2022 Dünya Kupası için “Maç Keyfi” Önerileri

Sayılı günlerin kaldığı 2022 Dünya Kupası öncesinde bu dev organizasyonu keyifle izleyebileceğiniz cihazları sizler için derledik.

Tüm dünyadaki futbol fanlarının heyecanla beklediği ve dört yılda bir her yapıldığında tek odak noktası haline gelen FIFA Dünya Kupası’nın 2022 edisyonuna sayılı günler kaldı. İlk kez Katar’da düzenlenecek olan turnuva için yalnızca futbol ve spor severler değil tüm seyirciler heyecanla yeni şampiyonun kim olacağını bekliyor. 20 Kasım’da ilk düdüğün çalmasıyla ev sahibi Katar ve Ekvador arasında oynanacak maçla başlayacak turnuvada 32 ülkenin dünyanın en iyisi olmak için verdiği mücadeleyi tüm dünya seyredecek. Turnuvadaki maçlar, 5 farklı şehirde ve 8 farklı stadyumda oynanacak.

Bir ay boyunca, Fransa’nın tacını korumak için Arjantin, Brezilya, Almanya ve İspanya ile kapışmasını izleyeceğiz. Önemli spor etkinliklerinde olduğu gibi, bu yılki Dünya Kupası TV yayınları, 4K yayınlarından gerçekçi seslere kadar teknik yeniliklerle bir patlama gerçekleştirecek ve ister evde olun ister dışarıda, dünyada Dünya Kupası’nı izlemenin birçok yolu olacak.

Türkiye’de Dünya Kupası’nın yayın haklarına TRT sahip. Yani TRT’nin TV kanallarından maçları izleyebileceğiz.

Son Şampiyon Fransa

Rusya, şu anda Ukrayna Savaşı nedeniyle tüm dünyanın nefretini üzerine çekiyor, ancak bundan 4 sene önce tamamen farklı bir vizyonla futbolun devlerinin buluştuğu ülkeydi. Rusya’da düzenlenen Dünya Kupası 14 Haziran 2018 tarihinde, ev sahibi Rusya’nın Suudi Arabistan’ı 5-0 mağlup ettiği maç ile başlamıştı. Finalde sürpriz bir şekilde Hırvatistan’ı gördük, Fransa’ya rakip olma başarısı gösterdiler ama yükselen yıldız Mbabpe’yi durduramadılar… Fransa, 4-2’lik skorla Hırvatistan’ı mağlup edip kupayı ikinci kez kazandı.

Heyecan Dolu Dünya Kupası Maçlarına Hazır mıyız?

Dünya Kupası’nı yüksek kalitede takip edebileceğiniz cihazlar…

Epson EF-12

Epson EpiqVision Mini serisinin küçük devi EF-12 modeli evde bir akıllı yaşam alanı yaratıyor. Bir projektörle neleri kontrol etmek isterdiniz? Bu güçlü mini lazer projeksiyon, kelimenin tam anlamıyla bir eğlence devi. Olağanüstü parlaklıkta ve net detaylara sahip renkli görüntüleri etkileyici 150 inçlik ekran ile sunuyor. Aynı zamanda 2.500.000:1 kontrast oranı, belirgin gölgeler ve derin siyahlar üretebiliyor. Epson’un 3LCD teknolojisi, projeksiyonların, rakip 1 çipli DLP projeksiyonlardan üç kat daha parlak renklere sahip olduğu anlamına geliyor.

Android TV bağlantı özelliği ile Google Play üzerinden yüzlerce oyuna erişimin yanı sıra YouTube uygulaması ve diğer favori uygulamalarınızdan binlerce film ve programa erişim sağlıyor. Google Asistan sayesinde, eğlenceye hızla erişebilir, aradığınız yanıtları bulabilir ve evinizdeki cihazları kontrol edebilirsiniz. Dahili Chromecast özelliği sayesinde, Android ve IOS cihazınızdan, Mac ya da Windows bilgisayarınıza bağlanmanız bile mümkün. İsterseniz Chromebook’tan esnek bir ekran çözümüne en sevdiğiniz eğlence uygulamalarını yansıtabilirsiniz. Üstelik tüm bu ayrıcalıklar 10 yıl süresince ev eğlencesini yaşamanıza olanak tanıyan ve düşük ışık kaynağı sayesinde çok daha düşük enerji sarfiyatı sunan lazer teknolojisi sayesinde oluyor.

