Hava yolculuğunun geleceği için çok çeşitli inovasyonlar sırada bekliyor. Tamamen güneş enerjisinden gücünü alan bir uçakla dünyayı dolaşabilir, NASA’nın X-plane programıyla gezebilir ya da teknoloji harikasına dönüşen zeplinlere geri dönebiliriz.
Bu listeye ise İsviçre’den bir katılımcı var.
CN Traveler’ın haberine göre, küçük bir araştırmacı grubu, rahatlıktan ödün vermeden tek bir uçuşa daha fazla insan sığdırma, karbon ayak izini azaltma, verimlilik ve hız ihtiyacımızı tatmin etme gibi aranan tüm özellikleri sağlayan ve uzunca bir süredir bizlerle olan bir teknolojiyi, son havacılık gelişmeleriyle birleştirdiği bir konsept ile adından söz ettirdi.
İsviçre Federal Lausanne Politeknik Enstitüsü bünyesinde çalışan Ulaşım Merkezi’nin geliştirdiği Clip-Air konsepti, ilk etapta tamamen bilim kurgu filmlerinden çıkmış gibi görünse de, detaylarına inildiğinde gerçek olabilecekmiş gibi duruyor. Bakalım:
Asıl uçan birimi, iniş takımını taşıyan iki uzun bacağa sahip sabit kanatlı bir uçaktan oluşuyor. Ancak o iki bacak, aynı zamanda ayrı kapsülleri taşıyacak boşluğu da oluşturuyor. Kapsüller, tamamen dilendiği gibi özelleştirilebiliyor. Yani istenirse bir yolcu kabini, istenirse aşırı lüks bir First Class kabini, istenirse de kargo ambarı halini alabiliyor. Asıl kütle üç kapsül taşıyabiliyor ve uçuşun ihtiyacına göre farklı kapsüller de kaldırabiliyor. İnovasyon ise burada kendini gösteriyor, yolcular uçağa bağlı bir kapsüle binip havaya yükselemiyor. Kapsüllerin bir yol veya limandaki raylar üzerinde ilerlemesi gerekiyor.
Aslında gerçekten uzak duruyor ama teknolojik imkanlar ile bu konsept gerçeğe dönüşebilir. Zaten fikrin arkasında da değişmemiş bir kavram var: modülerlik.
Taşımacılık sektörünü 60 yıl kadar önce kökünden değiştiren konteynerler ile başlayan modülerlik sayesinde bu dev yapılar hiçbir şekilde boşaltılmadan bir kamyon, uçak, gemi veya tren arasında yolculuk yapabiliyor. Clip-Air de aynı fikri, çok daha zarif bir tasarım ve pencere ekleyerek, havaya dahil etmeyi amaçlıyor.
Teknolojinin geleceği konusunda net bir şekilde konuşmak mümkün olmasa da, havayollarının böyle bir sisteme yatırım yapmaması için hiçbir sebep bulunmuyor. Sadece taşımacılık özelinde konseptin uygulanması düşünülebilecek olsa da, uzun vadede yolcu taşımacılığı için Clip-Air’in önünde alması gereken çok uzun bir yol uzanıyor. Ancak dünyayı da böyle teknolojiler değiştiriyor.