Fotoğraf+HD video=Nikon d90

Fotoğrafın anlatım gücünün yetmediği yerlerde, elimizin altında bir video kamera olduğunu bilmek güzel olmaz mıydı?

Photokina 2008″den bir ay önce tanıtımı yapılan, yani oldukça yeni bir model var bu ay elimizde: Nikon”un yıllardır en popüler modelleri olan D70 ve D80 modellerinin mirası üzerinde geliştirilen yeni yıldızı D90. Görsel olarak, önceki model D80″den pek de farklı olmayan D90″ın yenilikleri içeride gizli. Bunlardan en ilginci ise yüksek çözünürlüklü video çekim özelliği. Açıkçası, bu haber benim gibi tamamen fotoğrafa odaklanmış olanlar açısından belki çok büyük bir değer taşımıyor, ama eminim video meraklıları tarafından heyecanla karşılanmıştır. Neden mi? çünkü video meraklıları şimdiye dek küçücük boyutlu (1/3 inç) video algılayıcıları kullanıyorlardı. Oysa Nikon D90″ın algılayıcısı 23.6×15.8 mm büyüklüğünde, yani tam 10 kat daha büyük! Gerçi son dönemde video kameralarda 3 algılayıcılı modeller popüler oldu, ama onları da toplasanız, yine de D90″ın algılayıcısı çok daha büyük ve görüntü kalitesi de çok daha iyi. Ayrıca Nikon”un mükemmel optiklerini kullanma şansına sahipsiniz. Dolayısıyla, fotoğrafçılar açısından zaten iyi bir seçenek olan D90, video meraklıları açısından da çok cazip bir seçenek haline geliyor. Dahası, fotoğrafseverler de itiraf etmeli: Fotoğrafın anlatım gücünün yetmediği yerlerde, elimizin altında bir video kamera olduğunu bilmek güzel olmaz mı? ‹şte bu nedenle, D90 testimize 1-0 önde başlıyor…

Testimizin ayrıntılarına girmeden önce belirtmek isterim ki, distribütör firmanın gönderdiği demo ürünü yayına girmeden yalnızca üç gün önce ulaştı, bu da test için sadece üç gün demek. Elbette bu süre sağlıklı bir test için yeterli değil. Bu sebeple, aceleye gelmeden daha sağlıklı bir test yazısı yazabilmek için ürün elime ulaşmadan önce öğrencilerimin birinden ödünç aldığım bir başka D90 ile incelemelere başlamıştım. Aksi halde bu yazıyı okumanız mümkün olamayacaktı.
 

Tasarım
Bir D-SLR için oldukça kompakt boyutlarda (132x103x77mm) ve orta ağırlıkta (pilsiz 620 gr) olan D90, meraklı amatörleri hedefleyen bir model. Yeni başlayanlar için fazla karmaşık ve üst düzey bir model, ama gerçek fotoğraf meraklıları için ideal sayılabilir. Gerçi benim ellerim için biraz küçük kalıyor ve kendi adıma bir boy büyük olan D300″ü tercih ederim, ama pek çok arkadaşım ve öğrencim bu boyut ve ağırlığı ideal olarak niteledi. Bu nedenle, özellikle hobi fotoğrafçılığı yapanlar ve makinesini hor kullanmayanlar için boyutlar ve tasarım gerçekten ideal görünüyor. Gövde malzemesinin alüminyum alaşım ve plastikten yapılması, daha önceki modele ve rakiplerine karşı bir üstünlük olarak ortaya çıkıyor. Son derece tok ve sağlam olan gövde, malzeme kalitesi bakımından makineyi orta sınıfa taşıyor. Bu noktada, makinenin amatör kullanıma yönelik olduğunu gösteren tek özellik, bellek kartı olarak SD tipi kart kullanması. Göze çarpan ciddi bir tasarım hatası yok; tüm düğme ve kontrol mekanizmaları sorunsuz olarak kullanılıyor. Düğmelerin hassasiyeti de yeterli düzeyde. ‹zleme, büyütme, küçültme, silme gibi temel fonksiyonlara tek tuşla ulaşabilmek çok güzel. Menü kullanımını biraz karışık bulanlar var, ama eğer daha önce bir Nikon modeli kullandıysanız, kısa sürede uyum sağlayacağınızdan eminim. Hem üstteki bilgi ekranı, hem de arka bölümdeki LCD kullanımı kolaylaştırıyor.

