Evinde hayvan dostlarıyla yaşayan birçok insan evine geldiğinde, onları heyecanla bekleyen hayvanların karşılamasıyla bambaşka bir ruh haline bürünür. Özellikle köpekler bizleri görmekten ne kadar mutlu olduklarını çok iyi gösterirler.
Yoldaşlarımız olarak gördüğümüz evcil hayvanlarımız sadece kedi ve köpekler olmasa da, milyonlarcasıyla evlerimizde, bahçelerimizde beraber yaşıyoruz. Onlarla beraber olmak iyi hissetmemizi sağlayan beyin kimyasallarının salgılanma düzeyini artırarak sağlığımız açısından büyük faydalar sağlıyor.
Özellikle köpeği olanlar onlarla dışarı çıkıp yürüyüş yapma, sosyalleşme fırsatlarını oldukça artırırlar. Bu düzenli yürüyüşler kan basıncı seviyesini düşürmekle kalmayıp depresyonu yönetmeye bile yardımcı olabilir. Konuşabileceğimiz, kucaklayıp sevebileceğimiz bir canlıyla beraber olmak stres, endişe, yalnızlık duygularını hafifletebilir. Özellikle kedi ve köpekler harika birer arkadaş ve mutluluk kaynağıdır.
Yaşadığımız çağda duygusal destekleri çok fazla olsa da evcil hayvanlar insan gelişiminin neredeyse en başından beri yanımızdaydılar. İnsanların en eski ve en iyi arkadaşı olarak bilinen köpeklerin insanlar tarafından evcilleştirilen ilk hayvanlar olduğu düşünülüyor. Elbette o ilk zamanlarda evcilleştirilmiş olan kurtlarla bugünün aksine sadece arkadaşlıkları için değil avlanırken yardımcı olmaları için birlikteydiler.
Kedilerin evcilleştirilmelerine baktığımızda yaklaşık on iki bin yıl önce ilk tarım toplulukları tarafından gerçekleştirildiğini görebiliriz. İnsanlar yerleşik hayata geçip ürettikleri tahılları depolamaya başlayınca, elbette o tahılları yemek isteyen başka canlılar da köylere gelmeye başladı. Farelere karşı mücadelede kedilerin önemli bir rolü vardı ve bu ortaklık ilerleyen zamanlar içerisinde birçok kültürde kedilere karşı saygıya dönüştü. Örneğin eski mısır kültürü kedilere verdikleri değerle de ünlüdür ve bunu kedi heykelleri ve yazıtlarla bu güne kadar aktarmışlardır. Japon kültüründe de kedi figürü çok önemlidir ve şans getirdiğine inanılır.
Hayvanseverlerin çoğunluğu onları ailelerinin bir üyesi olarak görüyor. Onları fotoğraflamak ve beraber fotoğrafları olsun istiyorlar. Elbette gerçek bir fotoğraf albümü sadece insanların fotoğraflarından oluşmaz can yoldaşlarımız da orada kendilerine yer bulmalıdır.
Evcil hayvanların fotoğrafını çekmek ilk bakışta basit görünebilir, ancak güzel görüntüler elde etmek ve onları çok fazla rahatsız etmemek için bazı şeylere dikkat etmek gerekebilir. Sonuçta onların davranışlarını önceden tahmin edebilmek zordur ve fotoğraf makinasından tedirgin olabilirler. Sabırla fotoğrafının çekilmesini bekleyecek şekilde oturmazlar ve çevredeki her şey tarafından dikkatleri dağılabilir.
En önemlisi her durumda hayvan kendini güvende hissetmelidir. Aksi bir durumda onun ruh hali fotoğraflara yansıyacaktır. Öncelik hayvanın emniyeti ve güvendiği insanları ortamda bulundurmak olmalıdır. Sevdiği ve güvendiği insanlar yanında olan bir hayvan daha kolay rahatlar bu da fotoğrafçının çekime odaklanmasını kolaylaştırır.
Hayvanlara yakın ve davranışlarını anlayabilen bir fotoğrafçı mutlu, üzgün, korkmuş veya kızgın olduklarında nasıl yaklaşacağını bilebilir. Bu yaklaşımlar sempati ve güven kazanmanın yollarını açacaktır. Ne zaman strese girdiklerini ve sıkıldıklarını anlamak için beden dillerini gözlemlemek önemlidir.
Hayvanların Rahat Hissetmesi Oldukça Önemli
Hayvanlar kendi ortamında ise fotoğrafçıyı tanımasına, eğer ortamından farklı bir yerde çekim yapmaya karar verilmişse bir müddet serbest bırakarak etrafı keşfetmesine izin vermek onları oldukça rahatlatabilir.
Köpekler dış mekanlarla doğal bir uyum içindedir. Dışarıdayken çok daha canlı ve enerjik olurlar. Yürüyüş yaparken, parkta oynarken doğal hallerini görüntülemek çok daha kolay olabilir. Işık çekimin tüm ruh halinin temelidir ve hayvan arkadaşımızda sevdiğimiz o hissi yakalamamıza izin veren en önemli şeylerden biridir. Bulutsuz bir gün ya da ışığın azaldığı saatlerde dışarıda daha yumuşak bir ışık olur ve sert gölgeler oluşmadan çekim yapılmasına imkan verir.