Philips PML9507

OLED model televizyonlar, Ambilight TV serisinde bulunan açık ara en yüksek performanslı ürün olsa da; Mini LED teknolojisi mükemmel görüntü kalitesi ve ses performansıyla ürün skalasını genişletiyor. Mini-LED model seçenekleri; 55, 65 ve 75 inç ekran boyutlarının da eklenmesiyle arttı.

Philips 6.nesil P5 Yapay Zekalı Görüntü İşleme Teknolojisi, 120 Hz Va panel ve etkileyici 1500 Nit’lik parlaklık kapasitesiyle televizyon izleyicilerine üst düzey görüntü kalitesi sunuyor. Yeni nesil dört taraflı Ambilight aydınlatmaya eklenen Aurora özelliği sayesinde seyir keyfi ikiye katlanıyor.

Mini LED; televizyona entegre edilen 2.1 derin bas hoparlör, 70W’luk alttan ateşlemeli tweeter sistemi, iki adet orta mesafeli sürücü, ayrı üçlü zil sesli derin bas hoparlör ve arkada konumlanan ikiz pasif radyatör sayesinde görüntü kalitesiyle eş değer bir ses performans gösteriyor.
Birinci sınıf Avrupa dizaynı; metal kaplama ve setin alt kenarı boyunca ekranın diğer üç kenarında bulunan minimal kalınlıktaki metal çerçeveyle öne çıkıyor.

Epson EH-TW740

Epson’un EH-TW740 projeksiyonu evde büyüleyici sinema deneyimi yaşatıyor. Sahip olduğu temel özellikleri ve 18 yıla kadar eğlence imkânı sağlayan uzun lamba ömrü ile öne çıkıyor. Ekrandaki görüntüye yaşam katan 3LCD teknolojisi ile görüntü, rakip ürünlere göre üç kat daha parlak. 16.000:1 kontrast oranı, aynı zamanda, belirgin gölgeler ve derin siyahlar üretirken 386 inç büyüklüğünde etkileyici bir ekran görüntüsü sunan Epson EH-TW740’ın Full HD 1080p kalitesiyle, en sevdiğiniz film ve oyunların etkisinde kalabilirsiniz. 3.300 lümene kadar eşit derecede yüksek beyaz ve renkli ışık çıkışı oyunları en ince ayrıntısına kadar gün ışığında bile görmenizi sağlar.

Trapezoid düzeltme gibi özelliklere sahip bu projeksiyon, sorun çıkarmıyor ve hızla kurulabiliyor. DVD oynatıcıları, oyun konsollarını ve daha fazlasını bağlamaya yarayan iki adet HDMI girişi (bir MHL dahil) sayesinde eğlenceye erişmek oldukça kolay. İsteğe bağlı ELPAP11 adaptörü sayesinde, iProjection uygulamasını kullanarak akıllı bir cihazdan içerik paylaşmaya olanak tanıyan Wi-Fi bağlanabilirliği özelliğine sahip.

Dünya Kupası Unutulmaz Maçları

1930 yılından beri düzenlenen organizasyondan unutulmayan bazı maçlar var.

1986 Arjantin 2-1 İngiltere

Dünya Kupası’nın en unutulmaz maçı 1986’da Meksika’daki Arjantin ile İngiltere arasında oynanan maçtı. Arjantinli efsane oyuncu Maradona’nın ‘Tanrı’nın eli’ olarak yorumladığı golüyle Arjantin 1-0 üstünlüğü yakaladı.

