Dünyanın en büyük üreticilerinden biri olan Oppo hakkında çok şey duymama rağmen çok fazla ürününü deneyimleme fırsatım olmamıştı. Türkiye’de ilk faaliyet gösterdiği dönemlerde test etmem için gönderilen Reno RX17 de kamera özellikleri açısından beni çok tatmin etmemişti. Ürün bana teslim edilmeden malum pandemi nedeniyle özel olarak bir firma tarafından dezenfekte edildi. Bu işlem daha telefonu görmeden beni etkiledi. Telefon teslim edildikten sonra teyit için beni arayan ajans yetkilisine RX17 ile ilgili deneyimimi söyledikten sonra, bana “Reno 3 Pro size ‘İşte bu!’ dedirtecek Cem ağabey!” demesi de bir başka olumlu başlangıçtı benim için.
Telefon daha kutusundan çıkmadan zarafetiyle dikkat çekiyor. Genelde üstün nitelikli kameraya sahip telefonlar fiziksel olarak kalınlık sınırlarını zorlamak durumunda kalıyorlar. Oysa Reno 3 Pro, olabildiğince ince tasarlanmış. Hatta öyle ki, Pro olan sürüm, düz Reno 3’ten daha ince. Yalnızca 7,7 mm… Dolayısıyla elinize aldığınızda telefon size farklı bir his veriyor.
Oppo Reno 3 Pro dörtlü bir kamera sistemine sahip. Telefonun arkasında sol tarafta uzunlamasına olarak yer alan bu kamera diziliminde 48 MP ana kamera, 13 MP telefoto lens, 8 MP ultra geniş açılı kamera ve 2 MP siyah beyaz kamera bulunuyor. Birçok marka gibi Oppo da OIS’li Sony IMX586 sensöre sahip ve yeni IPS görüntü algoritması sayesinde görüntüleme etkisini iyileştiriyor. 13MP telefoto lens 48MP ana kamera ile beraber 2x optik, 5x hibrit ve 20x digital zum yapabiliyorsunuz.
Bu arada Reno 3 Pro’nun yurt dışında bazı ülkelerde 64 MP çözünürlüğe sahip ana kamera ve 44 MP+2 MP dual punch ön kamera ile geldiğini de hatırlatayım. Zaman zaman firmalar farklı coğrafyalara göre donanımsal değişiklikler yapabiliyorlar.
48 MP ana kamera f/1,7 diyafram açıklığına ve 1/2,0” sensöre sahip. Bu da düşük ışık koşullarında iyi iş çıkartmasını sağlıyor. Ancak, Oppo Reno 3 Pro’nun ekranının kristal berraklığa sahip 402 ppi yoğunlukta 2400 x 1080 piksel çözünürlükteki ekranı daha fotoğrafı çekmeden, ön izleme görüntüsünde dahi beni büyüledi diyebilirim. İncelemesini yaptığım ve kullanmakta olduğum birçok telefonla yan yana koyduğumda fotoğraf ön izlemesinin bile çok keskin ve parlak bir görüntü sunduğunu gözlemledim. Bu da fotoğrafı çekene, kareyi çekim öncesi değerlendirme açısından önemli bir avantaj sağlıyor.
Elbette, herkes zum peşinde koşa dursun, ben fotoğrafta ultra geniş açının önemine inananlardanım. 8 MP ultra geniş açılı kamera f/2,2 diyafram açıklığında ve 1/3,2” sensöre sahip. Ayrıca 115 derece genişliğinde bir açı sunuyor kullanıcılara. Manzara fotoğraflarında oldukça etkili ama gönül isterdi ki daha fazla çözünürlüğe sahip, daha fazla diyafram açıklığında bir sensörü olsun.
Kullanım süresince tripod üzerinde zum özelliğini kullandım. Aslında 5x hibrit zum kapasitesine çıktığınızda kabul edilebilir keskinlikte fotoğraflar üretebiliyorsunuz. Ancak bunun üzerine çıktığınızda şartları biraz zorlamış oluyorsunuz.
Pek “time lapse” yapmam ama Oppo Reno 3 Pro, bana bu konuda ilham verdi. Bu konudaki performansını çok beğendiğimi söyleyebilirim. Özellikle yanımda profesyonel fotoğraf makineleri ve kameralarıyla çekim yapanlar, telefonun bu performansına hayran kaldılar, şapka çıkarttılar.
Oppo Reno 3 Pro, selfie severler için ön kameraya ağırlık vermiş. 32 MP çözünürlük, ön kamerada ilk kez kullanılan gece modu algoritması ve yapay zeka destekli güzelleştirme filtreleriyle bu konuda çıtayı yükseltmiş. Video çekenler için de önemli geliştirmeler var. Özellikle sabitleyici özelliği çok başarılı. Ülkemizde tavsiye edilen satış fiyatı 6599₺ olan Reno 3 Pro, tasarım vs. açısından “İşte bu!” dedirtse de benim gözüm Find X2 Pro da ve o da henüz Türkiye’ye gelmiyor ne yazık ki… Ama çok yakında ülkemizde de satılan Find X2’yi deneyimleme fırsatı bulabilirim, kim bilir…
Yorum Yap