PL: Fotoğraf kurgularınızda ortak bir söylem, tarz gözlemleniyor. Kurgularınızdaki karakterlerin ortak bir yanları, konuları, mesajları var mıdır?
AA: İlk dönem kurgularımın amacı sadece bildiğimizi sandığımız dünya üzerine fantastik şekilde yeniden sorular sormak ve yeni bulmacalar yaratmaktan ibaretti diyebilirim. Fakat son çalışmalarımda insan bedenini organik formlarla ifade etme yoluna gittim. “Dönüşüm” adını verdiğim bu seride amacım, öznenin yok olduğu, adeta aradan çekildiği bir fotoğraf tanımını ortaya koymak. Bu seri, nesnenin kendi özünden sıyrılarak başka bir nesneyle kaynaşmasını konu alıyor. 2009 yılında sergilemeyi düşündüğüm “Dönüşüm” isimli bu serim yepyeni bir formu ortaya koyma iddiası taşıyor diyebilirim.
PL: örnek aldığınız, alanında başarılı bulduğunuz fotoğrafçılar kimler, sizi hangi yönleriyle etkilediler?
AA: Bugüne kadar hiçbir fotoğrafçının çalışmasına ilgi duymadığımı söyleyebilirim. Hatta klasik fotoğraf alanında bilgim yok denilecek kadar da az. Beni bugüne kadar etkileyen fotoğrafçılardan çok ressamlar oldu. örneğin Magritte, Dali, Beksinski, Klee, Schiele, Beuys, Carl Andre, Duchamp gibi isimlerin çalışmalarını sürekli inceledim ve anlamaya çalıştım. Bu sanatçıların başarıları şüphesiz orijinal bir dil yaratmalarında saklıydı.
Fotoğraf tarihinde akımlar yerine tarzların olması beni hep resim sanatına yakın tuttu. Ama bizim kuşağımız fotoğrafın icadından bu yana resim ve fotoğrafın tekrar birlikteliğine tanıklık ediyor. Dijital teknolojinin gelişmesi ile önümüzde artık sınırsız bir yaratıcılık dünyası oluştu. Işık ile çizmenin (photography), boya ile birleşiminden ortaya çıkan yeni bir oluşum bu: ışık ile resim yapmak. Belki de “her şey yapıldı” dendiği bir dönemde, sanatın tıkanmış olan bu solunum sistemi ve can damarlarını tekrar açıp, sanat çevresini ve geniş halk kitlelerini içine alacağı bir döneme giriyoruz.
PL: Fotoğraf üzerine dijital manipülasyon ile müdahale edilmesi konusundaki görüşleriniz neler?
AA: Son zamanlarda insanların dile getiremeye cesaret edemedikleri bir durum yaşıyoruz. Fotoğrafta da her alanda olduğu gibi klişeler kırılıyor. örneğin bir dönemler herkesin söylediği gibi fotoğraf artık klasik tanımıyla “bir anı yakalamak” tan ibaret değil, aynı zamanda istediğiniz anı yaratabileceğiniz bir alana dönüşmeye başladı bugün. Eskiden olduğu gibi artık bir anlık görme eylemi değil, uzun süreçli bir düşünme ve kurgulama eylemini de içeriyor fotoğraf. Kısaca, dijital teknolojinin ve yazılımların gelişmesiyle fotoğraf çekmek, amaçtan çok bir araç niteliğine dönüşüyor. Bu noktada ben dijital manipülasyonun ilerleyen zaman içinde daha da gerekli olacağını düşünüyorum.
PL: Sanatın gücü insanları nasıl etkiler? Bu etkiler sizin sanatınızı nasıl etkiliyor?
AA: çok eskiden beri sanatın gerçek yaşamla hiç ilgisi olmadığını ve özgürlüğe yönelik her çabanın halk ve sistem tarafından bir şekilde engellendiğini düşünmüşümdür. Böyle bir misyonu bile olmuş olsa tarih boyunca kayda değer hiçbir büyük değişiklik sanat ile olmamıştır. Sanat çok uzun vadede hep sisteme “alternatif” olma çabası ile sınırlı kalmıştır (Pop art gibi sanat akımları bile buna dahildir). Ama eğitimli bireyler üzerindeki etkisi şüphesiz kalıcıdır. Eğer böyle olmasaydı ben de bugün bu işleri üretiyor olmazdım. Sanat tarihine baktığım ve yapılan işleri gördüğüm zaman kendimi daha objektif değerlendirebildiğimi ve daha doğru ilerleyebildiğimi düşünüyorum.
PL: Türkiye”de ve yurtdışında kaç sergi açtınız? Sergilerinize ve fotoğraflarınıza olan ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
AA: Yurtdışında ve yurtiçinde resim ve fotoğraf üzerine birçok karma sergilere katıldım. Dijital kurgu fotoğraflarımdan bazıları yurtdışında fuar ve galerilerde sergilenip ödül aldı. Geçtiğimiz günlerde de Adaevi”nde bir kişisel sergim daha oldu. Aynı çalışmalar 4 Aralık 2008-15 Ocak 2009 tarihleri arasında Kabataş”ta Galeri 5″de sergilenecek. Fotoğraf ile ilgilenen sanatseverleri sergime bekliyorum.
|