Bir evin içerisinde çekim yapmak dışarıya nazaran biraz daha karmaşık olabilir. Sonuçta bir evin içerisinde mobilyalar, aksesuarlar, perdeler gibi dikkat dağıtabilecek birçok öge fotoğraf karesine girebilir. Doğru çekim alanını bulabilmek için düşünmeye ve ortamı hayvanı doğru aktarabilecek şekilde düzenlemeye zaman ayırmak gerekir. Boş bir duvarı fon olarak kullanmak da oldukça işe yarayabilir.
Stüdyoda çekim yapmak fotoğrafları istenmeyen tüm ögeleri ortadan kaldırabilmenin etkili bir yoludur ve güzel bir arka fonla tüm dikkati dostumuza çekme fırsatı verir. Ayrıca onları strese sokabilecek, heyecanlandıracak dikkat dağıtıcı her şeyi uzak tutabileceğimiz, sakin rahatlatıcı ortamlar yaratabilme açısından da stüdyolar çok elverişlidir.
Stüdyodaki aydınlatmanın kontrolü bizdedir ve çekime başlamadan önce hayvanın flaşlara ne tepki verdiğini öğrenmek gerekir. Ortama alışması için beklerken arada flaşı tetikleyerek tepkisini öğrenebiliriz. Eğer hiçbir şekilde patlayan flaşlara uyum sağlayamıyorsa sürekli ışıklardan yardım alabiliriz.
Fotoğraf makinesine biraz ilgi uyandırabilmek ve bakmalarını sağlamak da her zaman kolay olmaz. Bazen ilgilerini çekebilecek sesli ya da tüylü küçük oyuncakları makinaya takmak bazen de ödül mamaları işe yarayabilir. Bu konudaki en güzel öneriler elbette sevdiği insanlardan gelecektir.
Etkileyici bir hayvan fotoğrafının sırrı elbette ki gözlerde saklıdır. Doğamız gereği gözler ve bakışlar bizleri her zaman etkiler. Tıpkı insan portrelerinde olduğu gibi bu ayrıntı çok önemlidir. Netlemeyi yaparken dikkat etmemiz gereken nokta da budur. Özellikle arka fondaki dağınıklık azalsın diye geniş diyafram aralığı kullandığımız zamanlarda netlemeyi gözlere yapmak en iyisi olacaktır. Aksi halde eğer bizim tercihimiz değilse burnu net gözleri bulanık bir kedi fotoğrafımız olabilir. Boyutları ne olursa olsun, tüm evcil hayvanlar için onların seviyesine inmek gerçekten önemlidir. Göz hizasında çekim yapmak yüzlerinin daha net görüntüsünü vererek daha samimi bir portre oluşturmamızı sağlayacaktır.
Devamlı hareket halinde olduklarını da düşündüğümüzde seri çekim ve sürekli odaklama ayarları da işleri oldukça kolaylaştırabilir. Hareketleri yakalayarak anı dondurabilmek için de yüksek enstantane değerlerini seçmek en iyisi olacaktır. Kompozisyonu ayarlarken de bu hareketliliği göze alarak negatif alan bırakmaya dikkat edebiliriz.
Telefoto objektifler bu tür çekimlerde hayvanları huzursuz etmeden görüntüleme imkanı sunarlar. Onların alanından uzak durarak dikkatinin dağılmasını da önlemiş oluruz. Utangaç hayvanlarla çalışırken mesafeyi korumanın da harika bir yoludur. Telefoto objektifler ayrıca sığ bir alan derinliği ve bozulmayan doğal bir perspektif elde etmemiz konusunda da başarılıdır.
Fotoğraflanan hayvanın dış görünüşünün yani gözlerinin ve tüylerinin renginin vurgulanması fotoğrafı daha da güzel yapan unsurlardır.
İnsanlarla olan ilişkileri içerisinde doğal hallerini yakalayabilmek fotoğraf becerisi kadar sabır da gerektirir. Onların kişiliğini, komik ve tatlı anlarını sabır göstermeden yakalamak kolay olmayacaktır. Onlara saygı göstermek, istemedikleri bir şeye zorlamak da olumlu sonuçlar getirmeyecektir. Sabırlı olmanın ödülü beklenmedik durumları yakalayarak harika çekimler yapmak olabilir.
Artık evcil hayvanların insanların sağlığını, psikolojisini, esenlik duygusunu iyileştirdiğine ve insan ömrünü uzattığına inanılıyor. Bir evcil hayvana sahip olmak da ciddi bir sorumluluktur. Bir hayvanın bakımı için sevgi, zaman, enerji ve paranın yanı sıra süreklilik gösteren iyi bir ev ortamına ihtiyaç duyulur.
Tüm hayvanlar gereken değeri görmeli ve korunmalıdır. İster evde ve sokakta beraber yaşadığımız dostlarımız, ister vahşi doğada yaşayan hayvanlar olsun fotoğrafçılar onları görüntülerken bu mesajları iletmenin yanı sıra, onların yaşamlarının ne kadar değerli olduğunu dünyaya hatırlatılmasına aracılık ederler.
Yazı: Özgür Semerci
Yorum Yap