18-200’ü Üçe Böldüm

Erdem Aydın

mail@erdemaydin.com.tr

instagram.com/erdemydn

Fotoğrafla yeteri kadar zaman geçiren biriyseniz kulağınıza çalınmış olma ihtimali yüksek olan, atasözünden hallice şu iki cümleyi mutlaka biliyorsunuzdur. Birincisi “Işığı mutlaka arkana al.” ikincisi ise “Önemli olan makine değil; objektif.” Genellemeye varan her şeyden kaçınmayı düstur belleyen biri olarak bu cümlelerin ne kadar problemli olduğunu her sunumumda özellikle belirtiyorum. Ben fotoğrafçının arkasında ışık değil, bilgi birikimi ve tecrübe olması gerektiğini düşünüyorum. Sonra ışığın nerede olduğunu pek dert etmiyorsunuz zaten. Hatta çoğu zaman tam karşınızda olması için can atıyorsunuz. İkinci cümleyi açıklamaksa o kadar da kolay değil. Objektif gerçekten önemli! Ama neden ve ne kadar önemli?

Açık diyaframlı bir objektif ihtiyacı

Eğer konser fotoğrafçılığı gibi aynı zamanda da ticari olan bir iş yapıyorsanız, fotoğraflarınıza sosyal medyada veya basılı medyada yayınlanması için ödeme yapılıyorsa elbette bazı teknik konuların aşılmış olması gerekiyor. Burada fotoğraf makinesini ve objektifi iki ayrı temel konu olarak belirlemek çok önemli. Günümüz teknolojisinde fotoğraf makinesi gövdeleri teknolojik olarak düşük ışık ortamında ideal fotoğraf kalitesini sunabiliyorlar: Yüksek ISO performansları, yüksek dinamik aralık, RAW dosya formatı… Eee, o zaman açık diyaframlı bir objektife ihtiyaç kalmadı mı acaba artık?

Objektif dendiğinde bir çoğumuzun aklına ilk olarak diyafram açıklığı gelir. Diyaframı ne kadar açılıyorsa bir objektifin o kadar değerli olduğuna inanılır. Evet, bir objektifi değerlendirirken ışık geçirgenliğini önemsemek çok doğal ancak objektif sistemlerinde ışık geçirgenliğini etkileyen tek faktörün diyafram açıklığı olmadığına ikna olmamız gerekiyor. Işık geçirgenliği diyafram açıklığı, optik eleman sayısı, optik kaplamalar, optik elemanların bileşenleri, optik zum değeri gibi objektif sisteminin tamamının içinde bulunduğu bir uyumun sonucudur. Dolayısıyla iyi objektifi diyafram değeri ile belirlemeden önce tüm bu faktörleri gözden geçirmek daha doğru olacaktır. Şimdi bu faktörleri teker teker inceleyim:

Diyafram açıklığı, konser çekimleriniz sırasında karşılaşabileceğiniz, yeterli aydınlatması olmayan veya konsept gereği loş hale getiren sahnelerde görüntü kalitesini korumanıza imkan sağlayan önemli bir faktör. Bu tip durumlarda f/1,4 veya f/1,2 diyafram açıklıklarına sahip bir objektif -ki genelde sabit odaklı bir objektiftir- çekimin başarılı olabilmesi için çok önemlidir. Bu açıdan bakıldığında 35mm veya 50mm en azından f/1,4 diyaframlı bir objektif konser fotoğrafları çekerken çantanızda bir can yeleği görevi görebilir.

Optik elemanlarının ve kaplamaların kalitesi yansımaların şiddetini ve optik çözünürlüğün değişmesine sebep olur. Cam üretimindeki ve kaplama teknolojisindeki gelişmeler ışık dağılması ve renk sapmasını azaltırken, optik çözünürlüğü de daha iyi bir seviyeye getiriyor. Optik üretimindeki gelişmeler sayesinde merkez-kenar arasındaki geçirgenlik ve keskinlik farkları git gide azalıyor, distorsiyon (bozulma) gibi görsel kusurlar da rahatsızlık vermeyecek seviyelere iniyor. Yeni tip kaplamalar lens yüzeyindeki yansımaları azaltarak ışığın kalitesini yitirmeden sensöre ulaşmasını sağlıyor. Güncel objektifler bu sebeple önceki versiyonlarına göre parlaklık, keskinlik, renk verimi, köşe kararması, bokeh yapısı veya renk sapması konularında daha etkili sonuçlar veriyor. Söz gelimi güncel bir 50mm f/1.4’ü 1960’larda üretilmiş bir 50mm f/1.4 ile kıyasladığınızda yukarıda bahsettiğimiz konularda düzeltmeler olduğunu görebilirsiniz. Belirtmeden geçemeyeceğim, eski objektiflerin görsel tadı da çok ayrıdır. Fakat konumuz şimdi bu değil. 🙂