Maçta dakikalar 51’i gösterirken İngiliz savunmasından seken topa kaleci Peter Shilton ile Maradona birlikte yükselmişler ve Maradona kafasıyla birlikte kaldırdığı eliyle topa dokunarak o unutulmaz gole imza atmıştı.

Maçın hakemi birçok kimse gibi Maradona’nın elle müdahalesini görememiş ve golü vermişti.

Bu golden dört dakika sonra Maradona bir kez daha sahneye çıkar. Yarı sahasından aldığı topla, neredeyse tüm İngiliz oyuncuları çalımlayarak ceza sahasına kadar girer, son olarak da kaleci Shilton’ı geçerek topu ağlara gönderir.

Kalan dakikalarda Gary Lineker’in attığı gol ise Arjantin’i yarı finale çıkmasını engellememişti. Arjantin daha sonra yarı finalde Belçika’yı 2-0, finalde de Batı Almanya’yı 3-2 mağlup ederek kupayı kazandı.

1966 İngiltere 4-2 Batı Almanya

İngiltere, ev sahibi olduğu turnuvada finale yükselmeyi başarır. Wembley’deki finalde İngiltere’nin rakibi Batı Almanya’ydı. 65 yıldır Almanlar karşısında kaybetmeyen İngiltere maçın favorisi olarak gösteriliyordu. Ancak beklendiği gibi kolay bir maç olmadı ve Almanların 89. dakikadaki golü ile 2-2’lik eşitlikle sona erdi. Uzatmalarda 100’üncü dakikaya gelindiğinde ise hala tartışılan bir pozisyonun sonrasında ev sahibi takım 3-2’lik üstünlüğü yakaladı.

Sağ kanattan gelişen atakta Ball’un yaptığı ortaya Geoff Hurst ön direkte vurdu, üst direğe çarpan top ardından yere sekerek oyun alanına geri dönmüştü. Maçın orta hakemi, yan hakemin yanına giderek yaptığı kısa görüşmenin ardından gol kararını vermişti. Bu pozisyonda topun çizgiyi geçip geçmediği hala netlik kazanamamıştır. İngiltere 120. dakikada 4. golünü atarak maçı noktalamıştır.

Kupayı ilk kez kazanan İngiltere, Uruguay ve İtalya’dan sonra kupayı müzesine götürmeyi başaran üçüncü ev sahibi ülke olarak tarihe geçmiştir.

1982 Batı Almanya 3-3 Fransa

İspanya’nın ev sahibi olduğu 82 Dünya Kupası yarı final mücadelesinde Platini önderliğindeki Fransa ile Batı Almanya eşleşirler.

Normal süresi 1-1, uzatma dakikaları da 3-3’lük eşitlikle sona eren maçı penaltılarla Batı Almanya kazanarak adını yarı finale yazdırmayı başarır.

Maçın unutulmaz kılan olay ise 57’nci dakikada yaşanır. Fransa’da oyuna yeni giren Patrick Battiston, hızlı gelişen atakta kaleci Toni Schumacher ile karşı karşıya kalır ve kalecinin yanından yaptığı vuruşun ardından hızla üzerine gelen Schumacher’in sert darbesiyle tehlikeli bir şekilde yere düşer.

Top yandan auta çıkarken, maçın Hollandalı hakemi Charles Corver, pozisyonda faul olmadığı yorumunu yapıp aut kararına hükmeder. Yüzüne darbe alan Battiston ise ambulansla kaldırıldığı hastanede haftalarca tedavi görür. Verilmeyen o faulün sonrasında ise penaltı atışlarında Schumacher iki penaltıyı kurtararak takımını finale taşımayı başarır.

Almanlar, finalde İtalya’ya kaybederler.

1974 Batı Almanya 2-1 Hollanda

10.Dünya Kupası, Batı Almanya’da düzenlenir. Turnuvanın final maçı adına yakışır bir şekilde oynanır ve unutulmaz karşılaşmalar arasına girer.

