Aydan Üstkanat… Gazeteci, şef ve dünyaca ünlü, ödüllü bir yemek fotoğrafçısı. Bu sayımızda Üstkanat’ın yemek fotoğrafçılığına nasıl evrildiğinin öyküsünü kendi ağzından dinleyeceğiz. Üstkanat, öncelikle bir meslektaşımız… Star Gazetesi’nde 14, dergi yayıncılığında da 18 yılı geride bırakmış başarılı bir gazeteci… Ayrıca kendi çıkarttığı Food Online dergisinin de yayın yönetmenliği görevini sürdürüyor. Türkiye’nin en popüler yemek dergisi Lezzet’in tüm fotoğrafları ondan sorulduğu gibi, baş yazarlığını da yapıyor.
Aydan Üstkanat Amatörce Başladı, Ödüllü Fotoğrafçı Oldu
Aslında gazetecilik ve fotoğraf birbiriyle iç içe diyebileceğimiz kavramlar. Peki Aydan Üstkanat’ın hayatında bu iki kavram nasıl oldu da bir araya geldi? “Yemekle olan ilişkim ve sürekli olarak yemekle ilgili yeni proje üretimiyle uğraşırken, fotoğraf işin vazgeçilmez bir parçası haline geldi.” diyor ve devam ediyor:
“İlk başlarda çok iyi fotoğrafçılarla birlikte çalıştım. Şef olmam ve istediğim saatlerde yemek yapmam üretimim için şahaneydi ama fotoğraf için fotoğrafçıları beklemek zorundaydım. İlk kitabım için yola çıktığımda fotoğrafçılarla çalışmak benim için çok zor oldu. Fotoğrafçıları beklerken çok zaman kaybediyordum. Üstelik ne çekmek istediğimi çok iyi biliyordum. Fotoğrafçılara fazla müdahale ediyor, çekim sürelerinin uzamasına sebep oluyordum. Öyle bir noktaya geldi ki, kitabı bastırmayıp çöpe attım. İkinci kitabımın fotoğraflarını kendimi çekmeye karar verdim, Eşim iyi bir fotoğrafçıdır onunla gidip bir makine aldık ve bana temel bilgileri anlattı. Sonrasında yemek mi, fotoğraf mı daha büyük tutkum oldu bilmiyorum. Fotoğraf çekmek sanırım bu işin en sevdiğim kısmı. Ama yemek olmazsa fotoğraflarım da olmaz bu da bir gerçek. Makinemi ilk elime aldığımdan beri hiç bırakmadım, bırakmayı da hiç düşünmüyorum. Amatörce başladığım 2005 tarihten 12 yıl sonra, 2017’de Gourmand’dan en iyi fotoğrafçı ödülünü almak müthiş bir gurur olmuştu.”
Çekimler sırasında özellikle nelere dikkat ettiğini ve yemek fotoğrafı çekmek isteyenlere neler tavsiye ettiğini soruyoruz kendisine. Sözlerine “Tripod kullanmayı sevmem, yemeği her açıdan çekmek isterim, en iyisini sonra seçerim.” diyerek başladıktan sonra şöyle devam ediyor: “Yemeği tabaklarken kimseye ellettirmem, kendim yaparım bunu çünkü objektife göre poz vermesi gerekir ve ona göre o tabaklamayı hazırlarım. Çoğunlukla doğaçlama gelişir benim için ama bazı çekimler için önceden taslaklar, çizimler hazırlarım. Yemeğin ne olduğu konsept için çok çok önemli, sucuğun yanına biberiye, güllacın yanına İngiliz tarzı şeker kaşığı koyulmamalı. Her yemeğin bir dili, kültürü var ve o dili anlamak o kültürü bilmek gerekiyor.
Hiç bir zaman biliyor ‘muş’ gibi yapmadım. Elbette benim de bilmediğim bir şey karşıma çıkabilir, o zaman yüksek sesle sorarım, araştırırım. Bir tek limon dilimini bile bilmeden koymam o kadraja. Yemek fotoğrafını çekmenin ötesinde o kurguyu yaparken genel bilgi, sofra adabı hakkında bir fikriniz olmalı, aksi takdirde vahim hatalar yapılabilir ki nitekim etrafta görüyoruz. Manzarada, eşyalarda veya insanda bir açı iyidir onu bulur çekersiniz. Yemekse konu her açıyı çekmenizi tavsiye ederim. Bilgisayara aktardığınızda o açıların ne kadar farklı ve önceden hesaplanamaz olduğunu göreceksiniz. Her yemeği her açıdan çekerim. Sanırım bütün fotoğraflardaki gibi en önemli mesele ışık. Yemek fotoğrafı, manzara veya portreden farklı ışığa ihtiyaç duyar. Gün ışığı beni yemek çekimlerinde başarıya götüren yol. Konu yemekse fotoğrafçının ışığını gün ışığı gibi ayarlaması, ortaya çıkacak sonuç için çok önemli. Elbette reklam çekimlerini bunun dışında tutuyorum.”