Optik eleman sayısına dikkat

Optik eleman sayısı ışık geçirgenliğini, parlaklığı ve keskinliği direkt etkileyen diğer önemli bir faktördür. Her bir optik elemanın ışığın önünde bir engel olduğunu farz edersek ışığın kalitesini yitirmeden sensöre ulaşmasını sağlayacak kaliteli taşıyıcılara (lenslere) ihtiyaç vardır. Tüm objektif sistemi optik kalite olarak düşük elemanlardan oluşuyorsa ve aynı zamanda optik elemanların sayısı da fazlaysa bu görüntü kalitesinin düşmesine sebep olacaktır. Özellikle çok elemanlı değişken odaklı (zum) objektiflerde optik elemanların kalitesi bu yüzden daha önemli hale geliyor. Eğer konser çekimlerinizde bir zum objektif kullanmaya niyetlendiyseniz optik zum değeri çok yüksek olmayan (yazılı olmayan kurallara göre ideali 3X’tir) bir sistem kullanmanızı tavsiye ederim.

Zum değeri 10x, 15x gibi görece yüksek değerlerde olan bir objektif, ışık geçirgenliğinin yanı sıra keskinlik, dağılma kontrolü ve renk verimi konularında da beklentiyi karşılayamayabilir. Tak-gez denilen, yüksek zum değerlerine sahip, bu objektifler ideal ışık ortamlarında iyi sonuç veriyor olsalar dahi konser çekimlerinizi zora sokabilir. Yüksek zum değeri objektifin netleme hızından, netleme tutarlılığına kadar görsel olmayan bir çok konuda çekim performansını etkiler.

Tüm bu faktörleri teker teker değerlendirerek konser fotoğrafçılığı için ideal bir objektiften bahsetmek elbette doğru olmayacaktır ki bahsedemediğimiz birçok kriter daha var. Burada kendi tecrübelerimden faydalanarak objektifler önermeden önce özellikle belirtmek istediğim bir farklı konu da objektifin aynı zamanda bir ayıklama işlevinin olduğudur. Fotoğraf, resmin aksine çıkarımsal bir sanattır. Yani demek istediğim bizler boş bir tuvali doldurmak yerine sahnede gereksiz olan birçok ayrıntıyı dışarıda bırakmak üzerine kafa patlatırız. Bu yüzden gerektiği zaman müzisyeni sahneden ayıklamak gerektiği zaman da sahnenin tüm ihtişamını yansıtmak zorundayız. Bu anlamda çekimlerim sırasında birçok odak uzaklığını kullanmaya ihtiyaç duyarım. Ama burada 18-200mm tek bir objektif kullanmak yerine öncelikle bu aralığı 3’e bölmeyi tercih ediyorum. Mesela 14-24mm f/2.8, 24-70mm f/2.8 ve 70-200mm f/2.8 olmak üzere 3 farklı objektifle yukarıda belirttiğim tüm faktörleri sağlayabilecek ideal bir çekim seti oluşturabiliyorum. Bunun yanı sıra 35mm f/1.4 veya 85mm f/1.8 gibi sabit odaklı objektiflerle de seti desteklemeyi tercih ediyorum. Böyle ihtiyaç duyduğumda sabit odaklı (prime) objektiflerin pratikliğinden ve ışık geçirgenliğinden faydalanabiliyorum. Bu değerler farklı sensör formatlarında (Krop faktörlü, Tam çerçeve, Orta format vs.) farklı aralıklarda olabilir. Ama kriterlerimiz hep aynı! Ayrıca zaman zaman kullanacağınız bir balık gözü (fisheye) objektif ile çekilen fotoğrafların görsel efekti de dikkat çekici olabilir.

Bu ilk bakışta size iddialı bir objektif seti gibi görünebilir. Elbette her fotoğrafçının konuya yaklaşımı başka olacaktır. Seçenekler eklenip çıkarılabilir, farklı ekipman setleri oluşturulabilir. Bütçe çerçevesinde hareket ederek aynı zamanda da gereksiz ekipman yatırımlarını azaltarak kalite çıtasını yüksekte tutabilmeli. Objektifinizin üretim zincirinizin önemli bir halkası olduğunu unutmayın. Bir görüntüleme sistemi içerisinde sizin algınızı, görüşünüzü temsil eden yegane parça. Bu yüzden ben bir tane “kaliteli” objektife sahip olmayı üç tane “idare eder” objektife sahip olmaya yeğ tutarım.


 

Exit mobile version