Türkiye”den Tele Tonları

ülkemizde Telecaster dendiği zaman akla gelen ilk iki isim de Sound Dergisi sayfalarındaki haklı yerini alıyor: Duman’dan Batuhan Mutlugil ve Redd’den Berke Hatipoğlu. Türkiye’de gitar sound’u dendiğinde dünya standartlarında iş yapan müzisyenler arasında görebileceğimiz bu ikilinin Telecaster’la olan kuvvetli bir bağı bulunuyor. Yıllardır elinde eskiyen sarı renkli Telecaster’ı ile Batuhan ve harika tonlar yarattığı mavi renkli rosewood saplı CustomShop 63 Telecaster’ı ile Berke, Tele için neler söylüyorlar…
 

Batuhan Mutlugil – Duman

ülkemizde rock ve gitar dendiğinde akla gelen ilk isimlerden birisi olan Batuhan Mutlugil ve vintage Telecaster’ı oldukça popüler bir ikili oluşturuyorlar. 1968 model Telecaster Batuhan’ın sahne performanslarının %90’ında sanatçıya eşlik ediyor.
 

batuhan mutlugil
 
Maple sapa sahip bu Telecaster oldukça değerli ve Batuhan, Telecaster sound’unu bütünlemek için Peavey Classic 50 kafa-kabin kullanıyor, booster pedalı olarak da modifiyeli bir Tube Screamer’dan destek alıyor. Telecaster’ın karakteristik yırtıcı crunch tonunu Duman’ın “Köprüaltı”, “Bu Akşam”, “Herşeyi Yak” gibi kaytlarında duymak mümkün.

 
Berke Hatipoğlu – Redd

Yıllardır takip ettiğimiz ve ilk Telecaster’ını aldığı dönemlerden bugünlere kadar sürekli yükselen kariyerini izlemekten mutlu olduğumuz Berke Hatipoğlu, Redd ile son yıllarda son derece başarılı kayıtlar ve sahne performanslarına imza atıyor. Sözü çok uzatmadan Berke’nin Tele ile olan ilişkisini kendi ağzından dinleyelim: “Gitar çalmaya başladığım ortaokul, lise yıllarında Türkiye”deki gitar müziği internet gibi hızlı iletişim araçları olmadığı için dünyadan biraz kopuk, onun biraz gerisinden ilerlerdi. Elimize hep eski tarihli dergiler geçerdi, tv”de aslında eski klipler dönerdi. Bildiğimiz gitarlar, amplifikatörler de aslında İstanbul”da Tünel”e gelenlerden ibaretti. O zamanlar, yani 90″ların başında, moda olan akım virtuoziteydi. Malmsteen, Satriani, Vai üç büyükler olarak herkesin ideal gitaristleriydi. Bu yüzden de aslında bolca Jackson, Charvel, B.C. Rich, Washburn gitarın ortalıkta olduğu bir dönemde Telecaster”ı seçmem o zaman herkese saçma gelmişti. 1994″te Asa Müzik’e kırk yılın başında gelen iki Telecaster”dan birini aldığımda etrafımdaki herkes “Alacak başka gitar bulamadın mı?” diye sormuştu. Eğer biraz daha blues tarzına yakın bir müzisyenseniz en azından bir Strat veya Gibson çalardınız. Uzun süre albümlerde sesini duyduktan sonra Asa Müzik’e gidip Telecaster”ı elime alıp ilk denediğimde duyduğum heyecanı hala hiç unutmuyorum. Beklediğimden de güzeldi, büyülenmiştim.
 


 
Redd”le cover çaldığımız dönemde de Tele çalan gitarist pek yoktu. Formuna pek alışık olmadığımız için o zaman, Strat”ın çirkini gibi gözükürdü Tele. Bir de country gitarı gibi bir etiketi de vardı. Bir çok gitarist Tele’yi başa çıkması zor olarak tanımlar, bunda doğruluk payı da var. çalması diğerlerinden zordur, yine de benim için en rahat gitar oldu hep, elimde Tele varken gözüm gitarda olmaz.

Sonrasında başka Fender ve Gibson marka gitarlarım da oldu, yerine göre albümlerde ve sahnede onları da çalıyorum. çünkü Tele”nin sunduğu imkanlar sınırlı, farklı sesler çıkartmaya çok da uygun bir gitar değil. çalan kişi ve gitarı aynı tutun, amplifikatör ve pedalları istediğiniz kadar değiştirin, ortaya benzer sesler çıkar. çalarken tonal varyasyonların çoğunu cihazlardan çok elimle ve penayla yaratıyorum.
?u anda iki tane Telecaster”ım var. Biri ilk aldığım Standart diğeri de CustomShop 63. Sahnede performansın büyük kısmını Custom olanla götürüyorum. Bir tane de Güneş”te var, o da güzel bir Tele. Redd”in gitar soundunu büyük oranda Tele oluşturuyor.
Müzikte sadelik ve basitliğin en kıymetli şeyler olduğunu düşünüyorum, bir gitar olarak da Telecaster tüm gitarlar arasında en sade ve bence en sofistike olanı. O yüzden benim için müzik ve Tele ayrılmaz bir ikili”

 

Exit mobile version