Geçtiğimiz aylarda 3 trilyon dolarlık değeriyle dünyada ilk sırada yer almayı başaran Apple, bu başarının nasıl sağlandığını gözler önüne seren yeni verilerle ortaya çıktı. Dünya’daki birçok ülkede en çok satılan cep telefonu markası olan iPhone, daha önceleri geride olduğu Çin’de bile ilk sıraya yerleşerek dünya genelindeki başarısına bir yenisini ekledi. Hatta 2022’nin ilk çeyreğinde ülkede en çok satan 4 telefonun iPhone olduğunu açıklaması, dünya genelindeki başarısını bir kez daha kanıtladığını göstergesi oldu.
Küresel teknoloji devi Apple, çip tedariğinde görülen sıkıntıları aşarak 28 Ekim 2021’de başlayıp, 25 Aralık 2021’de biten 2022 mali yılının ilk çeyreğinde rekor satış gerçekleştirdi.
Piyasa değeri açısından dünyanın en büyük şirketi olan Apple, mali yılın ilk çeyreğinde satışlarını yüzde 11 artırarak 123,9 milyar dolara ve net karını 34,6 milyar dolara çıkardı. Hisse başına kâr ise 2,10 dolar oldu.
Apple Diğer Şirketlerden Daha İyi Yönetti
Analistler, piyasa değerine göre dünyanın en büyük şirketi olan Apple’ın fabrikaların kapatılması ve salgın hastalık nedeniyle sevkiyatlarda gecikmeler gibi tedarik zincirinde görülen sıkıntıları benzer şirketlerden daha iyi yönettiğini aldığını söyledi.
Apple’ın hisseleri borsa kapanışının sonrasında görülen işlemlerde yaklaşık yüzde 5 yükselerek yıllık kayıplarını telafi etti. Kazanımlar, şirketin metaverse’deki artırılmış gerçekliğe ilişkin hedeflerine işaret etmesinin ardından gerçekleşti.
iPhone Satışları Arttı, iPad’ler Azaldı
Apple yöneticileri çip tedariğinde görülen sıkıntıların çoğunlukla ürünlerinin eski modellerini etkilediğini ve özellikle iPad satışlarını yavaşlattığını belirtti.
Bu çeyrekte 2020 yılının aynı dönemine göre Apple, iPhone satışlarını yüzde 9 artırarak 71,6 milyar dolara çıkardı. iPad satışları ise yüzde 14 azalarak 7,25 milyar dolar oldu.
Apple Çin Pazarını Ele Geçirdi
Apple, rakip şirketler rekabetçi teklifler üretmek için uğraşırken, Çin’de en çok satan dört telefonun da iPhone modelleri olduğunu açıkladı.
Araştırma şirketi Counterpoint Research’ün yayımladığı rapora göre, Apple Çin’de altı yılda ilk kez en çok satış gerçekleştiren şirket oldu.
Apple’ın Başarısının Arkasındaki 3 Önemli Faktör
Geçmiş yıllarda birçok teknoloji firması hayatımıza girdi ama hiçbirisi hayatımızı Apple kadar etkilemedi. Her ne kadar buna itiraz edenler olsa da Apple’ın dünyanın ilk trilyon dolarlık şirketi olduğu haberleri yayınlandığında tartışmalar son bulmuş oldu.
Geriye dönüp Apple’ın 40 yıllık göz alıcı tarihine baktığımızda şirkete bugünkü öncü ve üstün konumuna gelmesinde öncülük eden bazı kritik adımlar olduğu gözümüzden kaçmıyor. Bir zamanlar temelleri garajda atılmış olan bir şirketin bugün insanlık tarihinin en değerli şirketine dönüşmüş olması oldukça büyüleyici bir şey.
Yazımızın ilerleyen kısmında Apple’ı garajda kurulan minik bir girişimden trilyon dolarlık bir şirket haline getiren üç kilometre taşından bahsedeceğiz.
Müşteri Segmentlerinin Bariyerlerini Yıkmak
Türkiye ve benzer ülkelerin ilginç özelliklerinden birisi sosyal sınıfların farklı uçlarındaki insanların aynı cep telefonu markasını tercih etmesi. Bu markaysa elbette Apple’dan başkası değil.
