Devlet destekleri, oluşan kamuoyunun gücünü arkasına alarak çağımızın çevre sorunlarına dair öne çıkan çözümlerden biri olması yönündeki beklentiye karşın elektrikli otomobiller, bir türlü yaygınlaşmıyor. Beklentilere rağmen elektrikli otomobillerin yaygınlaşmamasında güçlü şekilde pazarlanması temel faktörlerden. Bu gecikmeler hakkındaki soru işaretleri de artmaya devam ediyor. Öte yandan yaşanan süreç o kadar da kolay değil. Ulusal hükümetler kadar farklı yerel departmanlar ile mevcut talepleri karşılamak beklenildiğinden daha uzun zaman ve çok daha yoğun çabaları gerekli kılabilir.
Elektrikli otomobillerin hayatımıza etkisi her geçen gün artarken gerçek şu ki yaklaşık yüz yıldır kullanılan geleneksel içten yanmalı motorlu araçların değiştirilmesi hiç de kolay bir süreç değil. Dünyanın dört bir yanındaki araç sahiplerinin bu otomobillere alışmış olması, yaygın bakım ve onarım ağı ile birlikte her noktada ulaşılabilen benzin istasyonlarından kolay yakıt alınabilmesi göz önüne alındığında beklenen değişim son derece zor.
Bugün tüm dünyada yaklaşık 1 milyar geleneksel türde araç var ve yapılan tahminlere göre 2035 yılında bu sayı 2 milyara ulaşacak. Her yıl yaklaşık 90 milyon ünite geleneksel otomobil üretiliyor. Bu tablonun yanında elektrikli otomobilin icadının üzerinden yıllar geçmesine karşı satışlar sınırlı şekilde gerçekleşmeye devam ediyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yıllık elektrikli araçlar raporuna göre elektrikli araçların satış rakamı 2019’ta rekor kırmasına rağmen ancak 2,1 milyon araca ulaştı ve yollarda toplamda 7,2 milyon elektrikli araç bulunuyor. Bu sayı tüm otomobil, motosiklet, kamyon ve otobüsleri kapsıyor.
Çarpıcı ve çok özel bir veri olarak 2018’de tüm Türkiye’deki BMW marka elektrikli otomobil sayısı sadece ama sadece 200-250 adetten ibaretti. Bu rakamlara göre geleneksel ve elektrikli araçlar arasındaki farkın oldukça fazla olduğu açık. Fakat elektrikli araç endüstrisinin henüz emekleme aşamasında olduğunu da ‘büyük bir umutla’ göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Bilimsel, teknolojik ve çevre dostu
Geleneksel araçlara göre daha fazla çevre dostu olması ile birlikte en son bilimsel ve teknolojik tekniklerin kullanılması elektrikli araçların en büyük avantajı. Bu avantajlarla birlikte elektrikli araçların gelecek yıllarda daha çok yaygınlaşmasının petrol talebi üzerinde de önemli bir etki yaratacağını bilmemiz gerekiyor. Yıllık küresel petrol tüketimini toplamının en büyük yüzdesini karayolu taşımacılığında kullanılan yakıt oluşturuyor.
Elektrikli araçlar bu tüketimi en aza indirerek çevreye vereceği olumlu etkilerden dolayı çevreci örgütler tarafından teşvik ediliyor. Bazı ABD eyaletleri ile Avrupa ülkelerinde bu yüzyılın ortalarından itibaren karbondioksit yayan araçları yasaklayan yeni çevre yasaları da modern araçları önemli yapan bir başka nokta. Almanya ve İskandinav ülkeleri bu noktada başı çekiyor.
Ama sorunlar da yok değil…
Elektrikli araçlarda yaşanan en büyük problemlerin başında kullanılan bataryaların enerji kapasitesinin ne kadar arttırılabileceği konusu. Son yıllar içerisinde batarya performansına arttırmak ve yaşanan maliyetleri düşürmek için yoğun çalışmalar yapılıyor. Bunun yanı sıra elektrikli araçların bataryalarının kamusal alanlarda ya da konutlar ve çalışma alanlarının yakınına kurulacak istasyonlar ile şarj edilmesine yönelik çalışmalar sürüyor. Bu sayede elektriğe yönelik talebin en yükseğe çıktığı zamanlarda çok sayıda aracı şarj etme imkânının sağlanması hedefleniyor.
Diğer yandan sürdürülebilir alternatif enerji kaynaklarının da kullanılması ile elektriğe olan bağımlılığın azaltılması amaçlanıyor. Hem elektrik hem de güneş enerjisi ile çalışabilen gelişmiş hybrid araçlar ile daha fazla çevre dostu araçların üretilmesi hedefleniyor.
Elektrikli araç üreticileri, geleneksel araç kullanan tüketicileri ikna etmek için çeşitli modeller sunarak geleneksel otomotiv sektörü ile mücadele ediyorlar. Elektrikli araçları geliştirmek için bilimsel araştırmalar, ayrıca bu sektördeki şirketlere mali destek sağlayan devlet politikalarını geliştirmek için de çalışmalar sürüyor.
Tüm bu süreçte dikkat çekilmesi gereken sorular
- Elektrikli araçların geliştirilmesini desteklemek amacıyla yapılan yardımların kullanılmasında belirlenen alanlar nedir?
