Schrödinger kutuya mama koydu mu?

Bilgi çağının tüketicisi olarak kalarak varabileceğimiz bir yer yok. Yapmamız gereken geri dönmek! Nereye mi? Üretmeye. Yeni teknolojileri daha yenilerini üretmek için kullanabilme becerisidir bu çağda bizi öne çıkaracak olan. Kültürel gelişimin de, ekonomik gelişimin de temeli burada. Yeni ekonomide. 
Bilimin ne olup ne olmadığı kadim bir meseledir. Felsefenin de önemli bir alanı. Bilimin bilim insanlarının kendi öznelliği midir? Bilimsel gerçek aslında gerçek midir? Bunun gibi birçok soru da bilimin kendi içinde konu başlıklarıdır. “Gerçeklik” meselesi ise apayrı bir boyut ve çeşitli disiplinlerin uğraş alanı. Bilimdeki gerçeklikle felsefedeki, dindeki gerçeklik aynı şey değil örneğin. Fenomenolojik gerçeklik, hakikat, doğru… Üç dakikada içinden çıkılabilecek, çözdüm deyip ortaya fırlanacak kavramlar değil. Bilim için de böyle, felsefe için de. Yani bir düşünsel disipline hakim olmadan bu alanlarda akı yürütmek olası değil.

Peki bizler, sıradan insanlar neresindeyiz bilimin? İşte buradan itibaren teknolojiyi anabiliriz. Teknoloji, bilimin somut çıktısıdır. Pavlov’un köpeğiyle kafa bulurken, Schrödinger ‘in kedisini hiç kavrayamayız! Bu alanlarda fikir yürütmek, hiç şüphesiz bilimsel bilgi gerektirir. Ama teknoloji, bilimi somut olarak elimize verir. Dokunur, gözlemler, kullanır, yararlanırız. Teknolojiyle içli dışlı olmak ise hepimizde önemli bir yanılsamaya neden oluyor. Bir telefonu kullanabildiğimiz için, bir cihazı açıp kapatabildiğimiz için ona hükmettiğimiz yanılgısı…
İşte bilgi çağının açmazı belki de bu. Teknolojiyi gündelik hayata sunan şeyin temeli bilimdir. Bilimin temeli felsefe. Ama biz bilim ve felsefeyi hayatımızın hiçbir yanına yaklaştırmazken, teknoloji uzmanı oluveriyoruz! Daha doğrusu olduğumuzu sanıyoruz. Özellikle internet sayesinde her şeye kolay ulaşabilir olmak bu yanılgıyı daha da artırıyor. İnternetten hastalık teşhisi koyup, kendimize tedavi yöntemi buluyor ve uyguluyoruz! Bu hal bizi hekimleri küçümsemeye kadar götürüyor. Hazır kitlerden ürünler yapıp mühendis olduğumuzu sanıyoruz. Bu örnekler o kadar çok ki… Ama kaçımız, yüz milyonlarca kağıdı bir saniyede sayabilecek bir entegreyi üretebiliriz? Yanılgıdan kastım bu.
Bilgi çağının tüketicisi olarak kalarak varabileceğimiz bir yer yok. Yapmamız gereken geri dönmek! Nereye mi? Üretmeye. Yeni teknolojileri daha yenilerini üretmek için kullanabilme becerisidir bu çağda bizi öne çıkaracak olan. Kültürel gelişimin de, ekonomik gelişimin de temeli burada. Yeni ekonomide. Bir fizikçi arkadaşımın ilkokula giden kızının vardığı noktayı aşamayız yoksa bilimde: “Baba, kutuya mama koymadıysa ölmüştür o!”

Exit mobile version