Geçmişten bugüne yaygın tüketim alışkanlıklarını incelediğimizde Apple’ın dünya genelinde bir fenomen hale gelmesini pazarlama departmanının olağandışı başarısına borçlu olduğunu düşünüyoruz. Hem dün hem bugün.
En çok dikkatimizi çeken şey Apple’ın hedef müşteri kitlesinin asla demografik ölçülerle, belirli özelliklerle veya herhangi bir ayrımla kısıtlandırılmadığı. Basitçe ifade edecek olursak Apple’ın hedef kitlesinin herkes olduğunu söyleyebiliriz. İşte tam da bu yüzden kullanım rahatlığı Apple ürünlerinin imza özelliklerinden bir tanesi.
Devam edecek olursak Apple’ın yayınladığı reklamlarda veya pazarlama içeriklerinde kolay kolay anlayamayacağınız teknik terimlere veya ürün tanımlarına rastlamazsınız. Apple, iletmek istediği mesajın karşıdaki tarafından anlaşıldığını bilmek her yaştan ve sosyal sınıftan insana ulaşmak istiyor.
Ürünlerini pazarlarken ortalama bir kullanıcıyı etkileyecek, dikkatleri üzerine çekecek özelliklere odaklanıyorlar; kamera çözünürlüğü, görüntü kalitesi, depolama alanı, parmak izinizle kilit açmak gibi…
Apple’ın pazarlama departmanı, müşterilerini sınıflara bölmek yerine onlara bir bütün olarak hitap ederek birçok nesilden kullanıcının dikkatini çekmeyi başardı. Başarılarının bir diğer önemli kanıtı yeni milenyumun başından beri Apple hisselerinin yüzde 15 000 değer kazanmış olması.
Bir Marka Kültürü Yaratmak
Dünyada Apple’ın takipçi kitlesi gibi bir kitleye sahip başka bir marka yok. Geçtiğimiz yıllarda Apple bir markadan çok daha fazlası haline geldi. Herkesin kullanabileceği yüksek kalite ürünler üretmekle başlayan marka serüveni, zamanla öyle bir kültüre dönüştü ki bugün Apple kullanıcıları başka bir markanın ürününü kullanmayı akıllarından geçirmiyorlar bile.
Bu akım 1980’lerin başında evlere bilgisayar almak bile yeni yeni bir trend haline gelirken başladı. Steve Jobs 9000 Apple ürünü bilgisayarı Kaliforniya’daki okullara bağışladı ve bu hareket büyük tepki çekti; birçok kişi duayen girişimcinin delirdiğini düşünüyordu.
Oysaki vergi indirimlerinin yanı sıra hareketin ardındaki pazarlama fikri dahiceydi. Jobs’ın amacı, ‘Çocuklar beklemez’ programıyla bağışladığı bilgisayarlar sayesinde çocukları daha kendi bilgisayarları olmadan Apple ürünlerine alıştırmaktı. Bu birçok yönden Apple’ın marka kültürünün başlangıcı oldu.
O günden bu güne yüzlerce çocuk okullarında bu bilgisayarlarla eğitim alarak büyüdüler ve mezun olduklarında aldıkları bilgisayarlar da elbette Apple markaydı. Her ne özelliği olursa olsun başka bir marka kullanmaya yanaşmıyorlardı; Apple onlar için ilk ve tek olarak kalacaktı.
Apple Asla Fiyat Savaşına Girmedi
Birçok marka fiyat savaşlarının sadece endüstrideki rekabetin bir parçası olduğunu düşünür. Apple içinse bu durum tam tersiydi. Kurulduğu günden bu güne Apple kendi fiyatlama modellerine bağlı kaldı, her ne kadar bu fiyatlar rakiplerininkinden biraz daha yüksek olsa da.
Örneğin; Apple’ın Macbook Pro 13 ünü ele alalım ve HP’nin Spectre 13 modeliyle karşılaştıralım: İki cihazın özellikleri benzer ve her ikisinin de kendi avantaj ve dezavantajları var ama Macboook Pro 800 dolar daha pahalı.
Peki neden böyle? Bu sorunun cevabı Apple’ın kendini diğer markalarla rekabet içinde görmemesinde yatıyor.
