California”da Mastering”ler Bir Türk”e Emanet

Dünyaca ünlü Capitol Stüdyoları”nın en çok tercih edilen mastering engineer”larını incelerken gözümüze bir Türk ismi çarpıyor: Evren Göknar! Red Hot Chili Peppers, Iggy Pop, Mariah Carry gibi isimlerle çalışan Evren Göknar, stüdyosunun kapılarını ilk kez Sound”a açıyor.

University of Michigan Ann Arbor”dan mezun olduktan sonra, müzikal tutkularını gerçekleştirmek üzere Los Angeles”a giden Evren Göknar, bir süre müzisyen olarak alternatif/indie rock türünde gruplarda çalmış. Bir yandan da stüdyolarda çalışmayı sürdürmüş. Kayıt ve miks yapmayı, beş buçuk sene boyunca çalıştığı Paramount Kayıt Stüdyoları ve Rudy Guess Recording”de (prodüktör Carole King”in stüdyosu) deneyimleyen Göknar, daha çok hip hop ve ve R&B sanatçılarının geldiği Paramount”da Tupac Shakur, Ton Loc, Kid Frost, Mavis Staples ve Montell Jordan gibi isimlerle, Guess Recording”de ise Carole King, Ted Andreadis (Guns & Roses) ve Danny Carey (Tool) ile çalışmış. İlk mastering tecrübelerinden biri Bernie Grundman Mastering”de Carole King”in “Colour of Your Dreams” albümü olmuş. Mastering”in inceliklerini Capitol Records”un bilinen mastering engineer”lerinden Wally Traugott ve Bob Norberg”den öğrenmeye başlayan Göknar, kısa zamanda kayıt tecrübesini mastering”e de uygulayabilmiş.

Yurt dışında pek çok ünlü ismin mastering”ini üstelenen Göknar, ülkemizden de ?ebnem Ferah (Can Kırıkları), Sezen Aksu (Deniz Yıldızı) ve Mor ve ötesi (Başıbozuk, Büyük Düşler) gibi isimlerle çalışıyor.

Sound: Siz Amerika”dan Türkiye”ye bakınca sound olarak nasıl bir fark görüyorsunuz?


Evren Göknar:
Bence Türkiye”de sound kalitesine yeterince dikkat ediliyor ve önem veriliyor. Bana gelen mikslerde bus seviyeleri iyi (0VU = +4 – +6 dBu) Ya hiç peak/brickwall limiting yok ya da az var. çarpık sesler az; balans ve miks düzeni iyi. Türkiye”den çoğunlukla müziğini oturtmuş isimlerle çalıştığım için genellikle iyi kayıtlar görüyorum çünkü arkalarında sistemli çalışan ekipler bulunuyor. Yeni başlayanlar veya evde kayıt yapanların projelerinin kalitesi daha düşük olabilir.  Bence kayıt yapmak için Los Angeles dünyanın en iyi yerlerinden çünkü çok stüdyo var ve önemli bir kayıt geçmişi var. Burada birçok ünlü kayıt ve albümler yapılmış.  Engineering çevreleri geniş ve bu çevrelerde teknik bilgi dolaşımı çok oluyor.  Türkiye”de sanırım kayıt çevreleri daha küçük.  Kayıt ve mastering bilgisi daha az. Aynı zamanda bazı özel aletlerin de bulunması zor. Umarım zamanla gelişir.

S: Nasıl bir stüdyoda, nasıl bir sistemle çalışıyorsunuz?
E.G.: Stüdyom Capitol Records Tower içinde. Ofisim, Capitol Engineering tarafından kontrol odası felsefesiyle düzenlenmiş durumda.  Hoparlörüm “bi-amped” Tannoy System 15 DMT II ile Tannoy PS350B aktif subwoofer.  Diğer hoparlörüm Hafler TRM-8 ve Yamaha NS-10M.  Tüm ampliler Hafler.

Master etmek için herhangi bir analog veya dijital kaynak benim için fark etmiyor. Bu arada kaynaklar genelde bilgisayar dosyası halinde geliyorlar.  O dosyaları Digidesign Pro Tools LE ve Digi 003 hardware ile çalıştırıyorum(Apogee PSX –100 saatiyle). Oradan analog”a çevirip tercih ettiğim analog yol seçeneklerimden (Sontec MES-432C Disc Cutting Parametric Equalizers, Manley Mastering Vari-Mu Compressor/Limiter, Manley Mastering SLAM!, Alan Smart C2 kompresör, NTI EQ3, Capitol Custom Console w/ Jensen 990 Output Transformers) geçiriyorum.  Ondan sonra A/D konvertörlerden dijital alana giriyorum ve DAW”a (Sonic Solutions) sinyali kayıt ediyorum.  Son dithering”i ve çözünürlüğü DAW”dan CD”ye kaydettiğimde gerçekleştiriyorum.

