Bir mercan resifinde dalış yaparken akvaryum önünde oturup canlıları seyreder gibi oluruz. Çeşit çeşit balıklar, onlarca tür yengeç, karides, ahtapotlar, deniz anemonları ve diğerleri… Rengârenk bir dünya… Elimizde kameramız neye bakacağımıza, ne tarafa yüzeceğimize neyi çekeceğimize karar vermekte zorlanırız. Her sahne kaçırılmaz bir fırsattır. Ancak biri var ki, onu diğerlerinden ayrı tutmadan edemeyiz. Aslında bu, su altı dünyasında iki canlının en mucizevi gerçekleşen ilişkisinden başka bir şey değildir. Bir deniz anemonu ve onun tentakülleri arasında yaşam süren anemon balıkları! Doğada başka örneklerini de gördüğümüz bir simbiyotik ilişki. Ama bu ilişkiyi benzersiz kılan başka bir şey daha var. Anemon, aslında zehirli olan tentakülleri ile başka deniz canlıları için son derece tehlikeli bir omurgasız türüdür. Yakaladığı avlarını bu kollarındaki zehir ile felç edip onlarla beslenen tehlikeli bir canlı, bir et obur. Ama bu konuda en aykırı olayı gerçekleştiren, bu zehirden etkilenmeyen, o anemon içinde doğup büyüyen bir aile oluşturan balıklar da vardır; bu özellikleri nedeniyle de “Anemon” Balığı ismini alan balıklardır onlar. İşte bu iki canlının ilişkisi su altının en ilgi çekici birlikteliğidir. Bu ilişki ilk olarak bir asırdan fazla bir süre önce tanımlandı ve o zamandan bu yana geniş çapta çalışılmasına rağmen ilişkinin evrimi ve ilgili mekanizmalar ve davranışlar hala gizemini koruyor.
Anemon Balığının Bir Diğer Adı da “Palyaço”dur
Bunun yanında anemon şık bir canlıdır. Gövdesi farklı renklerde olabilir, fotoğrafın kompozisyonuna güç katarlar. Aynı şekilde anemon balıkları da su altının en göz alıcı renklere sahip, en sevimli fotojenik canlılarıdır. Ayrıca bu balıkların bir diğer adları da “palyaço balığı”dır. Çünkü anemon içinde hiç durmadan hareket eden, hiperaktif, fotoğrafçının karşısında her an farklı bir poz veren canlılardır. O nedenle bu adı da sonuna kadar hak ederler. Ve bu iki canlının oluşturduğu birliktelik su altı fotoğrafçılarının en özel çalışmalarını yaptıkları bir sahne oluşturur. Üzerinde balıkları olan anemonu kadrajına alan fotoğrafçının tek hedefi net fotoğraf çekmek olur. Gerisini de Anemon ve Anemon balıkları kendileri halleder.
Su altı fotoğrafçısının bir dalışında elinde bir geniş açı veya bir makro objektif olabilir. Ama su altında bir anemona sakinleri ile rastlandığında o an çalışmayı planladığı fotoğraf kategorisinin önemi yoktur. İster geniş açı objektifle anemon ve anemon balıklarının kolonisini, ister makro objektifle de tek başlarına balıkları fotoğraflamak her su altı fotoğrafçısını tatmin eder. Bu hareketli balıkların objektif karşısında anemonun kolları arasında oradan oraya gidip gelirken yakalanan her kare farklı bir enstantane yaratır. Balıklar da canlı renklere sahip olduklarından anemon ile kontrast renkler oluştururlar. Hele anemonun kolları içinde gezinen iki üç aile ferdi anemon balığı bir kareye sığdırılabilirse bakmaya doyulamayan bir fotoğraf çıkar ortaya. Geniş açı veya yakın plan çekim seçeneği dalgıcın dalış öncesi karar vereceği bir karardır. Bir aynasız veya DSLR kullanan fotoğrafçı o dalışta hedefi neyse ona göre çekim tekniğine karar vermek zorundadır. Böyle bir karar sonrası elindeki objektife uygun olmayan konular ile karşılaşma ihtimalini su altı fotoğrafçısı göze alır. Bu açıdan kompakt makine kullanıcıları daha avantajlıdır. Çünkü ellerindeki sistem yakın plan çekimler için de su altında basit aksesuarları monte ederek geniş açı fotoğraf çekmeye de hazır haldedir. Ancak, karşılarında o kadar hızlı hareket eden, göz açıp kapayana kadar sahneyi değiştiren canlılar vardır ki, kompakt kameraların pozlama hızları çoğu zaman yetersiz kalır.
