2000’li yılların ortalarından itibaren ciddi bir ivme yakalayan dijital fotoğraf makinesi endüstrisi, kompakttan DSLR’a tüm ürün kategorilerdeki altın çağını 2010’lu yılların başında yaşadı. Düğünler, yaz tatilleri gibi ‘özel zamanları’ ölümsüzleştirmek için tercih edilen mütevazı fiyatlı cihazlar hemen her eve girmişti. Amatör fotoğraf meraklılarına hitap eden Canon, Nikon, Sony, Panasonic gibi üreticilerin DSLR modelleri de ilgi görüyor, fotoğraf kursları, gezileri hiç olmadığı kadar trend hal alıyordu. Ardından DSLR sistemini daha kompakt boyutlara indirgeyen aynasız sistemli fotoğraf makineleri ortaya çıktı. Fotoğrafçılıkta 2010’lu yılların bu ilk büyük inovasyonu fiyat açısından talepkar oluşuna karşın belirli düzeyde ilgi gördü. Bu yeniliğin dışında fotoğraf aygıtlarındaki temel ilerleme örneğin su altı fotoğraf makinelerinde bir önceki sene 5 metre olan basınca dayanıklılık özelliğinin sonraki yıl 6 metreye çıkmasından öteye geçemedi. İnovasyon azlığına bir de mobil fotoğrafçılığın yükseliş etkilenince sektörde gerileme dönemine girildi.
Mobil fotoğrafçılıktaki teknik ilerlemeye bir de Facebook, Instagram gibi çekilen karelerin yayınlanabileceği dijital mecraların popülerleşmeye başlaması eklenince ibre hızla değişmeye başladı. iPhone modelleri, fotoğrafa dair özellikleri ile dikkat çekerken Sony, Nokia, Samsung gibi köklü üreticiler de bu alandaki ilerlemenin temel aktörleri arasında yer aldı.
Sony, aynı zamanda hem fotoğraf makinesi üretiyor hem de akıllı telefonlarına üstün kamera yetileri ekliyordu. Bu ikili gücün sonuçları şirketi inovasyonun liderlerinden biri haline getirdi. Apple, yüksek megapiksel sunmamakta kararlı oluşuna karşın fotoğrafa dair diğer birçok argümanda başı çekecekti.
Derken 2010’lu yılların ikinci yarısında iddialı üreticilere yavaş yavaş Çin merkezli firmalar katılmaya başladı. Huawei, bu alanda ilk küresel Çin markası olmayı başararak Samsung, Apple gibi zirvedeki şirketlerle arasındaki makası kapatacaktı.
Endüstri, mobil taraftaki farklı rekabetin yanında kompakt ve diğer üst ürün gamlarındaki sınırlı gelişime sahne oldu. Fotoğraf aygıtlarının tasarımları değişmiyor, teknik detayları her sene farklılaşıyordu. WiFi, Bluetooth gibi inovasyonlara sıra geldi. Artık DSLR makinenizde çektiğiniz kareyi bilgisayarınıza kablosuz olarak gönderebiliyordunuz. Doğrudan sosyal mecralarda paylaşım gibi yeniliklerle birlikte bu alandaki dijitale dönüşüm de önemli yol katetti. Ancak mobil daha hızlıydı…
İbrenin kaydığı yıllar…
Dönüşüm, 2010’lu yılların ikinci yarısında hızlandı ve mobil fotoğrafçılık, sınırları zorlayan mükemmellik anlayışına yönelmeye, tüketici beklentilerini en iyi şekilde karşılamaya başladı… Trend, teknolojide eşi benzeri görülmemiş şekilde mobile kayıyordu. Her şeyin yapılabildiği akıllı telefon algısı ilk etapta teorik halde kalırken zamanla gerçeğe dönüştü. E-postalar yanıtlanıyor, görüşmeler yapılıyor, bir iş toplantısı için görüşülmek istenen kişiye birkaç dokunuşla bulunulan konum gönderiliyordu örneğin. Fotoğraftaki ilerleme de büyük oldu. DSLR fotoğraf makineleri ile yarışan akıllı telefon kameraları vuku bulmuştu. Dahası akıllı telefonlarla çekilen filmlerin ödül kazandığı, fotoğraf sergilerinin düzenlendiği yeni bir çağa girilecekti…
Çıkarımsal yaklaşım
Akıllı telefon varken fotoğraf makinesi satın alınır mı sorusu günümüzde tamamen çıkarımsal bir yaklaşımı gerekli kılıyor. Zira belirli özellikleri ile belirli fotoğraf makineleri hala en üst segment akıllı telefonlardan iyi durumda. ‘Çok iyi durumda mı?’ Hayır, ama örneğin optik zoom gibi özellikler açısından fotoğraf makinesi tasarımları halen rakipsiz. Akıllı telefonların sunduğu güçlü dijital yakınlaştırma fonksiyonlarına karşın gerçek şu ki orta segmentteki bir fotoğraf makinesi, hele ki zoom öncelikliyse ön planda. Elbette konunun birçok farklı ana maddesi daha var. Dijital anlamdaki arka planın flulaştırılması gibi özellikler, artık akıllı telefon kameralarıyla da mümkün, ancak beklentileri üst noktaya taşıdığınızda iyi bir DSLR’daki sonuçları elde etmeniz hala imkânsız.