Genel çalışma sistemim şöyle:  Dosyaları Pro Tools”a yükledikten sonra, tüm mikslerin bir parçasını örnek olarak dinliyorum. Miks seviyelerine ve dosyaların şekline dikkat ediyorum. Genel kaliteyi inceliyorum.  Enstrümantasyona dikkat ediyorum. Yavaş ve hızlı parçaları zihnimde ayırıyorum.  Prodüktör veya tonmaister oradaysa, “mikslerden memnun musunuz? Kayıtları nasıl gerçekleştirdiniz?” gibi bir kaç soru soruyorum. İlk başta sinyal geçişini, ekipmanı ve albümün seviyesini seçiyorum. “Gain structure”la başlıyorum ve sonra eksi ya da artı frekansları düzeltiyorum. Yaptığım değişiklikleri sürekli doğal miksle kıyaslıyorum.  Dinlerken hoşlanmadığım bir şey varsa bir ayarlama yapıyorum.  Müzikle duygusal bir deneyime ulaştığımda memnun olup parçayı DAW”a kaydediyorum.  Teker teker parçaları biriktirip, hepsinden örnek alıp, albümü yaratıyorum. 

Favori ekipmanım Sontec EQ”larım. Sontec EQ”ler çok müzikal. Mesela tiz frekansları açtığımda ses hiç bir şekilde sert olmuyor. Aksine açık ve kaygan oluyor diyebilirim. 

Multiband kompresörle enstrüman ve frekans dengesi aksiliklerini çözebiliyorum.  Herhangi bir kompresörün side chain input”uyla de-essing sağlayabiliyorum.

S: Bir mastering engineer, kayda ne gibi katkılar sağlayabilir, ne tarz iyileştirmeler yapabilir?

E.G.:Bir mastering engineer”in sağlayabildiği katkıları sıralamam gerekirse:

a. “Image” – Duyulan ses sahnesinin genişliği, derinliği ve yüksekliğini mükemmele eriştirebilir.
b. “Seviye Yükseltme” – Sesin yüksekliğini piyasa standartlarına ve müziğin tarzına göre uygun seviyeye getirebilir.
c. “Frekans Dengeleri” – Bass, mid ve tiz frekansları uyumlu dengeye getirebilir.
d. “Enstrüman Dengeleri” – Bir seviyeye kadar dengesiz enstrümanları daha iyi yerleştirebilir.
e.  “Punch” – Alt ve orta frekansları canlandırabilir.
f.  “Bütünlük”- Albümü baştan sona dinlerken frekans gösterimini ve parçaların seviyelerini denk ve muntazam hale getirir, sound”a bütünlük katar.
g.  “Detay” – Kayda berraklık getirebilir.
h.  “De-Noising” – İstenmeyen gürültüleri, kirliği, hışırtıları elimine edebilir.

S: Yaptığınız master”larda hangi teknikleri uyguluyorsunuz?

E.G.: Bazen parçaların özel bölümlerini ayrı işlemden geçiriyorum.  Mesela, vokallerde fazla tiz olursa, de-essing”den geçiriyorum. Parçaların kick/trampet vuruşunu korumak için genelde tüm kompresörlerde “side chain high pass filter” kullanıyorum. Bunu da yavaş “attack” zamanıyla yapıyorum ki ayrıntılar çok yok olmasınlar.  Bazen ses ranjını genişletmek için M/S manipulation yöntemini kullanıyorum ama yine de çok sık kullandığım bir teknik değil. Bu yöntemde: Bilgisayarda “side” mix yaratıyorum ve onu “decode” etmeden çOK dikkatli bir şekilde normal mix”le karıştırıyorum.  Sonuç harika ya da berbat olabilir. Ya da M/S “encoding” ve equalization / compression yapıp, ondan sonra “decoding” bazen yapıyorum. Bu arada Capitol”da teknisyenler benim tercilerime uygun M/S encoder / decoder yaratmaktalar. Bazen de hoparlörlerde çok patlayan rock sesini sağlamak için bir kaç limiter”i seri halinde kullanıyorum.  Hip hop”da ise alt frekansları öyle bir ayarlıyorum ki volüm göstergesinin iğneleri oynasın!

  S: Gelen mix ve kayıt hatalarına örnek verebilir misiniz?
E.G.: Mix”de aşırı limiting veya “plug-in” limiting kullanılmasını tavsiye etmiyorum.  Bu durum, miksin kalitesini düşürüyor ve tiz frekansları bozuyor. Limiting ve yükseklik ayarlarını mastering engineer”e bırakmalarını öneririm çünkü bizlerin ekipmanı daha berrak ve temiz. Ayrıca mix limiting”de daha tecrübeliyiz. 
Bir diğer konu ise kötü frekans dengeleri. Mesela tizler vokalde az, trampette fazla olmamalıdır. Kötü enstrüman dengeleri de mastering engineer”ın işini zorlaştırır. Mesela kick alçak, ama bas çok yüksek olmamalıdır. DAW”da kötü edit yapılmış olması ve “click” bırakılması da hoş değil tabii.