- Verilen desteklerin öncelikli aşamaları nelerdir?
- Elektrikli araçların pazarlama çalışmalarını desteklemek için hangi yeni yasaların çıkarılması gereklidir?
Elektrikli araçların pazarlanmasını destekleme noktasında önemli bir soru daha mevcut. Ülke politikaların uygulanması süreçlerinde halkın elektrikli araçların kullanımına teşvik edilmesi için ulusal hükümetler ve yerel makamların rolü ne şekilde artırılabilir?
Günlük yaşamlarında önemli bir konumda olan geleneksel araçlar ve yeni nesil elektrikli araçlar arasındaki farklılıkların halkın yaşamında ne gibi etkiler yaratacağı ve elektrikli otomobil satın almaya nasıl ikna edilecekleri konusu önem arz ediyor.
Oxford Enerji Araştırma Enstitüsü tarafından ‘elektrikli araçların geleceği’ üzerine düzenlenen sempozyumda bu doğrultudaki araştırmaların detayları yayınlandı. Raporda elektrik araç üreticileri ve yerel yönetimlerin vatandaşlar ile iş birliğinin önemi, vatandaşların öncelikleri, hükümet ve yerel yönetimlerin politikalarıyla nasıl uzlaşılacağı konu başlıkları yer aldı. Raporda ek olarak modern otomobiller hakkında hem yerel şirketlerin hem de vatandaşların nabızlarının nasıl yoklanması gerektiğine dair konular da yer buldu.
Yaşanan bu girişimler ve çaba, tüketicileri yıllardır tanıdığı ve yakından bildiği bir temel ticari üründen vazgeçirerek; yeni bir ürünü kullanmaya teşvik ve ikna etmenin ne kadar zor olduğunu, dahası sürecin son derece uzun süreceği argümanları öne çıktı.
Özetle Oxford Enerji Araştırmaları Enstitüsü tarafından yayınlanan rapor şu noktaları işaret etti;
- Gerçekte hükümetler ve yerel yönetimler arasında yetersiz koordinasyon olduğu görülmektedir. Bu durum, elektrikli araçlara geçme hızında yavaşlama yaşanmasına yol açabilir. Elektrikli araçlara geçiş hedeflerinin Avrupa Birliği tarafından hazırlanmasına rağmen Avrupa’daki hükümetlerin bu hedefleri uygulamak için gerekli politikaları belirlemekte özgür olmaları gösterilebilir.
Hükümetler tarafından belirlenen hedefler otomobil şirketleri, parçalar üreticileri ve finansman yöntemlerini koordine etmeyi amaçlıyor. Bu durumla birlikte karar almada nihai sorumluluk hem hükümetlere hem de yerel yöneticilere ait. Bunun sonucunda da yerel otoritelerin; hükümet, yerel şirketler ve değişim sürecinde elektrikli araçları satın almaları gereken tüketicilerin hedeflerini uzlaştırması gerekiyor.
- Yerel yöneticiler bu süreçte koordinasyon noktasında birçok zorlukla karşılaşıyorlar. Bunun nedeni ise hükümet politikalarını uygulamak için atmaları gereken ilk adımdan önce yerel sakinler ve yerel şirketler ile istişare yaparak eğilimlerini belirlemeleri gerekiyor. Yapılan istişareler zaman zaman elektrikli araçlar konusunda ilk beklentileri azaltabiliyor. Örnek vermek gerekirse bazı mahallelerdeki alanların yetkililer tarafından düşük emisyonlu bölge olarak belirlenmesi konusunda yapılan ilk çalışmalar sonucunda emisyonlu bölge alanı değiştirilmek zorunda kalınabiliyor.
- Yerel yöneticiler yapılan ilk istişarelerde ayrıca elektrikli araçları kullanmaya geçiş döneminde zorluklarla karşılaşabiliyorlar. Elektrikli araçların kullanılabilmesi için gerekli olan şarj istasyonları gibi altyapıların maliyetlerinin karşılanması için gereken mali ihtiyaçları elde etmekte zorlanabiliyorlar. Bu noktada ise şu soru ortaya çıkıyor; “Yerel bölgelerde elektrikli araçların bataryalarını şarj edecek olan şarj makinelerinin kurulma masraflarını hangi merci karşılayacak?” Tüm bunlara ek olarak yerel yönetimlerin kendi yönetimlerindeki yollarda yaşanması muhtemel tıkanmaları ortadan kaldırmak için ilgili hükümet yetkilileri ile iş birliği içerisinde çalışmalılar.
- Farklı süreçlerde de gördüğümüz gibi bu durumda da yerel makamlar ve yöneticiler söz konusu olduğu zaman; farklı görev ve yetkilere sahip birçok yerel departmanın koordinasyon ve iş birliği içerisinde çalışması gerekiyor.
Sonuç olarak elektrikli araçlara geçiş süreci düşünüldüğü kadar kolay değil. Birçok yerel departman mevcut, talepler arasındaki uyumu sağlamak ve uzlaşıyı yaratmak da yoğun çaba gerektirdiği için geçiş uzun zaman alabilir.
Yorum Yap