Apple kurulduğu günden bu yana potansiyel müşterilerini düşük fiyatlarla etkileyip tabana giden bir yarışı kazanmak yerine rakip markaların neler yaptığını yok sayarak kendi ürünlerini ve değer önermelerini pazarlamaya odaklandı: Güzel bir tasarım ve eşsiz bir müşteri deneyimi.
Steve Jobs Apple’ın temellerini atarken yapmak istediği son şey ürünlerinin değerini hafife almaktı. Bu yaklaşımın amacı da neden kendi ürünlerinin diğer markaların ürünlerinden daha iyi olduğunu ve neden daha yüksek bir fiyatı hak ettiğini ispatlamaktı.
Bu yaklaşım sadece markaya sadık bir kitle yaratmakla kalmadı, aynı zamanda yeni dönemde teknolojik cihazların nasıl üretildiğini de şekillendirdi. Piyasanın kaymak tabakasında kalma yaklaşımının belki de en göz önündeki örneği cep telefonu piyasası oldu. iPhone’un 2007 de piyasaya sürülmesinden önce markaların farklı tasarım boyut ve özelliklere sahip onlarca modeli vardı…
Markalar arasındaki çeşitlilik, tasarım farklılıkları dikkat çekiciydi! Halbuki iPhone’un piyasaya çıktığı günden bu güne tasarım tek tipleşti marka fark etmeksizin cep telefonları benzer bir forma kavuştu. Bunun Apple’a olan katkısıysa iPhone’un cep telefonu piyasasında altın kadar değerli bir statüye sahip olmuş olmasıydı.
Etkili Pazarlama Stratejileri
Apple’ın bu kadar büyümesinin sebebi şüphesiz en iyi oldukları konu olan pazarlama stratejileridir. Apple bütün reklamlarında gitgide görselliği üst düzeye çıkarıyor. Ürünlerinin estetik görüntüsü ile hedef kitlesine diğer birçok şirketten daha göz alıcı reklamlar sunuyor. Genellikle insanlar reklam izlerken oldukça sıkılırlar ancak Apple reklamlarında kullandığı müzikler, kamera açıları gibi bir çok etkenle insanın reklamı izlerken sıkılmasına olanak vermiyor.
Diğer şirketlerin aksine reklamlarında fiyatı öne çıkarmak yerine ürünlerini daha etkili bir şekilde tanıtıyorlar. Bu sayede şirket hedef kitlenin fiyatı düşünmeden ürünü almaya çalışmasını amaçlıyor. Şirketin durumuna bakacak olursak bir çok insan hayat kalitesinin üstünde olsa bile ürünleri almaya odaklanıyor. Bu da politikalarının çok güzel bir şekilde ilerlediğini göstermekte.
Göz Alıcı Tasarımlar
Apple her yerde tasarımlarını öne çıkarıyor. Herkes içerikten önce görünüşe dalıyor. Özellikleri fiyatına göre daha düşük olan ürünler yapıyor olsalar bile insanlar görüntüleri için bu ürünleri satın almaya yönelebiliyor. Üstte de bahsettiğimiz gibi reklam politikalarında da tasarım yeteneklerini çokça kullanıyorlar. Tasarımlarının sadeliği ve kendilerine özgün teknikleri kullanıcıyı adeta cezbediyor. Şirket diğer politikalarında olduğu gibi tasarım tekniklerini istikrarlı bir şekilde geliştirmeye devam ediyorlar. Bu yüzden Apple’ı diğer şirketlerden ayıran en önemli özelliklerinden biri de üzerine düştükleri tasarım teknikleridir.
Kaliteli Ürünler
Apple tasarım ve pazarlama politikaları kadar da ürünlerine önem vermektedirler. Bütün dünyanın kullandığı tekniklere karşı çıkarak kendi sistemlerini üretiyorlar. Bu Apple’ı daha eşsiz bir şirket haline getiriyor. Örnek verecek olursak bütün dünya telefonlarda benzer işlemcileri kullanırken Apple şirketi iPhone ürünlerinde sadece bu ürüne özel işlemci ve işletim sistemi üretiyorlar.
