Su Altında Gece Fotoğrafçılığının Kuralları

Su altında gece fotoğrafçılığı özellikle beş ana kural üzerine yoğunlaşır. Peki, bu kurallar tam olarak nelerden oluşur?

İlk renkli su altı fotoğrafı 1923 yılında Charles Martin tarafından National Geographic dergisi için çekilmesine rağmen, ancak yakın geçmişte renkli fotoğraf çekebilme imkanına sahip olunduğunda su altı fotoğrafçılığında büyük bir sıçrama yaşandı. Bununla birlikte gece karanlığında su altına girenlerin dikkat etmesi gereken bazı su altında gece fotoğrafçılığı kuralları vardır.

Aslında bir su gezegeninizdeyiz ve dörtte üçü suyla kaplı bu dünyanın geride kalan kara parçaları üzerinde yaşam sürüyoruz. Suyla birlikte olmak, şartlarına ayak uydurmak doğal zorunluluğumuz. Ama gerçek olan bir şey varsa bu su dünyasına halâ yabancıyız. Haklı nedenlerimiz de var; çünkü bizim yaşam ortamımız değil, hatta tüm karasal canlılar için ölümcül şartları var.

Su canlıları için de bunun tersi geçerli. Her iki dünya arasındaki sınır bu kadar kesin olmakla beraber hem kara canlıları hem su canlıları arasındaki pek çok tür bu sınırları devamlı zorluyor. Günümüzde suyun gücünden yararlanmak için geliştirdiğimiz onca seçeneğimiz yanında su yaşamına olan ilgimiz, su ortamına uyum sağlama çabamız da yadsınamaz.

Okyanusların, iç suların derinliklerinde nasıl bir yaşam var olduğunu örenmek için harcanan kaynak ve emek zaman içinde gittikçe artıyor. Bu farklı ortam fotoğrafçılar ve filmciler için de hedef oluyor doğal olarak.

Çoğu fotoğrafçı bu nedenle bu ortama uyum sağlamak zorunda hissediyor kendini. Pek çok dalgıçta ilgisini çeken bu ortamda bulunurken görüntü alma içgüdüsü ile fotoğraf ve film çekmeye başlıyorlar. Bunun yanında bir gerçek var ki, o da su altına ilgi duyan ve duymayan herkesin bu ortama karşı çekincelerinin olduğu ve zaman zaman bunun bir korkuya dönüştüğü.

Haklı nedenler de vardır şüphesiz. Farklı fiziksel şartlar, farklı canlılar, hatta birçok yırtıcı tür. Onlarla kendi ortamlarında baş edebilmemiz de çok güç olabiliyor. Bu nedenle pek çok kişi su altından korkuyor, dalış yapan pek çok dalgıçta da tedirginlik hâkim oluyor.

Su Altında Gece Fotoğrafçılığının Kuralları Neler?

Bu duygular ile gece karanlığında su altına girilmesi düşünülebilir mi? Buna karşılık birçok dalgıç, özellikle fotoğraf çekmek isteyenler gece dalışlarını özellikle tercih ederler. Tercihten öte bunun için kendilerini zorunlu hissederler. Çoğunluğun tedirgin olarak bulunduğu bir ortama üstelik gece girmek için ne gibi bir neden olabilir?  Doğal yaşamı zengin bir orman hayal edelim. Bir doğa fotoğrafçısı orman içinde onlarca hayvan ve bitki türünü fotoğraflayabilir. Özellikle belirli konular üzerinde yoğunlaşabilir. Ancak ormanın gece yaşamını görmeden hedeflediği bütün türlere rastlaması ve onları fotoğraflaması mümkün müdür?

Gündüz ağaçlardaki göz alıcı renklere, eşsiz ötüşlere sahip kuşların yerini gece Baykuşlar alır, gündüz daldan dala uçan kelebeklerin yerini geceleri avcı örümcekler alır, gündüz rengarenk çiçek açan bitkilerin yanında gece çiçek açan bitkilerin gösterileri başlar. Bu örnekler gibi daha niceleri, bir ormanın gece ve gündüz yaşamını farklı yönleri ile fotoğrafçılara sunar. Bu nedenle su üstündeki bir doğa fotoğrafçısı gibi bir su altı fotoğrafçısı da gece dalış yapmaya zorunlu hisseder kendini. Doğal olarak, gündüz dalış tekniği ve ekipmanları yerlerini gece dalış tekniklerine ve gece fotoğraf teknik ve ekipmanlarına bırakır.

Bu nedenle su altında gece fotoğrafçılığı özellikle beş ana kural üzerinde yoğunlaşır.

1. Aydınlatma planlaması yapın

Gece karanlığında hiç ışığın olmadığı karanlık bir ortamda dalış yapılır. Bu nedenle geniş açı objektif kullanmanın bir yararı olmayacaktır. Objelere mümkün olduğunda yaklaşılması gerekecektir.

