Norveç’teki bir oyun geliştirme stüdyosu tarafından yapılan Dustborn isimli yeni oyun, farklı etnik kökenlerden ve cinsiyet kimliklerinden karakterleri barındırması nedeniyle tepkilere yol açtı. Ancak oyun yapımcıları, bu çeşitliliği kasıtlı olarak seçtiklerini ve kimsenin bunu dayatmadığını söylüyor.
Dustborn, distopik bir Amerika’da geçen ve baskıcı bir güç olan “Adalet” tarafından yönetilen bir ülkeyi konu alıyor. Oyunun ana karakteri Pax, “anomallar” olarak adlandırılan ve sözcükleri silah gibi kullanabilen bir grubun lideri. Pax ve arkadaşları, çalınan bir paketi taşırken ülke çapında kaçış yolculuğuna çıkıyor.
Oyunun çeşitli karakterleri, farklı etnik kökenler, cinsiyet kimlikleri ve kişisel özellikleriyle öne çıkıyor. Örneğin, Pax’ın sevgilisi Noam cinsiyet nötr zamirler kullanırken, Müslüman Sai karakteri de yer alıyor.
Oyunun yaratıcı yönetmeni Ragnar Tørnquist, oyuncu kitlesinin giderek çeşitlendiğini ve buna ayak uydurmanın önemli olduğunu vurguluyor. Ona göre, “Oyun endüstrisi ve oyuncular, daha geniş ve daha çeşitli bir kitleye ulaştığını anlıyor. Bu da oyunların içeriğine yansıyor.”
Oyundaki karakterlerin temsiliyeti konusunda eleştiriler alan Tørnquist, “Bizi kimse buna zorlamadı, biz bunu kendimiz istedik” diyor. Ana oyuncu Dominique Tipper de, karakterlerin “çok katmanlı” olmasının kendisini Dustborn projesine çektiğini belirtiyor.
Tørnquist, kendi ekiplerinin çoğunlukla kendisine benzediğini kabul ederek, daha temsili yazarlarla çalıştıklarını söylüyor. Ona göre, bu sayede daha orijinal ve ilginç hikayeler ortaya çıkıyor.
Dominique Tipper, olumsuz tepkilere maruz kaldıklarında bunları dikkate almadığını ifade ediyor. Tørnquist ise, oyuncuların duygusal tepki vermelerinin önemli olduğunu, oyunun olumlu ya da olumsuz da olsa bir etki yaratmasının asıl istediği şey olduğunu belirtiyor.