Ekran ve bakaç
Makinenin arka bölümündeki 3 inçlik nefis ekran hem ayarların hem de çekilen fotoğraf ve videoların izlenmesi için kullanılıyor. Nikon ve Sony”nin daha üst modellerinde de kullandığı bu ekrandan fotoğraf izlemek gerçekten büyük zevk. Hem fotoğraf hem de video izlemek için bundan daha küçük bir ekran düşünülemezdi zaten. Artık bir standart haline gelen “Live View” (canlı izleme) sorunsuz çalışıyor ve tek tuşla hemen aktifleştirilebiliyor. Bu moddayken işaret parmağınızla deklanşöre basarsanız fotoğraf çekiyorsunuz, baş parmağınızla OK tuşuna basarsanız video çekmeye başlıyorsunuz. D90 kullanıcılarının gözlerini LCD ekrandan ayırmaları zor olacak gibi görünüyor. Gerçi makinenin optik bakacı da çok berrak ve çekeceğiniz fotoğrafın %96″sını gösteriyor. 11 noktadan otomatik netleme yapabilen sistemi buradan gayet güzel kullanabiliyorsunuz. Dolayısıyla her iki seçenek de yeterince başarılı görünüyor…
 

Görüntü kalitesi
D90, ağabeyi D300 ile aynı 12,3 milyon piksellik CMOS algılayıcıyı ve aynı EXPEED işlemcisini kullanıyor. Dolayısıyla aynı kalitede görüntüler ürettiğini söylemek yanlış olmaz. Hatta, yazılımdaki iyileştirmeler nedeniyle belki azıcık daha iyisini yaptığı bile söylenebilir, ama genel olarak aynılar. Bu da D90″ı, çok önemli bir yere konumlandırıyor, çünkü sözünü ettiğimiz görüntü kalitesi günümüzde APS boyutlu bir algılayıcıdan alınabilen en iyi görüntü kalitesi. Açıkçası, daha yüksek çözünürlüklü modellerden bile daha iyi. çünkü keskinlik, renk tonu, renk doygunluğu, kontrast ve noise arasında çok iyi bir denge kurulmuş. Fabrika ayarları bakımından keskinlik biraz aşağıda tutulmuş (10 basamaklı sistemde 3 seçilmiş), ama ben kendi adıma 7 ile 9 arasının ideal olduğunu düşünüyorum. Zaten eğer mutlak kalite istiyorsanız RAW (NEF) formatını seçmenizi öneririm. Bu durumda, söz konusu ayarların hiçbir önemi kalmıyor ve herşeyi çekim sonrasında bilgisayar başında yapıyorsunuz. Ama, şunu da söylemeliyim: D90″ın JPEG sonuçları çok başarılı. Eminim ki, pek çok kullanıcı bu sonuçlardan memnun kalacağı için RAW formatını hiç denemeyecek bile.

100 ile 6400 ISO aralığına sahip olan D90, özellikle kirlilik düzeyleri bakımından rakiplerinden çok ileride. Bazı modellerde kirlilik kontrolü hiç yapılmazken, bazı modellerde kirliliği bastırmak için acımasız filtreler kullanılıyor ve ortaya dokusuz, plastik görüntüler çıkabiliyor. D90″da ise Nikon mühendisleri ideal bir iş yaparak asıl sevimsizliği yaratan “chroma noise” olarak bilinen renk kirliliğini bastırırken, fotoğrafa doku kazandıran “luminance noise” (parlaklık kirliliği) özelliğine fazla müdahale etmemişler. Yani, bizim kirlilik olarak algıladığımız renkli pikseller yüksek ISO değerlerinde bile oluşmazken, fotografik doku da korunmuş oluyor. Sonuçta 1600 ISO değerinde bile çok temiz görüntüler elde ediliyor. 3200 ISO değerinde renk kirliliği görülmeye başlıyor ve kendi adıma mecbur kalmadıkça kullanmak istemem; ama yine de hala kullanılabilir görüntüler olduğunu düşünüyorum.

Nikon”un “Active D-Lighting” adını verdiği özellik sayesinde, tanımlanabilen ton aralığı genişletiliyor ve böylece açık tonlar kolayca patlamıyor, koyu tonlar da siyaha gömülmüyor. özellikle koyu tonlardaki performansını çok beğendiğim bu özelliğin açık ton performansı biraz daha düşük. Ama yine de makinenizde bu özelliği kullanımınıza uygun bir kademeye getirmeyi unutmayın. çünkü çok yararlı bir özellik.

Yeri gelmişken, makineyle birlikte “kit” olarak alınabilen “AF-S Nikkor 18-105mm 1:3,5-5,6G ED VR”den söz etmek istiyorum. Adı çok uzun ama kendisi ufak tefek ve de makul bir ağırlıkta. Kit olarak alındığında 450-500YTL gibi bir fiyata geliyor ki, çok uygun bir fiyat. Kullanışlı bir aralığı (27-167,5mm) kapsaması, uygun bir fiyata ve ağırlığa sahip olması ve titreşim azaltma özelliğine sahip olması nedeniyle çok uygun bir objektif. Gerçi otomatik netleme sistemi S serisi bir objektiften beklenen hızda ve sessizlikte değil, ama böyle bir aralık için çok keskin ve kesinlikle çok kullanışlı. Neredeyse tek bir objektifle herşeyi halletmeyi düşünenler için ideal ve ucuz bir objektif. Ayrıca, titreşim azaltma özelliği çok başarılı: 4 stopluk bir avantaj kazandırdığını rahatlıkla söyleyebilirim. Hepsinden önemlisi, netleme sırasında ön eleman hareket etmiyor ve manuel olarak netlemeye müdahale edilebiliyor.