Finalde, Franz Beckenbauer ile Johan Cruyff’un mücadelesi de merakla bekleniyordu. Maçın ilk düdüğüyle birlikte Hollanda’nın geliştirdiği ilk atakta Cruyff, Uli Hoeness’in müdahelesiyle ceza sahası içinde yerde kalınca, Almanlar evindeki finalde ne olduğunu anlamadan bir penaltı ile karşı karşıya kalırlar. Topun başına geçen Johan Neeskens penaltıyı gole çevirerek takımını 1-0’lık üstünlüğe taşır.

Dakikalar 25’i gösterdiğinde ise Almanya’nın Paul Breitner ile penaltıdan beraberlik golü gelir. İlk yarının bitimine iki dakika kala ise büyük golcü Gerd Müler, Batı Almanya’yı 2-1 öne geçiren golü atar. İkinci yarıda Hollanda baskısı işe yaramaz ve Batı Almanya evindeki finalde kupayı kazanmayı başarır. Almanlar 1954’ten sonra ikinci kez bu mutluluğu yaşarlar.

Bu final maçında iki dev oyuncu Franz Beckenbauer ile Johan Cruyff son kez bir finalde karşı karşıya gelirler.

Kupalardan İlginç Olaylar

İlk Dünya Kupası iki ayrı topla oynandı

1930’da final maçı Uruguay ile Arjantin arasında oynanmıştı. Bu finalden akılda kalan, maçın iki yarısının ayrı toplarla oynanmasıydı. O dönemde futbol topu konusunda bir standart yoktu ve her topun farklı karakteristikleri vardı. Bu sebeple her takıma da bir top seçme hakkı tanınıyordu. Arjantin’in topu ilk yarıda, Uruguay’ın topu ise ikinci yarıda kullanıldı. Nitekim 4-2 biten maçta Arjantin tüm gollerini ilk yarıda atarken, Uruguay da 4 golünden 3’ünü kendi topuyla oynanan ikinci yarıda atmıştı. Bu toplar halen saklanmaktadır.

Dünya Kupası ayakkabı kutusunda saklandı

İtalya, 1934 ve 1938’de Dünya Kupası’nı kazanınca unvanını korumuştu. Sonra araya 2. Dünya Savaşı girdi kupa İtalya’da kalmaya devam etti. İtalya, tam 16 yıl kupayı saklayarak bu alanda bir rekora imza atmıştı. O dönemde anlatılan en ilginç hikayelerden biri ise kupanın hangi şartlarda saklandığıydı. FIFA’da başkan yardımcısı olan İtalyan Dr. Ottorino Barassi, savaş süresince kupayı yatağının altındaki bir ayakkabı kutusunda sakladığını söylemişti. Böylece kupa, birçok yağmalama olayının yaşandığı savaş döneminde hırsızların eline düşmedi. Fakat kupa 1980’lerde çalındı.

Brezilya’da Uruguay yenilgisi sonrası futbolcular ve radyocular emekli oldu

1950 Dünya Kupası finalindeki mağlubiyet öylesine beklenmedik bir şeydi ki FIFA bile hazırlıksız yakalandı. FIFA başkanı Portekizce bir konuşma hazırlamıştı. Üzerinde Brezilyalı futbolcuların isimlerinin yazdığı madalyalar hazırlanmıştı ve “Şampiyon Brezilya” şeklinde bir şarkı bestelenmişti. Şarkı hiç çalınmadı, madalyalar hiç takılmadı ve maç sonrası törensiz şekilde kupa Uruguay’a verildi.

Final sonrası gazeteler mağlubiyeti reddetti ve sanki final maçı hiç oynanmamış gibi davrandı. Bazı spor radyocuları görevi bıraktığını açıkladı. Finalde forma giyen Brezilyalı oyunculardan bazıları futbolu, bazıları milli takımı bıraktı.

Bu travmanın ardından Brezilya’nın forma tasarımı da değiştirildi. O yıllarda beyaz renkli ve mavi yakalı forma giyen Brezilya, Uruguay’a yenildikten sonra bugün bildiğimiz sarı renkli, yeşil yakalı forma tasarımına geçiş yaptı.