50 mm Prime Lens Bu İşin Olmazsa Olmazı
Elbette çekimler sırasında fotoğraf ekipmanları da çok önemli. Acaba Aydan Üstkanat, ne tür donanımlar kullanıyor diye soruyoruz. “Yemek fotoğrafçılığında en önemli araçlar prop’lar; uygun tabaklar, aksesuarlar, zeminler ve servis çatalları, kaşıkları gibi yüzlerce, binlerce parça gerekiyor.” diyor ve ekliyor: “Ayrıca; ışık yansıtıcılar, paraflash makro lens ve 50 mm. lens olmazsa olmaz ekipmanlar.”
Aslında tüm fotoğrafçıların makine parkında bulunması gereken 50 mm prime lensin yemek fotoğrafçılığında olmazsa olmaz olduğunu öğreniyoruz. Bu da iyi bir gövde, 50 mm lens ve bolca gün ışığı ile yemek fotoğrafçılığına gönül verenlerin işlerini bir nebze de olsa kolaylaştırıyor, gerisi sadece yaratıcılığa, bilgiye ve deneyime kalıyor.
Uluslararası düzeyde ünlü ve ödüllü bir yemek fotoğrafçısı olan Üstkanat’ın Türkiye’de yemek fotoğrafçılığı konusunda kimlerin ön planda olduğunu, bu konuda kariyer yapmak isteyenlerin kimleri izlemesi gerektiğini soruyoruz. Bu konuda kendisinden bir itiraf geliyor ve “Gerçekten yurt dışında ve Türkiye’de neler yapıyorlar takip etmiyorum, edemiyorum. Bu benim en zayıf olduğum konu.” diyor ve şöyle devam ediyor: “Ama Türkiye’de çok iyi fotoğrafçılar var eğitim veren. Urnisa Gahramanova, Şevket Kızıldağ, Mehmet Ateş benim en sevdiğim fotoğrafçılar arasında. Dergimiz zaman zaman eğitim veriyor, ilgilenenler takipte kalsın.”
Fotoğrafçı kadar modeller de önemli. Burada da modeller, yemekler oluyor tabii. Acaba hangi yemekler daha iyi fotoğraf veriyor, çekimi daha zor olan yemekler var mıdır diye merak ediyoruz. Aydan Hanım çok ilginç bir yanıt veriyor: “Bence en güzel yemeği kötü ışıkla berbat edebilirler ya da tam tersi. Çok zor denilen fotojenik olmayan her yemek özel ilgi alanım. Çok severim zor olanı iyi göstermeyi. Çünkü başta da dediğim gibi ışığı doğru kullanırsan hiçbir yemek kötü görünemez, en azından benim için durum bu. Yine de genel olarak en fotojenik yemekler hamburger ve çikolatalı tatlılar. En zorları da işkembe çorbası ve güllaç gibi renklerdeki yemekler.”
Bunca yıl kurulan sofralar, yapılan binlerce çekim olur da bu çekimlerde yaşanan anılar olmaz mı? Hemen aklına gelen bir tanesini Photoline okurlarıyla paylaşmasını istiyoruz. Gülerek anlatmaya başlıyor Aydan Üstkanat: “Uzun yıllar çekimlerini ve danışmanlığını yaptığım bir fırında ekmek çekimindeyiz… Her şey hazır. Ben elimde makine çekim yapmayı çok severim. Tripod kullanmayı özellikle lifestyle yemek çekimlerinde doğru açıyı bulabilmek için tercih etmem. Bu gerçekten çok önemli yemek çekimlerinde. Yine tripod kullanmıyorum ve çekim başladı ve bir şeyi hesaba katmadığımızı fark ettik. Mankenimizin boyu. O kadar uzundu ki ne yapsam istediğim çekim açısı olmuyordu. Masa ve sandalye yüksek geliyordu ama daha da önemlisi hareket edemiyordum. Sonunda tripodu kurdum ve mankenin yerine kendim geçtim. O mesafeyi iyi ayarlarım, kendi fotoğraflarımı kitaplarımda çektiğim için ne nasıl çıkacak bilirim. Bu hesapta yoktu. Bunun gibi o kadar çok son dakika anım var ki… Şevket (Kızıldağ) hep bana şunu söyler ‘Senin boyun var ya Allah vergisi bu iş için verilmiş o boy sana’. Aynı kareyi, aynı ışıkta, aynı yerden ve aynı makinayla çekelim benimkinin farklı olduğunu söyler. Gerçekten bu doğru mu bilmiyorum ama ustanın söylediği bu… Ayrıca dizlerimi alternatif her açı için yavaş yavaş kırmaktan bacak kasım da olduğu doğrudur.”
