için fotoğrafik becerilerini kullanmalarını teşvik etmektir.

Doğa Fotoğrafçılığı ve Doğa Fotoğrafçısı

Bu fotoğrafçılık türü, biraz da, keşfetme ve macera tutkusudur. Doğanın uyaran, çekici, hareketli ve renkli bir ortam olması bu tutkuyu sürekli canlı tutar. Ancak doğa fotoğrafçısı olmak için tutku gerekli fakat yeterli değildir. Hatta bir sınıf ortamında eğitim görmek, doğa fotoğrafçılığıyla ilgili yayınları takip etmek, yazıları okumak da gereklidir ama yeterli değildir. Doğa fotoğrafçısı olabilmek için hem doğa hem de fotoğraf konularına ilgili ve bu konularda bilgili olmayı gerektirir. Doğa fotoğrafçısı başkalarının göremediğini görebilen ve yaşadığı zaman kesitinde, içinde bulunduğu topluma söyleyecek sözü olan kişidir. Bu yüzden, sürekli ve düzenli bir şekilde doğa gezilerine çıkması, doğada fotoğraf çekerek zaman geçirmesi, bu yolla doğayı daha iyi tanıması ve bu tanışıklığı fotoğraflarıyla anlatabilmesi gerekir.

Bu fotoğrafçılık türü, yaşadığı dönemde bulunduğu doğal ortamdaki gerçekliğin en önemli tanığıdır. Bu tanıklığı hakkıyla yerine getirebilmesi için doğaya duyarlı olma, doğayı sevme, doğayı koruma gibi davranışlara sahip olmalıdır. Bunun yanında sorumluluklarını bilen, iyi gözlem yapabilen, hızlı düşünüp doğru karar verebilen, görsel hafızası güçlü, estetik yönü gelişmiş, çalışmayı ve üretmeyi seven, öğrenmeye yatkın, teknolojik gelişmelere açık, iletişim becerileri güçlü, sorun çözebilen bir yapıda da olması gerekir. Bu bağlamda doğa fotoğrafçısı bedenen ve ruhen zinde olmalı, zorluklar karşısında geri çekilmeye değil, onlarla başa çıkmaya odaklanmalıdır.

Doğa fotoğrafçısının, fotoğraf bilgisi kadar çevre bilgisine de sahip olması gerekir. Çünkü iyi bir bu tarz fotoğrafçı olabilmenin yolu, bir doğa bilimci kadar doğaya aşina olmaktan geçer. En azından neyi, ne zaman ve nerede bulabileceğini veya çekebileceğini bilmelidir. Başka bir deyişle fotoğrafını çekmek istediği doğal varlığı tanımalıdır; hem yer ve zaman açısından hem de davranışları bakımından. Sadece bu amaçla bile doğada keşif gezileri ve gözlemler yapmalıdır. Örneğin suların, bulutların, hayvanların, bitkilerin hem yılın hem de günün belli zamanlarındaki hareketlerini izlemeli, yorumlanmalı ve fotoğraf çekimlerinde değerlendirebilmelidir.

Etik Kuralları

Doğa fotoğrafçılarının davranış biçimlerini üzerine kuracakları, başka bir deyişle uymaları gereken üç temel kural vardır; bunlara “doğa fotoğrafçısının etik kuralları” da denilmektedir.

1. Özellikle nadir bulunan ve soyu tehdit altındaki türler söz konusu olduğunda, konunun varlığı fotoğrafın varlığından daha önemlidir. Bu durum, canlı ve cansız yani biyolojik ve jeolojik varlıkların tümünü kapsar. Eğer yeryüzünde soyu tükenmekte olan bir varlığın fotoğrafını çekmek o varlığa zarar verecekse, -nadir bir varlığın fotoğrafından ebediyen mahrum olma pahasına- o fotoğrafı çekmemek gerekir.
2. Yerel veya ulusal doğayı koruma şartları varsa, her durumda bunlara uyulmalıdır. Bir yere veya alana girmek için izin almak gerekiyorsa, izin almadan oraya girilmemeli veya belli bir güzergâh (yol-patika) belirlenmişse o güzergâha uyulması gerekir.
3. Tüm durumlarda en yakın çevre veya daha geniş bir ekolojik alan, türlerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için bozulmadan bırakılmalıdır. Bunu başarabilmek için fotoğrafçılar orada görüntü almadan önce, oradaki hassas yaşam biçimleri ve ihtiyaçları konusunda bilgi sahibi olmalıdırlar. Fotoğraf çekme uğruna doğal yapıya asla zarar verilmemelidir.

Doğa fotoğrafçısı -herkesten daha çok- doğaya saygılı ve çevreye duyarlı olmalıdır. Doğada herhangi bir faaliyette bulunurken, doğayı korumak için azami dikkatin gösterilmesi gerekir. Bu amaçla aşağıda belirtilen hususlara uyulması temel davranış alışkanlığı haline getirilmelidir.
* Doğada yürürken, varsa mevcut patika ve/veya izler takip edilmeli, çiçekler ve böceklere basılmamasına dikkat edilmelidir.
* Gürültü yapılmamalı, yüksek sesli konuşulmamalı veya müzik dinlenmemeli.
* Çiçek vb. bitkilerin ve böceklerin yoğun olarak bulunduğu alanlarda ateş yakılmamalıdır.
* Özellikle korunan alanlardaki nadir, endemik ve nesli tehlike altında olan doğal bitki türleri asla sökülmemeli, yabani hayvanlara ait yumurtalar toplanmamalı, yuvaları bozulmamalıdır.
* Yabani hayvanlar beslenmemeli, ürkütülmemeli, takip edilmemeli, onlara zarar verecek davranışlarda bulunulmamalı, yavruları yanlarında iken üzerlerine gidilmemeli, yuvalarına yaklaşılmamalıdır.
* Kuşların -özellikle üreme dönemlerinde- gözlenmesi ve görüntülenmesi yuvalarına yaklaşılmadan ve hissettirilmeden yapılmalıdır.
* Fotoğrafını çekmek amacıyla hayvanlar uyuşturulmamalı / uyutulmamalıdır.
* Bir varlığın fotoğrafı çekilirken etrafındaki öbür varlıklar -kadraja girme vb. nedenlerle- asla yok edilmemelidir.
* Sulak alanlara -hangi amaçla olursa olsun- yabancı tür bırakılmamalı ve sulak alanlardan tür toplanmamalıdır.
* Mağaralardaki sarkık, dikit, sütun, duvar damlataşları, mağara çiçeği gibi oluşumlar ellenmemeli, kurcalanmamalı, asla kırılmamalıdır.
Doğaya gitmeden önce davranış biçimi ve uyulması / uygulanması gereken kurallar bilinmeli / belirlenmelidir. Bu kurallar, dikkat ve titizlikle yerine getirilmelidir.

Doğa Fotoğrafçılığı / Hasan Atabaş

Exit mobile version