Türkiye ilk kez 1954’te ortaya çıktı

1954’te İsviçre’de düzenlenen Dünya Kupası’na Türk Milli Takımı tarihinde ilk kez katılma başarısı gösterdi.

Dünya Kupası’na katılma yolunda İspanya ile eşleşen Türkiye, ilk maçı 4-1 kaybederken, rövanşı ise 1-0 kazandı. Gol averajının geçerli olmadığı o dönemde üçüncü maç tarafsız bir saha olan Roma’da oynandı. Bu karşılaşma da 2-2 berabere sonuçlanınca, tribünden çağrılan Franco isminde bir çocuğun çektiği kura sonucunda A Milli Takım, kupaya katılma hakkı kazandı.

Milli takım, 1954 Dünya Kupası’nda Batı Almanya, Macaristan ve Güney Kore’nin yer aldığı grupta mücadele etti.

İlk maçında Batı Almanya’ya 4-1 mağlup olan milliler, ikinci maçında ise Güney Kore’yi 7-0 gibi farklı bir sonuçla mağlup etti. Bu sonuç, dünya kupaları tarihinin en farklı galibiyetleri arasında yer aldı.

Grupta Macaristan ile maç yapmayan milliler, aynı puana sahip oldukları için Batı Almanya ile bir kez daha karşı karşıya geldi. Türkiye, bu maçı 7-2 kaybedip, şampiyonadan elendi.

Bu arada 1950 Dünya Kupası Türkiye’nin ilk kez katılmaya hak kazandığı Dünya Kupası’dır, ancak Türk Milli Takımı, bu turnuvaya maddi yetersizlikler nedeniyle katılamamıştı.

1970’te ilk oyuncu değişikliği

1970 Dünya Kupası, hakemlerin ilk kez sarı ve kırmızı kart gösterebildiği ve takımların ilk kez oyuncu değişikliği yapabildiği turnuva olarak tarihe geçti. Meksika’da düzenlenen turnuva, bu sayede sakatlıkların daha az olduğu bir turnuva oldu. Ayrıca bu turnuva ilk kez renkli olarak yayınlanan Dünya Kupası olarak da tarihe geçmiştir.

Türkiye’nin üçüncülük başarısı

Türkiye, 2002’de bir kez daha sahneye çıktı. Tarihinde ikinci kez finallere katılma başarısı gösteren A Milli Takım, üçüncülüğe ulaşarak büyük bir başarı elde etti. Türkiye’yi finale giden yoldan eden Brezilya ve Ronaldo olmuştu. İki kez Brezilya ile karşılaşan Türkiye, iki maçı da kaybetti. Çeyrek finalde İlhan Mansız’ın altın golü hafızalara kazınacaktı. Üçüncülük maçında ise Güney Kore ve Türkiye arasında güzel görüntüler vardı.

Zidane’ın kafası

2002’de hayal kırıklığı yaratan son şampiyon Fransa, 2006’ya da çok kötü durumda geldi. Kimse Fransa’nın gruptan çıkmasına bile ihtimal vermiyordu. Fakat Fransızlar Zidane önderliğinde kısır maçlardan galibiyetler çıkartarak finale kadar gelmeyi başardı.

Finalde rakip İtalyan’lardı. Normal süre 1-1 bitti. Uzatmalarda da gol olmayınca maç penaltılara gidiyordu. Fakat maçın son anlarında Zidane, Materazzi’ye kafa atarak kırmızı kart gördü. En etkili kozunu kaybeden Fransa, kupayı penaltılar sonucu İtalyanlara bırakmak zorunda kaldı.

Dünya Kupası Efsaneleri

Pele (Brezilya)

Dünya’nın gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından biri olarak kabul görmektedir. 3 kere, FIFA Dünya Kupası’nı kazanan takımda yer almıştır. İlk dünya şampiyonluğunu 1958 yılında yaşadı. Futbol kariyerinde 1281 gol atarak kırılması çok zor olan bir rekora imza atmıştır. Bununla beraber Pele, kariyeri boyunca 6 defa bir maçta 5’er gol kaydederek ayrı bir başarıya daha imza atmıştır. 30 defa da bir maçta 4’er gol kaydeden Pele tam 92 maçta da hat-trick yapmıştır.
Nijerya Pelé’nin maçını izlemek için Biafra ile yaptığı savaşta 2 günlük ateşkes ilan edilmiştir.