 

 

 

Diğer özellikler
11 noktadan netleme sistemi sorunsuz ve özellikle açık diyaframlı objektiflerde çok hızlı çalışıyor. Video fonksiyonun çok eğlenceli bir şey olduğunu kabul etmek gerekiyor ve çok da kolay kullanılıyor. Ama üç tane olumsuz özelliği var. Birincisi, ses kaydı mono. ‹kincisi, kayıt sırasında otomatik netleme sistemi çalışmıyor. Yani elle netleme yapmaya alışmak gerekiyor. üçüncüsünü ise pek önemsemeyebilirsiniz: çekim süresi 5 dakika ile sınırlı. çoğumuz, bundan daha uzun süreyle çekim yapmayacaktır zaten. İlk kez bir fotoğraf makinesine uyarlanan bir sistemin bazı eksikliklerinin olması doğal karşılanabilir. Bu yüzden bu durumu çok fazla kafaya takmayıp, HD kalitesindeki görüntülerin keyfini çıkarmanızı öneririm.

Tüm D-SLR modellerin ortak derdi olan toza karşı, D90″da titreşimle toz önleme sistemi bulunuyor. Daha önce de belirttiğim gibi D90 SD/SDHC bellek kartı kullanıyor. Test için kullandığım Sandisk Extreme Ducati Edition 4GB”lık kart, bildiğim kadarıyla en hızlı SD kart. JPEG formatında saniyede 4,5 kare hızında çekim yapabilen D90, RAW formatında da bu hızı 7 kare için koruyabiliyor, sonrasında hız biraz düşüyor ama çekime devam ediyor. Aynı durum RAW+JPEG için de geçerli. Belki daha yavaş kart kullanımında hız değerleri biraz daha aşağı inebilir, ya da kart bloke olabilir, ama yine de oldukça hızlı bulduğum bu makine, rakiplerinden daha iyi görünüyor. M, A, S, P modlarına ek olarak tam otomatik, portre, manzara, yakın plan, spor ve gece portre çekim modları bulunuyor. 30 saniye ile 1/4000 saniye aralığında değişen enstantane değerlerini 1/2 ya da 1/3 stop aralıklarla ayarlayabiliyorsunuz. Flaş senkron hızı 1/200 saniye olan makinenin üzerinde bulunan flaş kızağı sayesinde Nikon”un tüm modern flaş ünitelerini kullanabiliyorsunuz. Bu arada, makinenin kendi flaşı da yeterli bir performans sunuyor. 3D matrix, merkez ağırlıklı ve noktasal olmak üzere üç farklı ışık ölçüm sistemini barındıran D90, matrix ölçüm modunda G ve D serisi objektiflerle birlikte kullanıldığında uzaklığı da hesaba katarak ışık ölçümü yapabiliyor.

Son olarak pil konusuna da değinmek istiyorum. Canlı izleme fonksiyonu ve video çekimi pil tüketimini arttıracaktır kuşkusuz, ama 7.4 Volt ve 1500 mAh”lik EN-EL3e pili çok uzun ömürlü bir pil. Normal fotoğraf çekimi için kullanıldığında tek şarjda yaklaşık 850 kare çekebiliyor. Ayrıca menüden pilin ömrü ve bu haliyle kaç kare daha çekebileceği gibi bilgilere de ulaşabiliyorsunuz. Opsiyonel olarak, makinenin altına dikey tutuş kabzası (vertical grip) MB-D80 bağlanabiliyor ve farklı piller de kullanma olanağınız doğuyor. Ayrıca makine daha büyük ve gösterişli bir hale geliyor. 16 ayrı dil seçeneği bulunan menüde ne yazık ki Türkçe bulunmuyor.

Sonuç
Meraklı amatörler için ideal bir refleks fotoğraf makinesi olan Nikon D90, sınıfının en iyi modeli gibi görünüyor. Mükemmel görüntü kalitesi, mükemmel LCD ekranı, güzel bakacı, canlı izleme fonksiyonu ve HD kalitesinde video çekim özelliğiyle ideal bir ilk kamera, ciddi olarak ilgilenenler içinse ikinci bir gövde olmayı hak ediyor. Neredeyse mükemmel olan makinenin tek sorunu biraz küçük oluşu. Bu açıdan bakıldığında bayan fotoğrafçılar için ideal olan makine, daha iri ellere sahip olan erkek kullanıcılara sorun yaratabilir. Eğer bunu bir sorun olarak görmüyorsanız, D90 kesinlikle ideal bir fotoğraf makinesi.

Exit mobile version