Sosyal medya günümüzde önemi fazlasıyla artırmaya devam ediyor. Bununla bağlantılı olarak da reklamlar karşımıza çokça çıkmaya başlıyor. Günümüzde 2030, 2050, 2100 gibi yılları kapsayan çok sayıda tahmin ve beklenti var. Bilim ve teknolojiyi aynı potada eriten ‘vücudun içinde hareket eden nanobot’lar, küçük robotlar… Hastalıkları iyileştirecek, bizi sağlığımıza kavuşturacaklar” tarzındaki öngörüler son derece gerçekçi. Ancak bu, her ne kadar 2000’lerde uçan araba hayal edilse de 1940’lı yılların caddelerinde araçların bulunması ve gelecekte de bunun devam edeceğini düşünmekten farksız. Zira mikro ölçekli robotlar halihazırda üzerinde çalışıldığı bilinen konular ve 2050’deki durumları çok farklı noktada olabilir…
2050’de Neler Olacak?
Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik odağında da birçok gelecek senaryosu gündem geliyor… Bu senaryolarda yine günümüzde var olan sesli asistanların entegre olduğu yaşam alanlarından söz edildiğini biliyoruz. Bu gelecek formunda evin birçok noktasında ekranlar, hologramlar, vb. bulunacak; bizler de onları sesli komutlarla yöneteceğiz… Burada da muhtemelen bir şeyler gözden kaçıyor, çünkü günümüzde esasen var olan teknolojilerin geleceğe yansımaları irdeleniyor sanki. Gelecekte ankesörlü telefondan WhatsApp’a geçiştekine benzer bir çılgınlığın olmayacağını kim bilebilir? Özetle 1940’ta olduğu gibi geleceğe dair bir ‘internet’ hayali gündemde bile değil.
Çağın en büyük teknoloji sarkacı olan internet ile onun beraberinde getirdiği ürün ve hizmetler, nasıl 1950’lerde ancak ‘bir hesap makinesi yeteneğine sahip 31 m2’lik robotlarla’ tasvir edildiyse günümüzdeki 2099, 2100 yılı beklentileri de öyle.
Özetle ‘gelecek’ çok büyük oranda belirsiz.
Üstelik teknoloji hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde gelişiyor, bu yüzden bırakın 2050’yi 10 sene sonrasını bile hayal etmek gerçek anlamıyla bir ‘denemeden’ başka bir şey ifade etmiyor.
Peki Sosyal Medya?
Tahminlerde bulunmak elbette kötü değil. Teknoloji yayıncıları, senaristler, yapımcılar, yazarlar ve fütüristler bunu bolca yapıyor.
Heyecan verici olduğuna da şüphe yok. Ancak burada olması gereken esasen çok daha ‘fütüristik’ şeyler hayal etmek, düşünmek. Geleceğe dair ‘uçan arabalar’, ‘gri ve parlak giysiler’ gibi klişe şeylerin dışında, şu anda doğru kelimeyi bulmanın imkânsız olduğu tasvirler düşünülebilir.
Yapılacak mikro araştırmaların da bu yöndeki ipuçlarını yakalamada etkili olacağı yadsınamaz.
Çok daha yoğun şekilde geleceğe ilgi duyan yazarlar, sanat yapıtları takip etmeli ve hiç kuşku yok ki geleceği yakalama çabası sırasında kendi hayal dünyamızı da en uç noktalarda işin içine katmalıyız.
Göstergeler ise açıkça geleceğin sosyal medyasının günümüzdekinden çok farklı olacağına işaret ediyor. Truman Show’u hatırlar mısınız? Jim Carrey’in efsanevi performansı ile eşsiz bir sinema klasiği, filmdeki sahnelerde sürekli kameralar tarafından gizlice kayıt altına alınan ‘Truman’ın iki kişi tarafından reklam afişleri bulunan duvarlara itilmesi, konuştuğu bazı insanların ellerindeki içecekleri ‘ballandıra ballandıra’ anlatması gibi sahneler vardı. Bu ‘gizli reklamlar’ sosyal medyanın tam olarak merkezinde, zira devasa ölçekteki şirketlerin (Google, Facebook, vb) gelir elde etmeleri ve aralıksız 10 yıldır süren ‘hype’ı sonuna kadar kullanmaları gerekiyor.
Reklamlar, Reklamlar Durumu…
Mevcut ‘reklamlar, reklamlar durumu’, her geçen gün daha da içinden çıkılmaz hale geliyor, örneğin Instagram’da gezinirken sürekli olarak reklam içerikleri ile karşılaşıyorsunuz, parmaklar o kadar alıştı zihin artık ki fark etmiyor bile bunları. Zaman zaman ‘fazlasıyla ilgili’ reklamlar karşınıza çıkınca elbette satın alma sayfasına kadar uzanabiliyor bu gösterimler ama en nihayetinde platformlar reklamdan geçilmiyor.
Geleceğin sosyal medyası metaverse dünyaları olur mu bilinmez ama (açıkçası henüz bunu söylemek için erken, belki de 3D gözlük gibi tarihin sayfalarına itilecek bir trend beklentisidir) eğer bu gerçekleşirse reklam panoları her yeri saracak gibi görünüyor. Bu kapsamdaki çabalar şimdiden yoğun bir şekilde başladı. Ünlü insanlar tarafından satın alınan arazilerin etrafı, olası popülerleşme zamanlarına hazırlık maksadıyla başkaları tarafından toplanıyor. Buralar, tıpkı eskilerin ana caddelerindeki bina giydirmeleri formunda kullanılabilir gelecekte. Netflix, bunu günümüzde de yapıyor gerçi.
Sarkastik Aşamalarla Sosyal Medya
Sosyal medyadaki aşırı reklam eğilimini yaratan faktörlerden biri toplumun ‘buna alışmaya meyilli’ olunması. Genel itibarıyla toplumun önemli bir kısmı zaten fazlasıyla mobil bağımlı olduğu için kaybedilen birkaç dakikalık YouTube videosu arası reklamı ya da 3 posttan birinin reklam oluşunu göz ardı edebiliyorlar.
Google aramalarında tepede 1-2 tane reklamla orada konumlanan web sayfası varken artık orijinal bilgi kaynaklarına erişim için aşağı doğru kaydırmak gerekiyor. YouTube’da 1 adet reklamı geçip gitme devri sona ereli çok oldu, artık zorunlu olarak izlenen reklamların bir de arkası geliyor, premium olmanız için durumu 3-4 reklama kadar götürebilir Google. Facebook’tan söz etmiyoruz bile. En nihayetinde ise reklam artacak, sosyal medyanın reklam çukuru haline dönüştüğü karanlık dönemlere doğru ilerliyor gibiyiz ve dönüşümün kullanıcı dostu senaryolara doğru evrildiği yeni platformlar çıkana kadar da bu devam edecek gibi görünüyor.
Yorum Yap