Bir başka olayda Brezilya Ligi‘nde oynanan bir maçta Pelé’nin oyundan atılması sonrası taraftarlar isyan etmiş ve hakemi zor durumda bırakmıştır. Bunun üzerine Pelé 15 dakika sonra oyuna tekrar dönmüştür. Bu olayda en dikkat çeken şey ise hakem hakkında hiçbir cezai işlem uygulanmaması hatta hakemin takdir edilmesidir.

Diego Maradona (Arjantin)

Tüm zamanların en iyi futbolcularından biri olarak görülmektedir. Ayrıca Pele ile beraber FIFA 20. Yüzyılın Oyuncusu ödülünü almıştır. Dört FIFA Dünya Kupası turnuvasında oynamıştır ve Arjantin adına kaptanlık yaptığı 1986 Dünya Kupası’nda, Batı Almanya’yı finalde 3-2 yenip kupaya uzanmışlardır. O maçtan sonra Altın Top ödülü almıştır. Aynı turnuvada çeyrek finalde İngiltere’ye iki gol atarak 2-1’lik galibiyeti sağlamıştır ve iki gol de tarihe geçmiştir. İlk golü eliyle atmıştır ve ceza verilmemiştir, o gole “Tanrı’nın eli” denmiştir. İkinci golü ise topu 60 metre sürerken beş oyuncuyu geçerek atmıştır. Bu gol 2002 yılında FIFA.com tarafından “Yüzyılın Golü” seçilmiştir.

Franz Beckenbauer (Batı Almanya)

Avrupa’nın en iyi futbolcuları arasında gösterildi. Futbola modern libero kavramını getirdi. 103 kez ulusal takımda yer aldı, 50 kez Alman millî takımının başında kaptan olarak sahaya çıktı. 1966 ve 1968’de Almanya’da, 1976’da Avrupa’da Yılın Futbolcusu seçildi.
Ronaldo (Brezilya)

Tüm zamanların en iyileri arasında gösterilir. 3 kez FIFA yılın futbolcusu ödülü ve 2 kez de Altın Top ödülü sahibi olan Ronaldo, topla yaptığı hızlı koşular, topla dans edercesine attığı çalımları ve bitirici gol vuruşlarıyla 90’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başlarına damga vurmuştur. FIFA 100 listesinde yer almıştır.

Johan Cruyff (Hollanda)

Cruyff genç yaşlarda AFC Ajax altyapısından yetişip A takıma çıkmıştır. 1973 yılında FC Barcelona takımına transfer olmuştur. Birçok maçta Hollanda millî takımının kaptanlığını yapmıştır. 1974 FIFA Dünya Kupası’nda ülkesinin finale çıkmasında önemli rol oynamıştır.
Cruyff 3 kez Avrupa’da Yılın Futbolcusu Ödülünü alan 3 futbolcudan birincisidir (Marco van Basten, Michel Platini Avrupa yılın futbolcusu ödülünü 3 kez alan diğer isimlerdir), Cruyff Dönüşü adı verilen harekete adını veren futbolcudur.

Michel Platini (Fransa)

Futbol tarihinin en büyük futbolcularından biri olarak gösterilen Platini, olağanüstü gol atma kabiliyetlerine sahipti. Avrupa’da yılın futbolcusu ödülünü art arda 3 kez kazanan ilk futbolcudur. IFFHS tarafından 20. yüzyılın en iyi 7. futbolcusu seçildi. Birçok kişi tarafından döneminin en şık oyuncularından biri ve gelmiş geçmiş en büyük Fransız futbolcusu olarak gösterilmektedir.

Exit mobile version