İçinde yaşadığımız dünya o kadar büyük, uçsuz bucaksız ve harikalarla dolu ki bizi her zaman hayretler içerisinde bırakabilir. Ancak dünya onu algılayabildiğimiz, fark edebildiğimiz kadar büyüktür. Bazen kendi sınırlarımızın dışına çıkarak etrafımızın nasıl olduğunu ve sunduğu şeyleri gözlemlemek gerekir.
Elbette gözlemlediğimiz şeyleri fotoğraflamak ister bazen de karenin içerisine daha çok şey sığdırmak isteriz. Kalabalık bir grup insanı fotoğraflamaya çalışırken çerçeveye sığmayan dostlar için adım adım geriye gittiğimiz, bazen de nehrin öte ucundaki sevimli kulübe de kareye girseydi dediğimiz olmuştur.
İşte böyle durumlarda kullanabileceğimiz geniş açılı objektifler diğer objektiflere göre bir karenin içerisine daha fazla obje sığdırabilme avantajına sahiptir.
Basitçe nasıl çalıştığını anlatmak gerekirse kısa odak uzunluğuna sahip olduğu için daha geniş görüş alanı elde edilmesini sağlar. Yani odak uzaklığı filmin ya da sensörün diagonal uzunluğundan daha kısadır.
1840 yıllarında görülen dünyanın yakalanmaya başlamasından bu yana geniş görüş açısı sunan fotoğraflar insanlara hala etkileyici gelmektedir.
Elbette geniş açılı objektifler bu gün kullandığımız forma gelirken birçok aşamadan geçmiştir. Geçmişe dönüp baktığımızda, daha geniş görüş elde edebilme isteğinin fotoğrafçıları farklı çalışmalara yönlendirdiğini görebiliriz. Fotoğrafçılığın gelişmekte olduğu o yıllarda objektiflerin büyük çoğunluğu, standart veya kısa telefoto olarak kabul edilen objektiflerdi.
Geniş Açılı Objektifler ile Geniş Görüntüler
Fotoğrafçılar en başlarda tripod başlığı yardımıyla panoramik fotoğraflar oluşturarak daha geniş görüntüler elde etmeye başladılar. 1860 yılında Thomas Sutton yaklaşık 35 mm görüş açısı sağlayan suyla dolu dairesel bir objektif tasarladı. Sutton’un bu objektifi tasarlarken ilham aldığı şey hepimizin bildiği bir hediyelik eşya olan içi su dolu cam kar küreleriydi. Su dolu küreden geçen ışıkla beraber görüntünün eğrilmiş olan cam yüzeyine nasıl yansıdığını gözlemleyerek, suyla dolu cam bir kürenin geniş açılı bir merceğe dönüştürülebileceğini keşfetti.
Objektif tasarımında meydana gelen bu devrim, objektif tasarımcılarının çok daha iyi geniş açılı objektifler geliştirmesine izin verdi. Daha iyi camların üretilebilmesiyle bir dizi geniş açılı objektifin tasarımında kullanılan temel haline geldi.
Günümüzde fotoğraf artık güzel bir görüntünün aktarımından çok daha fazlasıdır. Bir fotoğraf etkileyici bir hikaye anlatarak izleyici üzerinde farklı duygu ve düşünceler uyandırabilir. Ama anlatılan hikaye sadece fotoğrafın içerisindeki objeler tarafından ifade edilmez. Başarılı fotoğrafçılar anlatmak istediklerini hangi tekniği kullanarak daha güçlü aktarabileceğini düşünerek çekimlerine başlar. Bunu yaparken en etkili olan şeylerden birisi de seçtiği objektiftir. Çok az şey fotoğrafın oluşumunda objektifin yarattığı etkiyi yapabilir.
Bu seçim elde edilen görüntünün estetiğini ve kompozisyonunu etkiler. Fotoğrafın izleyici üzerinde psikolojik etkileri de bu şekilde oluşur.
35mm ile 24 mm arasındaki orta geniş açılı bir objektif, özneyi onu çevreleyen ortamı içerisinde nerede yaşadığını, kim olduğunu, kimlerle olduğunu, yer ve konumu mükemmel vurgulayabilir. Çok yönlü olmaları, onları manzara ve sokak fotoğrafçılığında kullanıma uygun hale getirmiştir.
Belgesel çekimlerinde çok tercih edilmeleri nedeniyle genellikle röportaj objektifleri olarak da bilinirler.