Yemek ve fotoğraf… Bu iki tutkusunu bir araya getiren ve aşkla yaptığı işinde uluslararası başarılar kazanan Aydan Üstkanat’ın öyküsü içinde ilham alınabilecek birçok unsuru barındırıyor. Ama en çok merak ettiğim konu çekimlerden sonra modellere, yani o yemeklere ne olduğu?.. Fotoğraflarda gördüğümüz o ağız sulandıran yemekleri kimler yiyor acaba?..
Aydan Üstkanat kimdir?
Yemek denilince akla gelen bütün detaylarına emek veren, ahlaklı tüketim felsefesini benimsemiş bir yemek filozofu. Şef, yemek fotoğrafçısı, yemek stilisti, yemek yazarı, reçete danışmanı…
Star Gazetesi’nde 14 yıldır sürdürdüğü gazeteciliğinin yanı sıra, 18 yıllık dergicilik geçmişi bulunuyor. Şu an Lezzet Dergisi’nin başyazarı ve yemeklerinin fotoğraflarını her zaman kendisi çekiyor. Ayrıca kendi çıkardığı Food Online Aydan Üstkanat dergisinin yayın yönetmenidir.
Reaktif Hipoglisemi olunca çok sevdiği çikolatalar ve reçeller hayatından çıktı. Şekersiz bir gurme mutfağı yaratarak, kitabını yazdı. 2014 senesinde Gourmand tarafından dünyanın en iyileri arasındaydı ve En İyi Şef Yazarı seçilen üç kişiden biri oldu. 2017 yılında çıkardığı UN tarihi, tarifi kitabıyla, yine Gourmand tarafından en iyi yemek fotoğrafçısı olarak dünyanın en iyileri arasına girdi. 2021 yılında ise YAP YE PAYLAŞ kitabı ile Gourmand Best of The World (Yılın Yazarı) ödülünü aldı.
Yemek yazılarında pek de bilinmeyen veya unutulmuş lezzetleri tatmanız için keşifler yapar. Bazen de tam tersi, çok bilinen yemekleri, tatlıları, hamur işlerini önce yapıp, sonra bir bir anlatarak evde sizlerin de kolayca yapabilmesi için ayrıntılı olarak kaleme alır, fotoğraflar. Yedi tane yemek kitabı bulunuyor, tüm tarifler herkes tarafından kolaylıkla hazırlanabiliyor, reçeteleri gerçek. Çok iyi bir sosyal medya kullanıcısı. Müzik tutkunu bir kocası, iki köpeği ve üç kedisi var. Kocası evdeki kedi sayısının en az altı olduğunu söylemektedir.
Kitapları ve ödülleri
Gourmand Awards 2021 YAP YE PAYLAŞ kitabı “Yılın En iyi Yazarı” Gourmand Best of The World ödülü
Gourmand Awards 2020 YAP YE PAYLAŞ kitabı “Best of Best Books” Gourmand ‘Autman Winner’ ödülü
Türkiye Lezzet Ödülleri 2017 “En İyi Yemek Yazarı” ödülü
Ateşbaz-ı Veli Ödülleri 2017 UN kitabı “Yılın En İyi Yemek Kitabı” ödülü
Gourmand Awards 2017 UN kitabı “En İyi Fotoğrafçı” Gourmand Best of The World ödülü
Gourmand Awards 2013 Şekersiz kitabı “En İyi Şef Yazar” Gourmand Best of The World ödülü
Gourmand Awards 2013 Şekersiz kitabı “En İyi Tasarım” Gourmand Best of The World ödülü