Elbette taşınabilirlik konusu başlı başına bir etken. Fotoğraf makineleri her ne kadar artık oldukça ince ve hafif formlara dönüşmüş olsa da mühendislik gereği akıllı telefonlara kıyasla nispeten daha kalın oldukları gerçeği değişmiyor.
Eğer fotoğrafa yakinen ilgi duyuyorsanız akıllı telefonların beklentilerinizi sınırlayacağı da bir gerçek. DSLR makinelerin sunduğu öğrenme olanaklarının çeşitliliği ve elbette keyfi de bir başka. Genel itibarıyla eğitim ve uzmanlık esaslı ilgi ile yakın ilişkideyseniz pek tabii fotoğraf makinesi satın alınır.
Klasikler ölmez
Klasiklerden hoşlanıyorsanız da fotoğraf makinesi iyidir. Deklanşöre dokunmanın verdiği o haz, belirli zamanları ölümsüzleştirme deneyimine ayrı bir boyut ekleyebilir. Bu eskiye vurgu içeren aygıtlar keyif katsayısını artırabilir yani.
Bir diğer anekdot ise fotoğraf makinelerinin çocuklar için gayet iyi bir arkadaş olabileceği gerçeği. Çocuklar için tasarlanmış fotoğraf aygıtları hem daha eğlenceli hem de teşvik edici. Aynı durum yaşlılarımız için de geçerli. Kolay kullanım olanakları sayesinde fotoğraf makinelerinden çok daha fazla keyif alabilirler.
Belirli bir amaç söz konusuysa…
Belirli amaçlar için özelleştirilmiş fotoğraf makineleri konusu ise tamamen ayrı bir şekilde ele alınmayı zorunlu kılıyor. Eğer outdoor fotoğraf meraklısıysanız bu alandaki cihaz ve ekipmanların rakipsiz olduğuna şüphe yok. Outdoor keyfi aynı zamanda zorlu koşullar ve bir miktar da alışkanlıkların sürdürülmesi demek. Yıllanmış çadırınız ve kamp ateşinizin yanında multimedya deneyimi için modern dokunuşlu akıllı telefona değil sağlam bir outdoor sisteme ihtiyaç duyarsınız. Onu ararsınız. Akıllı telefonunuzla eğlenmeyi, iletişimi sürdürebilirsiniz ama fotoğraf ve video için onu bir kenara koyun.
Konunun su altı fotoğrafçılığı boyutu da outdoor’dakine benzer. Aynı zamanda alternatifsiz. Bu alana özelleştirilmiş model ve ekipmanlara, pek tabii belirli düzeyde bilgi ve eğitime ihtiyacınız yoğun şekilde öne çıkacak.
OUTDOOR MAKİNE
Diğer taraftan mobil fotoğrafçılık da gelişiyor. Outdoor veya su altı gibi spesifik alanlara teması güç olsa da bu alandaki teknolojilerin daha iyi günlük ihtiyaçlar veya daha üst seviye beklentilere yanıt verdiği, üstelik sonuçların mükemmelleşmeye başladığı da yadsınamaz. Huawei, Samsung, OPPO, Xiaomi, Apple gibi öncü şirketlerin birinci sınıf fotografi sonuçlarını tüketicilere sunmaya yönelik iddiaları her geçen gün kendini aşıyor. Bu anlamdaki mükemmele erişim talebi dur durak bilmediği gibi tüketicilerin yüzünü güldürmeye de uzun yıllar devam edeceğe benziyor.
Dönüşüm
Dönüşüm, 2010’lu yılların ikinci yarısında hızlandı ve mobil fotoğrafçılık, sınırları zorlayan mükemmellik anlayışına yönelmeye, tüketici beklentilerini en iyi şekilde karşılamaya başladı…
Genel itibarıyla fotoğraf makinesi, profesyonel eğitim ya da hobi gibi özel amaçlar söz konusuysa vazgeçilmez…
Akıllı telefonların ‘yettiği’ durumlar
Akıllı telefonlar her geçen gün daha iddialı kameralarla karşımıza çıkıyor. Bu durumun doğal sonucu ise fotoğraf makinelerinin davet edildiğiniz düğünler ya da tatiliniz için eskisi kadar gerekli olmadıkları…
Yorum Yap