Oyunlar son derece eğlenceli zaman geçirme imkânı sunuyor. Son derece aksiyon dolu bölümlerle vaktin nasıl geçtiğinin bile farkına varmıyorsunuz fakat bu oyunlarının yanı sıra duygusal oyunlar olduğunu da unutmamak gerekiyor. Söz konusu oyunlar da en az aksiyon oyunları kadar sizi farklı bir dünyaya götürüyor ve aynı etkileri elde ediyorsunuz.
Henüz bu oyunlardan hiçbirini oynamamış olabilirsiniz ama merak etmeyin, bu listede en iyilerini sıralayarak sizi duygulandıracak en iyi oyunları keşfetmenize yardımcı olacağız. Dilerseniz gelin, zaman kaybetmeden hemen bu oyunları sıralamaya başlayalım.
En İyi Duygusal Oyunlar Neler?
- The Last of Us Part I & II
- Red Dead Redemption 2
- Before Your Eyes
- Detroit: Become Human
- Life Is Strange
The Last of Us Part I & II
The Last of Us’ın hikâyesinin temeli, bir babanın en büyük korkusuyla yüzleşmesidir. Joel, salgının başladığı gün kızını kaybettikten sonra hayata olan tüm inancını yitirmiş, vicdanını susturmuş bir adam hâline gelir. Yıllar sonra karşısına çıkan Ellie ise onun için sadece taşınması gereken bir paket değil, zamanla kaybettiği insanlığının bir yansıması olur. İkilinin arasındaki bağ bir zorunlulukla başlayıp daha sonra bir baba kız ilişkisine evrilir.
Red Dead Redemption 2
Red Dead Redemption 2, son demlerini yaşayan bir çeteyi merkezine alıyor. Arthur Morgan, hayatı boyunca babası gibi gördüğü Dutch van der Linde’ye sadık kalmış bir tetikçidir ancak çete içindeki düzen bozulmaya başladıkça Arthur’un yıllardır doğru kabul ettiği değerler de sarsılmaya başlar. Onun için asıl trajedi, sadece kanun güçlerinden kaçmak değil, hayatını adadığı ailesinin gözlerinin önünde parçalanmasına tanık olmaktır.
Arthur için en büyük kırılma noktası, amansız bir hastalığa yakalandığını öğrendiği andır. Artık önünde sınırlı bir zamanı olduğunu bilen Arthur, geçmişte yaptığı kötülükleri ve kırdığı kalpleri düşünmeye başlar. Öleceğini öğrenmesi ile kalan vaktini birilerini kurtarmak için değerlendirmeye çalışır.
Before Your Eyes
Bu oyunu gözlerinizi kırparak oynuyorsunuz. Her göz kırpışınızda zaman ileri akıyor ve bir hayatın ne kadar hızlı geçip gittiğine tanık oluyorsunuz. Oyun boyunca bir karakterin bebekliğinden yetişkinliğine kadar olan anılarını izliyorsunuz. Ekranın altında simge belirdiğinde gözünüzü kırpıyorsunuz ve o an sona erip bir sonraki döneme geçiyorsunuz.
Bu durum üzerinizde çok ciddi bir baskı oluşturuyor. Sevdiğiniz, bitmesini istemediğiniz mutlu bir anı daha uzun süre görebilmek için gözlerinizi açık tutmaya çalışıyorsunuz. Ancak önünde sonunda gözünüzü kırpıyorsunuz. Kimse sonsuza kadar gözünü açık tutamaz, değil mi? O an tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi sonsuza dek geçmişte kalıyor, geri getiremiyorsunuz.
Detroit: Become Human
Detroit: Become Human, yakın gelecekte geçen, seçimlerinizin her şeyi değiştirebildiği bir oyundur. Üç farklı robotun hikâyesine tanık olduğumuz bu oyunda Kara üzerinden küçük bir kızı korumaya çalışan ve bir eşya olmaktan çıkıp bir anneye dönüşen robotun hikâyesi anlatılır. Connor, kontrolden çıkan robotları avlamak için tasarlanmış soğukkanlı bir dedektiftir fakat ortağı Hank ile kurduğu bağ, onun vicdanla hareket etmeye başlamasına neden olur. Markus ise ezilen halkının lideri konumuna yükselir. Onun hikâyesi, sizin vereceğiniz kararlara göre şekillenir.
Life Is Strange
Life Is Strange, zamanı geri alma yeteneğine sahip genç bir kızın hikâyesini anlatırken aslında büyümenin ne kadar sancılı bir süreç olduğunu ve her seçimin bir bedelinin de olduğunu anlatan oyundur. Odak noktasında doğaüstü olaylardan ziyade iki genç kızın arasındaki sarsılmaz ama bir o kadar da kırılgan dostluk bulunuyor.
Hikaye, fotoğrafçılık öğrencisi Max Caulfield’ın zamanı geri alabildiğini fark etmesiyle başlar. Bu yetenek başta bir hediye gibi görünür. Yanlış cevapları düzeltebilir, insanları mutlu edebilir ya da geleceği şekillendirebilirsiniz ancak oyun ilerledikçe fark ediyorsunuz ki kaderle oynamanın her zaman bir etkisi oluyor. Bu süreçte küçücük bir iyiliğin bile felaketle sonuçlanabileceğini görüyor ve bunlardan çok etkileniyorsunuz.








Yorum Yap