Yapay zekâ son yıllarda sınırlarını zorlamaya devam ederken, Tilly Norwood adında sanal bir “oyuncu” sahneye çıktı. Ancak bu yapay zekâ karakteri, sadece teknolojiyle değil, onun yarattığı etik ve psikolojik etkilerle de konuşuluyor. Uzmanlar, Tilly Norwood’un yapay zekâ dünyasında yeni bir dönem başlatmakla kalmayıp, insan algısını da manipüle eden bir deney olduğunu öne sürüyor.
Yapay Zekâ ve Tilly Norwood Etkisi
Tilly Norwood, yapay zekâ destekli bir sanal oyuncu olarak tanıtıldı ve arkasında Particle6 ile Xicoia adlı iki prodüksiyon şirketi bulunuyor. Projenin başındaki Eline Van der Velden, Tilly’nin geleceğin Scarlett Johansson’ı olabileceğini iddia ediyor. Ancak sinema dünyasındaki birçok isim bu iddiayı abartılı buluyor. Çünkü Tilly Norwood bir insan değil, tamamen algoritmalarla oluşturulmuş bir dijital avatar.

Uzmanlara göre Tilly Norwood’un asıl amacı, eğlence sektörünü değil, toplumsal algıyı dönüştürmek. Yapay zekâ destekli bir karakterin “oyuncu” olarak lanse edilmesi, seyircinin gerçek ile sanal arasındaki çizgiyi yavaş yavaş bulanıklaştırıyor. The Verge’in haberine göre, Tilly’nin sosyal medyada etkileşime girebilmesi, doğaçlama yapabilmesi ve izleyiciyle “konuşabilmesi”, onu yalnızca bir proje olmaktan çıkarıp psikolojik bir deney haline getiriyor.
Buna karşın, sendikalar ve insan oyuncular projeye temkinli yaklaşıyor. SAG-AFTRA sendikası, yapay zekâ oyuncularının insan emeğini tehdit ettiğini, üstelik bu sistemlerin “çalınmış performanslar” üzerine kurulu olduğunu savunuyor. Bu durum, Hollywood’daki emek tartışmalarına yeni bir boyut kazandırmış durumda.
Bir başka açıdan bakıldığında, Tilly Norwood’un varlığı bir pazarlama stratejisinden fazlasını ifade ediyor. Çünkü bu tür projeler, yapay zekânın hayatımıza “doğal” şekilde girmesini sağlamak için kullanılıyor. Uzmanlar, bu yöntemi “normalleştirme operasyonu” olarak tanımlıyor — yani teknolojiyi kaçınılmaz göstererek toplumsal direnci azaltmak.
Sonuç olarak, Tilly Norwood belki de sahnede asla “oynayamayacak.” Ancak o, yapay zekânın görünmez ama güçlü bir yüzü olarak, gerçeğin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. İnsan ile algoritma arasındaki farkı hissetmek artık her zamankinden zor.