Bu nedenle yakın çekim (close-up) ve makro çekim teknikleri ve aksesuarlarının kullanımı ön plandadır. Bunun için dalgıcın dalışı sürdürebilmesi için gerekli dalış fenerleri yanında fotoğraf çekmek için su altı flaşlarının kullanılması gereklidir. Günümüz su altı fotoğraf ekipmanlarında iki türlü flaşlı aydınlatma yapılmaktadır.

Birincisi makinelerin gövde flaşları ile ve kabin dışında kullanılan dış flaşlar ile. Ancak, makro obje merceğin tam önünde olmadığı sürece, kameranın yerleşik flaşı genellikle gece denizinde yaşayan canlı renkleri ortaya çıkaracak kadar güçlü değildir. Bu nedenle harici bir (veya çift) flaş kullanmak şarttır.

Bunun yanında pozlama öncesi objede yeterli bir aydınlık yaratacak ışık ortamda olmadığından ekipmanlara monte edilen bir odaklama ışığı (focus light) kullanmak da zorunludur. Bu ışık aynı zamanda dalgıcın dalış fenerlerini kullanmadan vizörden (veya LCD ekrandan) kadraj yapılmasına da yardımcı olur. Bu ışıkların gücü çok fazla olmamalıdır. Düşük güçte ışık veren bu ekipmanların yaratacağı aydınlık, flaş ışık gücü ile görüntüde yok edilir.

2. Farklı Canlılar ve Davranışlara Karşı Dikkatli Olun

Gece dalınacak bölgeye gündüz bir dalış yapılması hem dalış planı yapılması hem de karşılaşılacak canlılar için bir ön bilgi edinilmesini sağlar. Gün batımı sonrası karşılaşılacak canlılar farklılaşacaktır. Dolayısıyla farklı canlı davranışları ile karşılaşılır.

Fotoğraf çekerken bu farklı davranışlara göre pozisyon alınacaktır. Birçok canlı türü ışığa yaklaşma davranışı gösterirken pek çok tür de bu ışıklardan rahatsız olur ve dalgıca kendilerini göstermezler. Bu gibi canlılara yaklaşabilmek ve netleme yapabilmek için fenerlerde ve odaklama ışıklarında kırmızı ışık modu kullanılır.

3. Yaklaşmak Şarttır

Özellikle gece karanlığında (AF) netleme yapabilmek için objeye mümkün olduğunca fazla yaklaşılmalıdır. Zaten Close-up ve makro çekimler için bu kesin bir kuraldır. Bu şekilde yaklaşılıp aydınlatılmış bir obje kadraja istenilen şekilde yerleştirilebildiği gibi arka plan açık suya doğru olursa siyah bir arka fon yakalanır. Bu da su altı fotoğrafçılığında ana hedeflerden biridir.

4. Kesin Bir Dalış Planı Şarttır

Planlanan gece dalışı ister batığa ister bir resife olsun, suya girmeden önce mutlaka dalış eşi ile bir plan yapılmalı ve farklı bir fotoğraf için bu plandan sapılmamalıdır.  Çoğu zaman bir batığın güvertesine veya resifin tepesine bağlı kalınmaz. En ilgi çekici yaratıklardan bazıları, batığın bazı iç bölmelerinde veya birkaç metre ötesindeki kumlar üzerinde veya resifin üst kısmının dışındaki eteklerdeki çıkıntılar veya karanlık delikler gibi beklenmedik yerlerde bulunur. Bu araştırmalar doğaçlama yapılmaz. Bu dalış eşi ile koordineli bir şekilde önceden yapılmış plana tamamen sadık kalarak olur.

5. Korkuya Yer Yok

Belirtildiği gibi birçok dalgıç için gece karanlık suya dalma fikri pek çekici değildir. Çoğunlukla pek istekli olunmamakla birlikte fotoğraf hırsı gece dalışlarına yönlendirir dalgıçları. Bunun yanında hacimli ve pahalı bir kamera donanımı da bu karanlık suya girerken ayrıca bir gerginlik yaratır. Ancak gece dalış eğitimi almış ve gece dalış kurallarına göre dalış yapan bir fotoğrafçının duyacağı korkunun evinin salonunda karanlıkta kaldığındaki korkudan farkı yoktur ve yersizdir. Dalgıcın gündüz dalışlarındaki yeterliliği ve güveni gece dalışlarında da olmalıdır.

Bununla birlikte, deneyimli bir dalgıç için gece dalışları gündüz dalışlarından çok daha cazip gelir. Çünkü bilir ki çekeceği fotoğraflar gündüz çekeceği fotoğraflardan çok daha farklı ve ilgi çekici olacaktır. Bu nedenle gece dalışları, su altı fotoğrafçılığı için zorunlu bir seçenektir.

Yazı ve fotoğraflar: Ateş Evirgen

Exit mobile version