S:  Frekans problemlerini nasıl çözüyorsunuz?
E.G.:  Muntazam frekans problemlerini düzeltmek görece daha kolay.  “Boomy” bas varsa onu “equalization” ya da “multiband compressor” ile düzeltebilirim.  Karışık frekans/enstrüman sorunları varsa, düzeltmek  daha zor.  Mesela parlak hihat/kirli vokal ve yüksek bas/alçak kick sorunları varsa elim kolum bağlanıyor ve mümkünse miks engineer”a kaydı geri yolluyorum.  O seçenek yoksa daha saldırgan teknikler kullanıyorum. M/S equalization veya mulitband compression gibi.

S: Bir mastering engineer olarak, farklı projelere hangi farklı yaklaşımlarda bulunuyorsunuz?

E.G.: Akustik albümlerde kaydın dinamiklerini muhafaza etmek için çok daha az kompresyon ve limiting kullanıyorum. ?arkıcının ön  planda olması gereken müziklerde vokaller yüksek olur.  Mastering”de bazen A/D konvertörlerinden hışırtı gelebilir. Dolayısıyla seviyeleri daha alçak bırakıyorum ki parça temiz ve berrak duyulsun. 

Rock projelerinde daha şiddetli bir dinleme tecrübesi yaratmak için biraz daha kompresyon ve brickwall limiting kullanıyorum.  A/D konvertörlerine daha yüksek sinyal veriyorum ki “patlamak üzere” olan bir ses yaratıyım. Mid ve alt frekansların mevcut olmaları lazım.  Tabii rock müzikte farklı tarzlar var: Indie, alternatif, metal, klasik vs. Mesela klasik Rock”ta biraz daha yumuşak bir yaklaşımla çalışıyorum.

S: Mixing engineer”larla nasıl bir irtibat içinde oluyorsunuz?

E.G.: Mümkünse beraber miksi dinleyebilmek için stüdyoya davet ediyorum. Bu ilk dinlemelerde ses, frekans ve enstrüman denge ve seviyelerine dikkat ediyorum ki mastering aşamasında sorun olmasın.  Kayıt nasıl yaratılmış, onu öğreniyorum.  Bazen istedikleri tarza örnek bir CD getiriyorlar.  Ondan sonra olay bana bırakılıyor.  Bazen mixing engineer işe hiç dahil olmuyor.  O arada grup veya prodüktörden bilgi alıyorum.


S: Ev kayıtları ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Avantajları ve dezavantajları nedir sizce?
E.G.: Bütçe açısından evde kayıt yapmak avantajlı tabii. Ama evde de kayıt yapsanız, tecrübeli bir ses teknisyeniyle çalışmak lazım. Ev stüdyolarında rahatlık ve yaratıcı enerji bol oluyor. Saati merak etmeden ve maliyet durumunu sürekli düşünmeden dikkati kayda verebiliyorsunuz. O açıdan ev kayıtlarını destekliyorum. Ama, Pro Tools / DAW devrimi sanki herkesi bir engineer ve prodüktöre çevirdi.  O kadar da uzun boylu değil! Sonuçta kayıt ve miks yapmak tecrübe isteyen işler; o deneyime saygı göstermeniz lazım.  Miksi büyük stüdyoda yaptıramasanız bile, mastering”i mutlaka  bir profesyonele yaptırmanız gerekir. Yoksa, projeniz hiçbir zaman profesyonel bir dinleme ortamında yer bulamaz ve tecrübeli kulaklardan geçer not alamaz. Stüdyomda dört beş tane mixing engineer”ın  iletişim bilgileri var. Birisi bana kötü bir miks getirirse, temel miks prensipleri eksikse, müşteriyi hemen o kişilerden birine yolluyorum. 

S: Analag mastering ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
E.G.: Analog mastering, analog ruhu yakalamak konusunda yardım edebiliyor.  Mastering”in bir parçası sürekli deney yapmak. Bazen aynı parçayı normal analog sistemden ve tüm dijital (plug-in) sistemden geçiriyorum ve sonunda onları kıyaslıyorum.  çok büyük fark oluyor.  Genelde dijital mastering”de tiz frekanslar sert olabiliyor ve ses derinliğinde kayıplar olabiliyor. Bir diğer çözüm de mastering”den önce stereo dosyaları “analog summing” ile yaratmak.  DAW”da “file creation” yaparken bir kalite bozulması olabiliyor.  Başka bir şekilde, analog bant türü makinelere erişiminiz varsa, miksi direkt DAW”dan banda kaydetmek mükemmel sonuç sağlayabilir.

Exit mobile version