24mm ile 18mm arasında odak uzunluğu kısalarak görüntü genişledikçe zaman ve mekan açısından olduğu kadar fotoğraf karesindeki öznenin çevreyle fiziksel ve duygusal olarak nasıl bir ilişki kurduğunu, zaman dilimi gibi ayrıntıları izleyiciye en iyi şekilde aktarabilir. Bu genişleyen görüş alanı mesafe duygusu yaratarak, izleyicinin görüntünün içinde kaybolduğunu hissetmesini ve hayranlık duymasını sağlar.
Bazı fotoğraflarda objelerin gerçek hayatla karşılaştırıldığında orantısız göründüğünü, elektrik direkleri ya da binaların devrilecek gibi durduğunu görürüz. Bu merceğin yapısından kaynaklanır. Çerçevedeki çizgiler kavisli görünür ve çerçevenin kenarlarına doğru gittikçe daha da belirginleşir. Bu durum öndeki nesnelerin boyutunu ve mesafesini artırıp, arkadaki nesneleri oran olarak daha küçük gösterdiği için oluşan gerçek üstü efektler özneyi vurgulamak için kullanılabilir. Bu tür bozulmalar objelere gerçeküstü özellikler eklemek için mükemmel bir yoldur.
Alan derinliği oluşmasında en önemli faktör odak uzaklığıdır ve kısa odak uzunlukları nedeniyle net alan derinliği oluşturmakta çok başarılıdır. Hem ön plandaki öznenin hem de arka planda duran nesnelerin eşit derecede net ve keskin olmasını sağlayabilmesi de tercih sebeplerinden biridir. Geniş açıların verdiği derinlik hissinin başlıca nedeni budur.
Ayrıca küçük ve dar alanların daha kapsamlı bir şekilde fotoğraflanmasını sağlamakta çok başarılıdır. Örneğin kısıtlı hareket alanına rağmen çok küçük bir odayı daha büyük göstermekte yardımcı olur.
Geniş açıyla daha büyük bir çerçeve ile kompozisyon oluştururuz. Uçsuz bucaksız manzaraları, gökyüzüyle birleşen dağları ve binaları hakkını vererek fotoğraflamayı kolaylaştırır. Ayrıca konunun öznesine daha fazla dikkat çekebilmek için daha geniş bir alan sunarak çekilen fotoğrafa başka bir yön verebilmeyi da sağlar.
Özellikle ön ve arka plan eşit derecede net olduğunda özne kendisine yakın, uzak, önünde veya arkasında olsun onu çerçeveleyen tüm ögelerden etkilenerek yeni bir anlama sahip olur. Anlatılmak istenen hikayeyi oluşturan da zaten bu anlamdır.
Tüm bunlar yaratıcılığa fazlaca olanak tanısa da kompozisyon oluştururken oldukça dikkatli olmayı gerektirir. Sonuçta geniş açının doğası gereği fotoğraf karesinin içerisine fazla ayrıntı gireceği durumlar sık olacaktır. Bunun sonucunda fotoğrafa çok fazla şey eklemek ve karmaşık bir kompozisyon oluşturmak kolaylaşır. Sayıca fazla ögenin yer aldığı bir görüntüde ön ve arka plan eşit derecede net olduğunda tüm bu ögeler izleyicinin dikkatini daha fazla çekebilmek için özne ile rekabet etme eğilimindedir. Bu durum izleyicinin kafasının karıştırarak gözü özneden uzaklaştırabilir. Ayrıca kompozisyonun büyük bir kısmının görsel olarak boş bırakılmadığından emin olmak gerekir. Bazen karenin içini doğru kompozisyon ögeleriyle doldurmak zor olsa da, aksi durumda fotoğraf boş belki de anlamsız görülebilir.
En önemlisi çekim ortamında kareye giren tüm ögelerden en iyi şekilde yararlanabilmek ve kompozisyonu olabildiğince basit tutmaya çalışmaktır. Bulunduğumuz yeri değiştirmek, yakınlaşmak, bazen de oldukça alçalmak birçok şeyi değiştirebilir.
Biraz zaman ve pratikle geniş açılı objektifleri kullanarak yaratıcı olmanın birçok yolu keşfedilebilir. Bu objektiflerin seçilmesinin en önemli nedenlerinden birisi de tek bir fotoğraf karesiyle daha çok şey anlatabilmektir. Fotoğrafçının tam olarak anlatmak istediği şeyse kendi dünyasıdır.
Yazı: Özgür Semerci
Yorum Yap