Bu da Apple ve ürünleri için büyük bir artı demek. Bilindiği gibi insanlar tasarım veya kalitenin yanı sıra güvenliği de önemsiyorlar. Bu nokta Apple’ın dikkat ettiği bir nokta olduğu için kullanıcıların gözünde daha güvenilir bir marka olarak görünüyor. Ayrıca özel bilgilerinin yayılmasını istemeyecek zengin ve göz önünde bulunan insanlar güvenlik endişeleri yüzünden Apple kullandıklarında bir nevi şirketin reklamlarını yapmış oluyorlar. Buradan çıkarabileceğimiz sonuç Apple ürünleri ve güvenirlikleri sayesinde popülerliklerini daha çok artırıyorlar.
Kullanıcı Odaklı Politikalar
Apple kitlesini çok iyi analiz ettiği ve kitleye uygun ürünler üretmeye devam ettiği için kitlesinde büyük kayıplar yaşamıyor. İnsanların daha güvenilir ürünler aradığını bilen bu şirket buna göre ürünler çıkarıyor. Örnek verecek olursak iPhone ürünleri aynı segmentteki diğer ürünlere göre kapalı bir kutu olarak görünüyor.
Bütün dünyanın kullandığı açık kaynaklı kodları kullanmak yerine kendi kodlarını yazıyor ve bu sayede güvenliklerini artırabiliyorlar. Bunları gören kullanıcılar da Apple ürünlerine karşı sempati besliyor. Her ne kadar ürünleri diğer markalara göre daha pahalı olsa da insanlar bu artılar sayesinde fiyatları görmezden gelebiliyor. Her sene istikrarlı bir şekilde yeni ürünler çıkarmaları da şirket değerini her geçen yıl daha çok artmasını sağlıyor. Bu sayede şirket her zaman zirvede kalabiliyor.
Yenilikçi Bakış Açısı
Şirket kendini geliştirerek yeni ürünlerini çıkarıyor. Gelişen birçok teknolojiyi ürünlerine entegre ediyorlar. Bu sayede insanlar yeni ürünleri merak edip eskilerinin yerine alabiliyorlar. Şirket adeta kitlesini ürünlerine bağımlı hale getiriyor. Her seferinde bir çok insan bir sonraki sürümü alabilmek için kuyruklara giriyor ve tonlarca para döküyorlar. Her ne kadar bireysel olarak mantıklı olarak görünmese de şirket bu sayede değerini gitgide artırıyor.
Gördüğünüz gibi Apple’ın başarısı nereden geliyor ? sorusunun cevabı; doğru hamleleri doğru zamanlarda uygulayabilmeleri. Her ne kadar Steve Jobs’ın eksikliğiyle birlikte ilk zamanlardaki üretken ve girişken ruhlarını yavaş yavaş kaybediyor olsalar da bu şu anda birinci sırada oldukları gerçeğini değiştiremez.
Peki Buradan Ne Anlamalıyız?
Rakiplerinizi düşük fiyatlar ve çekici indirimlerle alt etmeye çalışmak her zaman yapılacak en doğru şey olmayabilir. Bunun yerine zamanınızı hedef müşteri kitlenize neden sizin ürününüzün ve sunduğunuz deneyimin diğer markaların ürününden üstün olduğunu anlatmaya ayırın. Daha da önemlisi bunu kanıtlayacak ürünlere sahip olun. Zamanla yaklaşımınızın işe yaradığını ve satışlarınızın artığını gözlemleyeceksiniz.
Apple günlük hayatımızı nasıl yaşadığımızı değiştirdi desek abartıyor olmayız bence. Burada en çok dikkatimi çeken noktaysa kelimenin tam anlamıyla teknolojiye olan bakış açımızı değiştirmiş olması. Geçmiş yıllarda yeni teknolojilere olan bakış açımız farklıydı, teknolojik ürünleri anlamak ve kullanabilmek için belirli bir bilgi birikimine sahip olmamız gerektiği yönündeydi.
Apple tüm dünyaya teknolojinin bu kadar korkutucu bir kavram olmadığını; sadece teknoloji düşkünlerinin değil herkesin kullanımına açık bir mecra olduğunu göstermiş oldu. Apple bize en son teknoloji ürünlerin bile hepimiz tarafından kullanılabileceğini ispatladı: yaşınız, sosyal sınıfınız, uzmanlığınız fark etmeksizin.
Birçok yönden Apple bize sorunsuz çalışan, güzel tasarımlı ürünlerden çok daha fazlasını satıyor. Apple sadece ürünlerini değil teknoloji bilincini de pazarlayarak milyonları kendine bağladı.