Anemon balıklarının, anemonların türleri çok çeşitlidir. Türlere göre de renkler çok çeşitlilik gösterir. Bazı türlerin renkleri çok albenili olmaz. Aynı şeyler anemonlar için de geçerlidir. Ayrıca bazı tür balıklar agresif olurlar. Bulundukları anemonlara dalgıç yaklaştığında hiç çekinmeden dalgıca atak yapabilirler. Bu balıkları o aşamada kadraja almakta mümkün olamaz. Çünkü dalgıcın üzerinde çekiştirecekleri bir parça için kadrajın çok dışında dalgıcın üzerindedirler. Amaçları dalgıcı mümkün olduğunca anemondan uzak tutmaktır. Ortak yaşamın amaçlarından biri de bu. Taraflar birbirlerinin hayat sigortası olması. Bazı türler de tersine utangaç ve ürkek olur ve anemonun kolları arasında saklanıp kaybolmaya çalışır. Bu defa da onları anemonun kolları dışında açıkta yakalayıp kadraja almak çok zorlaşır. Ama anemon balıklarının fotoğraflarını çekmenin çekiciliği de budur; güzel, sevimli, her bakanın hoşuna gidecek bir canlının fotoğrafını çekerken verilen uğraş ve her zaman sürpriz olan enstantaneleri yakalamak! Ancak yine de bir anemon ile anemon balıklarının iyi bir fotoğrafını elde etmek için göz önüne alınması gereken noktalar vardır.
İstenilen Kadraj için Çok Kare Harcanır
Öncelikle kadraj yaparken arka plan göz önüne alınmalıdır. Gereksiz objeler kompozisyonu bozacaktır. O nedenle kadrajın içine balığı veya balıkları yerleştirdikten sonra negatif alanlar tamamen anemonun kolları doldurulması daha iyi sonuç verir.
Balıklar çok hareketlidir. İstenilen kadrajın elde edilebilmesi için birçok kare harcanır. Çünkü çoğunlukla deklanşöre basıldıktan sonra ani bir hareketle balıklar kadraj dışına çıkabilecektir. Balıkların bu telaşlı, yerinde duramaz hareketleri nedeniyle vizörden balıkları takip etmek yerine, balıkların anemonun en sık tercih ettikleri bölümüne sabit kadraj yapıp kareye giren balıkları fotoğraflamak, hızlı ve takibi zor türlerin fotoğraflarını elde etmek için iyi bir yöntemdir.
Ayrıca anemonun bazen gövdesini büzerek bir top gibi olur ve balıkların saklanacağı alan kısıtlanmış olur. Ama bu durum fotoğraf çekmeyi kolaylaştıracaktır. Çünkü balıklar daha dar bir alanda toplanmış ve anemonun renkli gövdesi de kadraja girmiş olacaktır. Bu da fotoğrafı farklı ve albenili kılar. Bu nedenle dalış sırasında kırmızı, mavi, mor gibi renkli gövdelere sahip anemonlara rastlanması iyi bir şanstır. Ancak anemonun renkli gövdesinin kadraja girmesini sağlamak için ona temas edilerek kapanmasına neden olmak su altı etik kurallara aykırıdır. Sahneye fotoğrafçı müdahil olmamalıdır. Çünkü anemonlar da en az balıklar kadar korunması gereken özel bir canlıdır. Ayrıca çıplak elle anemonun tentaküllerine dokunmak anemondan daha çok dalgıca da zarar verebilecektir. Su altının en temel kurallarından biri de hiçbir canlı ile aktif temasın kurulmamasıdır.
Sonuçta böylesine karmaşık olan bir sistemin karşısında olmak ve detaylarıyla veya bütünüyle bu ilişkiyi fotoğraflamak da kaçmaz…
Yazı ve fotoğraflar: Ateş Evirgen
Yorum Yap